Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ali Cüneyd Kılcıoğlu

Ali Cüneyd KılcıoğluYas Orkestrası yazarı
Yazar
8.1/10
45 Kişi
156
Okunma
4
Beğeni
1.689
Görüntülenme

En Eski Ali Cüneyd Kılcıoğlu Sözleri ve Alıntıları

En Eski Ali Cüneyd Kılcıoğlu sözleri ve alıntılarını, en eski Ali Cüneyd Kılcıoğlu kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir Yudum Kitap
Evde de bir şey yok zaten. Bir küçük sofa, bir yatak, içine yiyecek tıkılı tel dolap, soba, halı, kilim, kap kacak, duvara çivili kırmızı kadife heybe içinde Kur'an. Paramı heybenin içinde açtığım gizli göze sokarım, Yemek pişmezdi evde, anca patates kaynatır veya yumurta kırardım, ta ki o gelene kadar... Ne zamanki o geldi, evin içi ısınmaya, yemek pişmeye başladı. Ev onun nefesiyle kıpırdandı.
Sayfa 71 - Sel yayınları
Bir Yudum Kitap
Kıyamet kopmuş, kamburum yüzünden beni zorla sığdırdıkları tabuttan kalkıp gidiyorum mahşer yerine, ise bulanmış yüzümle akrabalarımın ruhlarının yanından geçiyorum. Onlar diyor ki: “İşte bu, dünyada günah işleyenlerden, kitaba uymayanlardan, o sebepten yüzü simsiyah is içinde, boynuna kadar ter içerisinde. “Ayağım, elim, gözüm, kamburum, hepsi dile gelip dünyada yaptıklarımı şikâyet ediyor, sonra kalbim dile geliyor.
Reklam
Hayat önümüzden akıp geçiyor, bizde onun önüne kattığı sele kapılıyoruz, yaşayamıyoruz.
Sayfa 65 - Mitos BoyutKitabı okudu
"Ah! Bir zamanlar yaşamak için ne aceleciydim, sonra sonra ağırlaştı, gitti hevesim. Kader taş duvar olunca bahtın konuşmaz olurmuş."
Sayfa 66 - Sel Yay.Kitabı okudu
"Gidenler geri dönmeyi sevmezler nedense..."
Sayfa 114 - Sel Yay.Kitabı okudu
Belleğimin içinde anılar, el ele tutuşmuş çocuklar gibi... Biri elini bıraksa kaybolacaklar.
Sayfa 41 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Göbek deliği insanın dünyaya geldiğinde açılan ilk yarasıydı. Yaşadıkça diğer yaralarını alıyordu insan, anların izi ruhuna işliyordu. İlk yara ise ölene dek bedene eşlik ediyordu.
Çok şey istemedik ki, küçük bir mutluluk, Alaattin’in lambasından cin çıksa üç dilekten ancak birini isteyecek kadar küçük.
Ah! Bir zamanlar yaşamak için ne aceleciydim, sonra sonra ağırlaştı, gitti hevesim. Kader taş duvar olunca bahtın konuşmaz olurmuş.
Reklam
' Toplumda her şey sanılmak, algılanmak, bir yanılsama yaratılmak üzrine inşa edilmiş. Medeniyet denen şey insanın ilkelliğini geliştirip toplum içerisinde sosyalleşme yolculuğudur. Bu da anılmak, sanılmak, algılanmak, anlaşılmak, etkilenmek, gelişmiş gözükmek üzerine inşa edilmiş. '
(hepimizin sonu :)) belki orkestrada okumamdan ötürü de hem kitap kapağı hem hikaye ayrı etkilemiştir :) __ "De işte, evde ölü var, eve Azrail Aleyhisselam uğramış," der demez Hacı Yenge, kadınları bir ağlama tuttu. Biraz önce diğerleriyle birlikte ağlayamayan yamuk çene Naile bu sefer hırsla ağladı, ağlarken fenalık da geçirdi. Gözyaşlarının tuzunu yalanırken Münevver, Hacer'e dikkat kesildi." Kız! Operacının kollarını Cif'le mi ovalıyon?" Kadınlar kesik bir çığlık attılar. Bezi leğenin içindeki suyla durulayarak, "Ne bileyim abla, ceset mikrop kapmasın istedim, üzüntümden ne yaptığımı biliyor muyum?"
Maharetliyimdir, dışarıdan davulcu denir geçilir ama öyle mi ya! Diğer davulcular var ya, davullarını hem ramazanda hem de düğünde aynı şekilde çalarlar. Oysaki vurma usulü farklıdır. Ramazanda davulun sesi geceyi yırtmalı, karanlıkta cinleri hanelerinden dağıtmalı; ona göre gerersin davulun derisini, tokmak ona göre başka bir tür ağaçtan olur, vuruşların arasında dinlendirilir ses, uzatılır, Davul Allah demeli her vurduğunda... Düğünlerde ise hiç boş durmamalı, derisine vurup durmalı, sesler tren odaları gibi, peşi sıra sağır etmeli kulakları, zurnayla yarışmalı, oynayanları hiç oturtmamalı, kolum ne yorulur ya düğünlerde... Ankara'dan kodaman geldiğinde ise o davul ağır aksak, mehter marşı gibi iki ileri bir geri böyle türkü marş arası bir şey yapılır. Ha, kodaman için kurban kesilirken davula güçlü vurulur, hayvanın canhıraş son çığlığını kodamanın nazik kulağı işitmesin diye... (...) Davula vurmayacaksın, dertleşeceksin onunla. "
"Aman! Aşk mı kaldı allasen Hanife," diyerek kahkalara boğuldu ahretliğim. Gülerek "Var kız, var! Öyle deme, ben yaşadım," dedim. Mualla üzülür gibi oldu, avcının tüfeğini ateşlemesinden korkan kuş sürüsünün havalanması misali aklı bir yerlere gitti. Sessizce "Ben yaşayamadım, neylersin?" dedi. "Nasip diyeceksin ahretlik, nasip. "
152 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.