Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ali İhsan Konuklu

Çerçi yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
4
Okunma
1
Beğeni
779
Görüntülenme

En Eski Ali İhsan Konuklu Sözleri ve Alıntıları

En Eski Ali İhsan Konuklu sözleri ve alıntılarını, en eski Ali İhsan Konuklu kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kendi kitabıma alıntı yapmış olayım
Bu beyazlığı gökyüzüne yetişmeye çalışan kavak ağaçları ve nereye doğru gelişeceklerini şaşırmış hâldeki eğri büğrü söğütler ile bir arada öylece uzaktaki boğaza sessizce bakan bir gurup insan alacalamasına rağmen ova bu hâliyle içine girilse nefessiz kalınacak, boğulunacak bir beyaz boşluğu andırıyordu. Daha ileride ovayı çepeçevre saran dağlar aşılsalar Dünya’nın her yeri görülecek gibi hemen önlerinde kurulmuş kasabayı kendi başına bırakmanın sınırlarını belirliyorlardı. Kasaba bacalarından çıkan dumanlar uzaklara, “Biz buradayız!” çığlığını atarcasına gökyüzüne yükseliyor fakat gökyüzünden inen kar taneleri bu seslenişi susturmanın zevkiyle kasaba evlerini giderek beyazlıklar içinde görünmez hâle getiriyordu.
Sayfa 6
1980 öncesine Çerçi Süleyman ile yolculuk
Dozerin açtığı yolun iki tarafında küçük bir tepe yüksekliğinde kar kümeleri sıralanmıştı. Bu hâliyle yol, yolcusunu çevreden gelecek soğuk kar fırtınalarına karşı koruyacak bir doğal korunak gibiydi. Elektrik ve telefon direkleriyle devam etmese beyazlık içindeki sonsuzluk ulaşılmazlık duygusu yarattığından ürkütücüydü. İçinden bir köylüyle karşılaşma dileğinde bulundu. Üst kısmı camekânlı, alt bölümleri ise tahtadan yapılmış askılı tezgâhının omuzunu incittiğini fark ederek diğer omuzuna aldı. Uzun zamandır yürüyordu ve her adımda artık yaşlanmış olduğu gerçeğini biraz daha görüyordu. Eskiden en uzak köylere güle oynaya yorulmadan giderken şimdi kasabaya en yakın köye giderken bile oldukça zorlanıyordu.
Sayfa 23
Reklam
1980 öncesi bir kasabanın sinemalı yıllarına yolculuk
Toprak evinin iki basamağını çıkarken karlı ayaklarını yere vurarak silkeledi. Cebinden iple pantolonunun kemer askısına bağladığı anahtarını çıkarıp kapıyı usulca açtı, aynı titizlikle kapattı. Gızlavet ayakkabılarını çıkarıp derme çatma ayakkabılığa koydu, çoraplarının tamamen ıslanmış olduğunu görerek onları da çıkardı ve kapının yanındaki su dolu kovanın içine attı. Paltosunu çıkarmayı düşündüyse de evin içinin çok soğuk olduğunu fark ederek bundan vazgeçti.
Sayfa 12
Çerçiler gezen marketlerdi çocukluğumuzda
Emine diğer kadınların kapışmaya başladığı eşyalardan bir şeyler kurtarmaya baktığında sessiz kaldı. Süleyman yerinden kalkmadan tezgâhın üzerindeki kadınların eşya kapma telaşını izledi sevinçle. Her zaman köylü alacığını alır, Süleyman hiç müdahale etmezdi. Kalkıp tezgâh başındaki kadınları yönlendirmeye çalışsa bir anda satışın sihri bozulur, köylüler kandırılıyor endişesine düşer, alacakları varsa da almazlardı. Yerinde oturur, tezgâh başındaki insanlar alacaklarını alıp parasını getirip verirlerdi kendisine.
Sayfa 26
Sinema tutkunu bir çerçi
Karşıdan kasabayı görmeye başlamıştı. Işıklar yanıyordu. Gözleri sinemanın bulunduğu yeri aradı. Işıkları yanıyor şeklinde görünce akşam film seyretme isteğiyle yanıp tutuştuğunu hisseti, bir anda bütün öfkesini unutmuştu. Elektriklerin kesik olduğu iki ay boyunca hep bu anı beklediğini düşündü.
Sayfa 30
Hasan sinemaya doğru yürümeye başladı. Yeni kepenklerini açan esnafa hayırlı sabahlar diledi ve kendisi de sinemanın kepengini açarak içeri girdi. Masanın üzerinde duran afişi inceledi bir süre sonra cama yapıştırmak için hazırlandı, fakat öğlene doğru asarsa müşterilerin merakının daha çok artacağını düşündü. Genellikle sinema afişleri sinemanın önünde izleyicinin çok fazla olduğu zamanlarda asılırdı.
Sayfa 49
Reklam
Kalan birkaç odunu sessizce sobaya atıp üzerlerine biraz gaz yağı dökerek yaktı. Kendisi küçük, boruları odayı boydan boya geçen sobanın yandığından emin olduktan sonra odanın köşesinde bulunan raftan çaydanlığı aldı ve bidonda bulunan sudan doldurarak sobanın üzerine koydu. Sini altlığını sobanın yanına çekti ve üzerine bakır siniyi dikkatlice yerleştirdi.
Sayfa 13
içeriden hâlâ Remzi ve diğer köylülerin tartışmalarının sesini duyuyordu. Ansızın iki köpek havlayarak arkasına düşünce Süleyman en hızlı adımları ile koşmaya başladı. Köyün çıkışına gelince durdu. Telaşlı bir şekilde arkasına bakındı. Köpekler kovalarken alnındaki terler, nefesinden çıkan buhar soğuk havanın içinde kendince bir farklılık yaratıyordu fazla uzaklaşmadan. Bir söğüt ağacının karlarını ayağıyla silkeleyip yaslandı, önce köye baktı dönüp, bir elinin parmaklarını gözlerine götürdü. Bütün yaşamının nefeslerini vermeye hazır bir şekilde şişti ve sarsılmaya başladı. Elindeki gözyaşlarının ılıklığı parmaklarından bileğine doğru indi.
Sayfa 28
Kenan ve Demir afiş tahtasını omuzlamış mahallelere doğru gidiyorlardı. Kenan alışılmış bir şekilde filmlerin tanıtımını yapıyor, elini ağzının yanına koyarak; “Duyduk duymadık demeyin! Bu akşam çift film var, Cüneyt ve Yılmaz’ın filmleri arka arkaya gösterilecek!.. Tek film fiyatına!.. Bundan sonra böyle haftada bir sinemamız sizi düşünerek çift film oynatıyor! Bugün kaçırırsanız haftaya kadar beklemek zorundasınız! Duyduk duymadık demeyin!..” diye bağırıyordu.
Sayfa 52
Yol boyunca kırmızı boya ile duvarlara yazılmış sloganlar görünce aklına Demir’in elindeki kırmızı boya geldiyse de, “Yok canım, mümkün değil!” diyerek kendini rahatlatmaya çalıştı. Kasabalılar duvarların önünde yazıları konuşuyorlardı, daha önce de yazının duvarlara yazıldığını görmüşlerdi, fakat bu kez durum farklıydı.
Sayfa 82
62 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.