Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ali Köse

Ali KöseDin Psikolojisi yazarı
Yazar
Çevirmen
Editör
8.8/10
129 Kişi
820
Okunma
70
Beğeni
6,1bin
Görüntülenme

Ali Köse Sözleri ve Alıntıları

Ali Köse sözleri ve alıntılarını, Ali Köse kitap alıntılarını, Ali Köse en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir zen üstadı ölüm döşeğindeyken müritlerine şöyle demiş: "Hayatta tek bir şey öğrendim: O da ne kadarın yeterli olduğu." Oysa kapitalizm insanlara hiçbir zaman elindeki ile yetinme emrini veriyor.
Kültür ve semboller bağlamında gerçekleşen sekülerleşme ise sosyal-yapısal süreçten daha öte bir anlam taşımaktadır. Böyle bir sekülerleşme kültürel havatın ve fikirlerin tümünü etkiler: sanatta, felsefede ve edebiyatta dinî içerikler kaybolur ve hepsinden önemlisi, bilim dinden bağımsız hale gelir, dünyayı tamamıyla seküler bir bakış açısıyla algılamaya başlar."
Sayfa 259Kitabı okudu
Reklam
Hıristiyanlığın veya başka herhangi bir dinin hak olduğunu ispat etmek şüphesiz mümkün değildir. rasyonalizm veya bilimsel olduğunu iddia eden herhangi bir ideoloji için de geçerlidir.
Durkheim en temel kültürel unsurların yani kolektif temsillerin fertlere bağlı olarak tek tek ortaya çıkmadığına, toplumsal coşkuların oluşturduğu ortamlardan kaynaklandığına inandı. Ona göre kolektif temsiller başlangıçta fertlerin uymaya mecbur olduk- ları saygı duygusuna dayanmaktaydı. Bununla birlikte Durkheim, toplum ve kültürün temelinde var olan kolektif canlılığın sembolik ifadesi olarak gördüğü kutsallık unsurunun hiçbir zaman aşılamayacağına inandı.
Sayfa 163Kitabı okudu
Yehova Şahitleri
Kurucusu: Charles Taze Russell Bazı inanç ve uygulamaları -Cehennemin ebedi olduğunu asla kabul etmezler. Kutsal kitapta geçen cehennem kavramını "ölüm" olarak yorumlarlar. -Teslis inancını reddederler. -İznik konseyinde inançları reddedilen Arius'un izinden gitmektedirler. -Hristiyanlığın iki önemli bayramı olan Noel ve Paskalya
Din ile sosyal bilim arasındaki ilişkinin hem karmaşık hem de bazı bakımlardan organik olduğu şeklindeki kanaatimle konuyu biraz açmak istiyorum. Bu kanaat, bilim ile din arasında yalnızca mekanik bir ilişki olabileceğini, yani birinin yükselmesiyle diğerinin düşeceğini, dolayısıyla da modern dünyada bilimin yükselmesiyle orantılı olarak dinin düşüş göstereceğini öngören sekülerleşme teorisiyle çatışmaktadır. Sekülerleşme teorisinin bu iddiası, tecrübeye dayalı bir sonuç değildir. Bu iddia, modern topluma dair, mit (efsane) olarak nitelendirilebilecek bir teoridir.
Reklam
Freud'a göre insan, beş aşamalı bir psiko-seksüel gelişim evresinden geçer: 1. "Oral" dönemde (0-1,5 yaş) bebeğin dış dünyayı algılaması ve ihtiyaçlarını gidermesi ağız yoluyladır. 2. "Anal" dönemde (1,5-3 yaş) tuvalet eğitimi kazanılır, bu dönem kişinin ileride sahip olacağı kişilik yapısında (düzenli ya dağınık) etkili olur ve ihtiyaçları giderilen bebek dış dünyaya karşı güven duygusu geliştirir. 3. "Fallik" dönemde (3-5 yaş) karşı cinsten ebeveyne dönük bilinçdışı ilgi artar. "Oedipus" (erkek çocuğun anneye ilgi duyup onu babasından kıskanması) kompleksleri bu dönemde oluşur. 4. "Gizil dönemde (5-11 yaş) cinsel dürtüler durgundur, çocuk kendi cinsiyetine ait toplumsal rolleri pekiştirir. Bu evrede çocuklar, aynı cins ebeveynle özdeşim kurarak Oedipus ve Elektra komplekslerini yenerler. 5. "Genital" dönem, ergenliğin ilk dönemleriyle (11-13 yaş) başlar ve ilk yetişkinlik dönemine kadar sürer. Birey bu dönemde, aileye bağımlılıktan koparak, çevreyle ve karşı cinsle olgun ilişkiler geliştirmeyi öğrenir (Schultz ve Schultz 2001).
Viktor Frankl başından geçen bir olayı anlatır: Saat gecenin üçüdür. Franklin telefonu çalar Telefonun diğer ucunda intihar etmek üzere olan bir kadın vardır: "intihar etmeye karar verdim, ama ölmeden önce bir psikoterapist olarak sizin ne diyeceğinizi merak ettim" der. Telefon konuşması yarım saat kadar sürer. Frankl her türlü yöntemi deneyerek onu intihardan vazgeçirir. Kadın intihar etmeyeceğine ve Frankl'ı ziyarete geleceğine söz verir. Sözünü tutar ve bir gün Franklin yanına gelir. Sohbet ederler. Sohbetleri sırasında Frankl kadının kendisinin onu ikna için yaptigi konuşmalardan dolayı değil, başka bir sebeple intihardan vazgeçtiğini anlar. Gecenin saat üçünde uyandırılmasına ragmen sabırla onu dinleyen, onunla konuşan birisinin de bu dünyada var olduğunu, dolayısıyla dünyanın yaşamaya değeceğini düşünerek intihardan vazgeçmiştir kadın.
Sayfa 71 - Timaş Yayınları
Freud'a göre kişilik birbiriyle etkileşim halinde bulunan "İd", "Ego" ve "Süper-Ego" olmak üzere üç unsurdan oluşur. İd, kişiliği oluşturan doğal yapıdır; dürtüsel, irrasyonel ve asosyaldir; her zaman zevk peşindedir. Gerçeklik ilkesinin hâkim olduğu ego, id'in ihtiyaçlarının karşılanması için ortamın uygun olup olmadığına karar verir veya uygun ortam arar. Kişilikte ideal olana ve sosyal standartlara öncelik veren süper-ego ise, ahlak gözcüsü gibi davranır ve hazdan çok, ideal olanı arar. (Geçtan, 2000)
Freud; zihni, "bilinç", "bilinç öncesi" ve "bilinçdışı" şeklinde üçe ayırmıştır: Bilinç, zihnin dış dünyadan ve içten gelen algıları fark edebilen bölgesi iken; bilinç öncesi, zihnin ancak dikkatle algılanabilen kısmıdır. Bilinçdışı ise, zihnin bilinç düzeyine ulaşamayan, egonun etkinliğinin kırılmasıyla bilinç düzeyine ulaşabilen alandır.
1.000 öğeden 701 ile 710 arasındakiler gösteriliyor.