Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Alison Wolf

Alison WolfÇağdaş Sosyoloji Kuramları yazarı
Yazar
9.6/10
5 Kişi
48
Okunma
3
Beğeni
999
Görüntülenme

Alison Wolf Gönderileri

Alison Wolf kitaplarını, Alison Wolf sözleri ve alıntılarını, Alison Wolf yazarlarını, Alison Wolf yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
AGIL
Uyum/uygunluk demek olan “A” (adaptation), ona göre, çevreden yeterli kaynak sağlayıp bunu sistem içinde dağıtmaktır. Toplumsal kurumlar, toplumsal ihtiyaçları veya işlevleri karşılayacak ve toplumsal sistem sorunlarını çözmeye yardımcı olacak, birbirleri ile ilişkili geçerli toplumsal kurallar ve roller sistemleridir. Toplumsal kurum örüntüleri
(Toplumsal denge) toplumsal hayatın işlev bakımından bütünleşmiş bir görünüşü olduğu ve öyle kalmak eğiliminde olduğu anlamında bir kavramdır: öyle ki, toplumsal sistemin herhangi bir kısmındaki bir değişiklik, diğer kısımlarda uyum sağlayıcı değişikliklere yol açacaktır. Başlangıçtaki değişme bir dengesizlik doğuracaktır, ancak diğer kısımlardaki işlevsel uyum bütünleşmiş, uyumlu ve nispeten dengeli bir sistemi yeniden yaratacaktır.
Reklam
Parsons, kalıp değişkeni iki yönlü (dichotomy) olarak tanımlamaktadır; aktörün içinde bulunduğu durumun anlamı aktör tarafından anlaşılmadan ve böylece duruma göre hareket etmesine imkân olmadan önce, aktör tarafından bu iki yönlü durumun birisinin seçilmiş olması gerekir.
Parsons’ın toplumsallaşma (socialization) konusundaki görüşleri, bütün bu sistemlerin birbirleri ile nasıl bağıntılı olduklarını gösterecektir. Biz, doğduğumuzda sadece davranışsal organizmalarız ve ancak bireyler olarak geliştiğimizde bir kişilik kimliği kazanırız. Şu hâlde, insanlar nasıl toplumsallaşırlar? Daha önce belirttiğimiz gibi, Parsons, insanların, bir toplumun değerlerini içselleştirdiklerini söylemektedir; yani, toplum içindeki diğer aktörlerden, kendilerinden ne beklendiğini öğrenerek kültür sisteminin toplumsal değerlerini kendi değerleri yapmaktadırlar. Başka bir deyişle, rol beklentilerini öğrenerek, toplumun tam üyeleri hâline gelmektedirler. Böylece, değerler kültür sisteminden gelmekte; bunlara tekabül eden normatif beklen tiler veya rol beklentileri toplumsal sistem içinde öğrenilmektedir; birey kimliği kişilik sisteminden ve biyolojik donanım, davranışsal organizmadan gelmektedir.
Dördüncü sistem davranışsal organizmada temel birim biyolojik anlamda insandır; yani insanın içinde yaşadığı organik ve fizik çevre dâhil, insanın fiziksel yönüdür. Bu sistemden bahsederken Parsons, açıkça, organizmanın merkezî sinir sistemi ve motor faaliyetini belirtmektedir.
Parsons’a göre, kişilik sisteminin temel birimi yapıp eden birey, insandır. O, bu düzeyde, yukarıdaki toplumsal sistem tanımında ağırlık verdiği “tatmin olma güdüsü” gibi bireysel gereksinmeler, güdüler ve tavır alışlar üzerinde odaklanır. İleride göreceğimiz gibi, “tatmin olma güdüsü”, insanların “kendi çıkarlarına göre veya “kazancı arttırma” amacı ile hareket ettiklerini savunan, hem çatışma kuramı hem de alışveriş kuramı için geçerli ortak bir kabuldür.
Reklam
Parsons’ın toplumsal sistem tanımına göre, çoğunluk (plurality), iki veya daha fazla sayıda olabilir; aktörler halk (people) ya da birliktelikler (collectivities) olabilir. Şöyle ki; bir toplumsal sistem, bir aş evinde etkileşen iki insandan, aktörlerin üye ülkeler olduğu Birleşmiş Milletler’den oluşabilir. Parsons’ın, aktörlerin etkileşme şeklini tanımlayan, “kültürel olarak yapılanmış ve paylaşılmakta olan simgeler” ifadesinde, toplumsal sistemin kültürel sistem ile olan ilişkisi açıktır.
Kültürel sistem düzeyinde temel çözümleme birimi anlam veya simgesel sistemler'dir. Simgesel sistemlere bazı örnekler, dinsel inançlar, diller ve ulusal değerlerdir. Ona göre, kültürel gelenekler paylaşılan simgesel sistemlerdir. Beklenilebileceği gibi, Parsons bu düzeyde paylaşılan değerler üzerinde odaklanır. Burada anahtar kavram toplumsallaşmadır. Toplumun değerleri üyelerince benimsendiği/içselleştiği zaman (bireyler toplumun değerlerini kendi değerleri olarak kabul ettikleri zaman) “toplumsallaşma” olur ve toplumsallaşma, toplumsal denetimi (social control) sürdürmekte ve toplumu bir arada tutmakta çok güçlü bir bütünleştirici baskı (force)’dır.
Parsonscı kuram tartışmasının çekirdeğinde sistem kavramı vardır. Parsons, “diğer alanlarda olduğu gibi eylem alanında da çok önceler den beri sistem kavramı düşüncemde merkezî bir yer tutmuştur” demektedir. Toplumların nasıl yapılandığını ve uyumlu bir hâlde bulunduğunu açıklayan genel eylem kuramı, dört sistem içermektedir: Kültürel sistem, toplumsal sistem, kişilik sistemi ve bir sistem olarak davranışsal organizma.
Durkheim’ın cezalandırma ile ilgili irdelemesi, hem kendisinin hem de daha sonraki işlevselci çözümlemenin zayıf ve kuvvetli noktalarını ortaya koymaktadır. Ona göre, cezalandırma, suça karşı toplumsal bir tepkidir. Yalnızca suç işleyeni cezalandırmak işlevini yeri ne getirmek ve suçu önlemekle kalmaz; aynı zamanda ortak duyguların yoğunluğunu, modern işlevselcilerin paylaşılan değerler adını ver dikleri değerleri (burada, suç işlemeğe karşı olma) korumak gibi, genellikle bilinmeyen ama çok önemli bir işlevi de yerine getirir. Durkheim, cezanın, “bu duyguları aynı yoğunluk derecesinde korumak gibi faydalı bir işlevi vardır, çünkü bunlara karşı yapılan saldırılar cezalandırılma ise, kısa zamanda bu duygular zayıflayacaktır” demektedir
66 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.