Ancak kadınlar bazen fena halde ruhu yorar, pes ettirir. Kim bilir belki de olması
gereken budur, ne de olsa insanları onlar doğurur, insanlığın sahibi onlardır, vardır bir bildikleri.
"Milletin hayatı hayat tabii: Ta buradan duyuluyor ... Yeni eşyalar alıyor, evler inşa ediyor, tatlı yiyorlar, tiyatroya gidiyor, dans ediyor, şarkı söylüyor, bilim öğreniyor, Karadeniz'de yüzüyorlar, bizse burda anca çalış anca didin ... "
Bu kitabı tek kelimeyle özetle deseler mecalsizlik derdim. Kitapta hayvandan ota kadar her canlıya sinmiş olan öyle bir hal var ki “mecali kalmamış” diyerek anlatmak da yetersiz kalır aslında. İnsanların durumunu anlatmaksa çok daha zor. Ölmüşler de ağlayanları yok desem ya da ölseler daha iyi desem yine eksik kalacak çünkü o kadar bitik
"aslında insanlar akıldan ya da hakikatten değil, sırf doğdukları için yaşarlar ve kalpleri, çarptığı müddetçe, çaresizliklerini işleyip parçalara böler, kendi de sabırla çalışmaktan cevherini yitirerek viran olur."
"...kötülüğe önce çaresizlikten, sonra inanç ve tatminkarlıkla sarılır oldu insan, dehşetten ölmemek için. Kötülük ve iyilik artık aynı esinli, dokunaklı ve cazip suretle çıkıyor karşımıza."