Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aslı Zengin

Aslı Zenginİktidarın Mahremiyeti yazarı
Yazar
Çevirmen
7.7/10
27 Kişi
109
Okunma
6
Beğeni
1.935
Görüntülenme

Aslı Zengin Sözleri ve Alıntıları

Aslı Zengin sözleri ve alıntılarını, Aslı Zengin kitap alıntılarını, Aslı Zengin en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Namusa Yaslanan Şiddet
Türkiye'nin toplumsal bağlamı içerisinde bir kadının "namuslu" etiketini hak edebilmesi için kendisinden beklenenler genelde evlilik ve aile jargonu içerisinde dillendirilir: ya bir adamın karısı, ya da bir anne olmak. Evli olmayan kadınların namusu ise bakirelikleriyle ölçülür. Diğer bir deyişle, namuslu kadınlar cinsel güçlerini gösteremezler veya sergileyemezler; aksine cinselliklerini ne kadar sıkı kontrol altına alırlarsa o kadar namuslu sayılırlar. Bunlara ilaveten, toplum nazarındaki namuslu kadın, kendini çocukları ve eşi, yani ailesi için feda etmekte sınır tanımayan, varlığını ailesinin refahına adayan kadındır. Namuslu kadınlar toplum içerisindeki rollerini sadece çekirdek aile içerisindeki rollerine atıflayamazlar. İşin bir de çekirdek aileyi aşıp millete kadar uzanan boyutu vardır ki o da bu kadınların sadece kendi çocuklarına analık etmekle kalmayıp aynı zamanda milletin geleceğine, dolayısıyla millete de analık etmekle yükümlü olmalarıdır. Bütün bu rollerin ışığında düşündüğümüzde önümüze "yakışık alır” kadın kimliğine dair ayan beyan bir resim çıkıyor: "düzgün", yani namuslu, kadınlığın yolu aileden geçiyor ve kendisine varoluş amacı olarak biçilen kaftan ise ailesinin fiziksel ve manevi sağlığını ve varlığını her daim korumak için kendini paralamak oluyor.
19. yüzyılda genelevlerin açılması izne bağlanmış ve bu genelevlerde genellikle gayrimüslim kadınlar çalışır olmuşlardır. Müslüman kadınların ise fuhuş yapması resmi olarak yasaktı. Hatta bu yasak edebiyat alanına dair sıçramış ve Halit Ziya uşaklıgil’in fuhuşa sürüklenen Müslüman genç bir kızı anlattığı romanı Sefile sansüre takılarak yasaklanmıştır.
Sayfa 21 - Metis, 4. Basım Ekim 2022Kitabı okudu
Reklam
"Türkiye'de namusa ilişkin genel algıyı oluşturan toplumsal kurallar ve normlar kadın bedenini kadının kendine ait bir bedenden öte, erkeğin, ailenin ya da toplumun mülkiyetiymiş gibi kodluyor."
Metis YayınlarıKitabı okudu
Türkiye'de namusa ilişkin genel algıyı oluşturan toplum­sal kurallar ve normlar kadın bedenini kadının kendine ait bir be­denden öte, erkeğin, ailenin ya da toplumun mülkiyetiymiş gibi kod­luyor.
Sayfa 32
Toplumda egemen olan kurallara uymayan kadınları cezalandırmanın başka bir yöntemi ise kadınların sokakta gördükleri cinsel taciz. Kadınların toplum içerisinde bedenlerine yaptıkları cinsel yatırımlar cezalandırılırken, erkeklerin "kötü kadın"lara uyguladığı sözlü ya da fiziksel taciz çoğunlukla normalleşmiş ve rutin hale gelmiş durumda. Bu tip olaylarla karşılaşmamak için, kadınlardan bedenlerini erkek bakışının farkındalığına göre düzenleyerek önlem alması bekleniyor. Eğer bir kadın "hafif' davranmayı göze alıyor ve orospu yaftasını kabulleniyorsa, aynı zamanda erkeğin cinsel tacizini de hak etmiş sayılıyor. Pateman'ın da dediği gibi orospuluk, erkek cinsinin sahip olduğu haklara dair kurulan yasanın uygulandığı alanlardan biridir ve bu hakla beraber erkeklerin kadınların bedenlerine erişimi de garanti altına alınmış olur. Bu hak sadece seks işçiliği yapan kadınları erkeklerin erişimine sunmaz; aynı zamanda "orospu"yu hatırlatan ya da andıran her türlü tutum, davranış ve giyim tarzına sahip kadın da erkeklerin erişim alanlarının bir parçası olarak görülebilir. Bu erişim yukarıda bahsettiğim gibi sözlü veya fiziksel taciz şekillerinde olabilir. Dolayısıyla kadın cinselliğinin toplum içerisindeki sunumunun, "orospu" bedeninin simgesel işleviyle denetlendiğini ya da yasaklandığını söyleyebiliriz.
Reklam
Feministlere göre Hayat Kadınları…
Feminist düşünürlere göre hayat kadınları, eril iktidarın, erkeklerin cinsel ihtiyaçlarını gidermeleri için zülüm ve baskı altında tutulan mağdurlarıydı. Fuhuş yoluyla nesneleştirdikleri için bedenleri üzerindeki haklarını kaybetmiş kişilerdi. Çizilen bu çerçevede hakim olan algı, bir hayat kadınının hiçbir zaman seks işçisi sayılamayacağı, çünkü zaten kendisinin bir seks objesi olduğu yönündeydi. Dolayısıyla bu çalışmaların etkisiyle fuhuş, erkeklerin kadınların bedenini yönetme hakkını kurumsallaştırdıkları bir alan olarak algılandı.
Sayfa 17 - Metis, 4. Basım Ekim 2022Kitabı okudu
Seks işçisi kadınların hayatlarına dair genel geçer olarak bildiğimiz başka bir hikâye ise aile kurumunun, erkeklerin karılarına (ve dolayısıyla çocuklarının annelerine) atfettiği kutsallık ekonomisine "yakışmayan" fantazilerin gerçekleşebildiği bir alan sağlayabiliyor olmasıdır. Birçok erkek karısından talep edemediği "ahlak aşın" fantazilerini gerçekleştirebilmek için seks işçilerine koşuyor. Bu fantazileri kendi eşlerinden talep etmek karılarını "orospu"ya yaklaştıracağı ve karılarının, ya da çocuklarının annelerinin kutsallığını zedeleyeceği için seks işçileri böyle cinsel bir arka bahçenin en yakın tanıkları haline gelebiliyorlar. Kısacası, tüm bu örneklerle anlatmaya çalıştığım şey hayat kadınlarıyla ilgili kamusallaşmış bilgi ve temsillerin çoğunun, erkeklerin hikâyelerinin ve erkek egemen anlatıların ötesine pek geçemiyor oluşu.
Diğer yandan fuhşun yaygınlaşmasına katkıda bulunan kişiler arasında, padişah tarafından fuhşu kontrol altına almakla görevlendirilen subaşılar bulunur. Subaşılar fuhuş yapan kadınlardan altın toplayarak fuhşa göz yummaktadırlar. Başka semtlerde gördükleri baskı yüzünden fuhuş yapamayan kadınlar, bu durumu fırsat bilerek Eyüp'te rüşvet karşılığı fuhuş yapmaktadırlar. Gidişatı sezen padişah Eyüp'e dair yeni düzenlemeler getirerek, buradaki kahvehaneleri kapatır ve çalgı çalmayı, toplanıp cümbüş yapmayı yasaklar.
Yasal Düzenlemelerin Yol Açtığı Şiddet Biçimleri
Türk Ceza Kanunu 1990 yılında yapılan değişikliğe kadar fahişeye yapılan tecavüzlerde ceza indirimi uyguluyordu. 1926 yılından beri yürürlükte olan TCK'nın 438. maddesine göre tecavüz edilen bir fahişe olduğu takdirde üçte iki oranında ceza indirimi söz konusuydu. Feministlerin yürüttüğü mücadele, bu maddenin Meclis'e taşınmasına ve iptal edilmesine neden oldu. Feministlerin mücadelesi, 1986 yılında Antalya'da bir erkekle nikfilısız yaşayan bir kadının dört kişi tarafından tecavüze uğraması ve dava sırasında kadının tecavüz eden kişiler tarafından fahişe olduğunun iddia edilmesi sonucu yine bu kişilerin ceza indirimine başvurmalarıyla başladı. Mahkemenin yargıcı da Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak 438. maddenin Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu söyledi ve maddenin iptalini istedi. O yıllarda on bir erkek üyeden oluşan Anayasa Mahkemesi dört evet oyuna karşı yedi hayır oyuyla iptali onaylamadı. Gerekçesinin özü şuydu; '"İffetli kadınla iffetsiz kadına tecavüz aynı şey değildir.”
Reklam
Türkiye'de namusa ilişkin genel algıyı oluşturan toplumsal kurallar ve normlar kadın bedenini kadının kendine ait bir bedenden öte, erkeğin, ailenin ya da toplumun mülkiyetiymiş gibi kodluyor. Sonuç olarak kadının cinselliğinin kamusal görünürlüğü toplumun genel düzenine dair bir tehdit oluşturuyor. Bu durum kadınları namus, edep ve bekaret üzerinden kategorilere ayırabiliyor. Kadınlar bedenlerini egemen olan namus kodları çerçevesinde düzenledikleri ve kontrol ettikleri sürece, kadınların cinsellikleri aileyi kurucu bir unsur olarak kabulleniliyor; tüm toplumca övgüye layık görülebiliyor. Dolayısıyla kadın cinselliğinin mahremiyetini bireye ait değerlerden dışlayarak doğum ve toplumun devamıyla ilişkilendiren erkek egemen bir görüş birliğinden söz etmek mümkün. Hayat kadınları ise bu aile-kadın cinselliği arasında sürekli surette kurulması arzulanan mahrem/yakınlık ilişkisini bozarak ve kadınlardan yerleşmeleri beklenen uygun mahrem alanlara yerleşmeyerek egemen ideal kadın kategorisini altüst ediyorlar. Aile bağlarının kadın bedeni üzerinde kurduğu sahiplik ilişkisini yıkarak herkese ait olabilen bedenler olarak algılanabiliyorlar.
"Heteronormatif kodlar ataerkil ve heteroseksüel erkek cinselliğini özel/kamusal ayrımı yapmadan her yerde özgürleştirirken, kadının cinselliği kendine sadece özel alanda yer bulabiliyor."
Sayfa 77 - MetisKitabı okudu
Genel evden emekli olan bir hayat kadını yaptığımız görüşme sırasında bu durumu şöyle izah etti: Yaaaa kapalı, açık cezaevi gibiydi orası! Yâ mahkumlar daha rahat. Mahkumların bahçesi var, geziyor yine. Ne bileyim, koğuşta yine muhabbetleri olur. Bizim o da yok. Kapalı bir yer, güneş görmeyiz, gölge görmeyiz.
Sayfa 80 - Metis, 4. Basım Ekim 2022Kitabı okudu
“ Kayıtdışı çalışan seks işçilerinin öznelliklerini ve hayatlarını büyük ölçüde şekillendiren toplumsal cinsiyet , cinsiyetçilik ve eşitsizlik kavramlarını , devlet ve hayat kadınları arasında kurulan ilişkileri gözardı ederek düşünmek pek mümkün değil . Kadınlar , çoğu zaman polisin kendilerine yönelttiği baskınları , tutuklamaları ve aşağılamaları , devlet aktörleriyle , özellikle polisle girdikleri hukuk dışı ilişkiler yoluyla bertaraf etmeye çalışıyorlar . “
...Hayat kadınlığıyla dolaylı yoldan diğer bir karşılaşma ise erkeklerin çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemi hikâyelerinde kendini gösteriyordu. Çoğumuzun bildiği gibi "milli olmak" argoda erkekler için ilk cinsel ilişki deneyimini anlatan bir ifadeyken aynı zamanda "erkeklik" ile imzalanan anlaşmanın en önemli maddelerinden biri. Türkiye'de toplumsal hayatta etkili olan namus kodların ve bu kodların kadınların cinselliği üzerinde kurmuş olduğu denetim ve baskı mekanizmalarını düşündüğümüzde, birçok erkek, hayat kadınlarını kendilerinin "milli olması"na yardımcı olan başat aktörler olarak görüyor. Hatta bazı çevrelerde geneleve henüz yolu düşmemiş gençler dalga konusu haline getirilip henüz yeterince "erkek" olamadıkları için aşağılayıcı şakalara maruz kalabiliyorlar. Hayat kadınları bu gençlerin evliliğe adım atmadan önce cinsel "eğitimlerini" tamamlamaları için tırmanmaları gereken bir basamak olarak görülüyorlar. Yıllar süren düzenli eğitimden sonra kazanılan bu bilgiler, toplumun "gerdek gecesi” diye adlandırdığı eşler arasındaki ilk cinsel ilişki gecesinde kendini gösteriyor. Çoğu erkek için bu gece, bakire kızların cinsel deneyimsizliği karşısında kendilerini gösterdikleri bir meydan muharebesine dönüşebiliyor.
305 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.