Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aydın Ayhan

Aydın AyhanÇanakkale Ah! Çanakkale... yazarı
Yazar
Derleyen
10.0/10
7 Kişi
30
Okunma
1
Beğeni
2.514
Görüntülenme

Öne Çıkan Aydın Ayhan Gönderileri

Öne Çıkan Aydın Ayhan kitaplarını, öne çıkan Aydın Ayhan sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Aydın Ayhan yazarlarını, öne çıkan Aydın Ayhan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Beklemek! Bir ömür boyu beklemek... Yıllarca geçen zaman.. geçmeyen zamanı beklemek. Beklemek bulutların geçişinden, kuşların uçuşundan, böceklerin ötüşünden, rüzgarın esişinden umut bularak beklemek. Bin bir türlü rüyayı hayra yorarak beklemek. Çanakkale'de esir düşüp sağ kalanlardan zaman zaman dünyanın çeşitli yerlerinden dönenler oldu. Kepsut köylerinde on dokuz sene sonra dönenlere, dokuz sene sonra iki gözü kör dönenlere rastladım. Zannediyorum en son dönen esir 1952'de idi. Analarımız, kadınlarımız beklediler.. beklediler.. beklediler.. Gençliğini bilmedi Yel bulutu delmedi Çanakkale'den beri Koçyiğitler gelmedi.
... Onlara; Birinci Dünya Savaşı’nda, Çanakkale’de ve diğer cephelerde daha açmadan koparılan analarının Gonca Gülleri’ne!... Vatan için türkü söyler gibi ölümlere koşan Gencecik Fidanlar’a.. Bu memleketin Koç Yiğitleri’ne.... Kaşları bıyıklarından daha çok iken kaybedilen daha nicelerine!...
Reklam
224 syf.
10/10 puan verdi
Kitap ile 2007 yılında, Çanakkale anma töreni esnasında düzenlenen bir etkinlikte tanıştım. Sıra sıra Çanakkale ile ilgili kitaplara göz gezdirirken, üniversiteli olduğu her halinden belli gencecik bir evladımız yanıma gelerek, " Geliri şehit vakfına bağışlanacak olan bu kitabı satın alırsanız, bizi çok mutlu edersiniz! " deyince, bir
Çanakkale Ah! Çanakkale...
Çanakkale Ah! Çanakkale...Aydın Ayhan · Şehitkale Yayıncılık · 201328 okunma
Kimi cephede ateşle yandık, kimi cephede donarak öldük, kimi yerlerde, çölde susuzluktan kavrulduk, Süveyş Kanalı'nda suda boğulduk. Devletin bekası için bir milyondan fazla Türk evlâdı bu cephede yitip gitti. Belki birkaç binin dışında yüz binlercesinin mezarları bile belli değil.
Allah Rahmet Eylesin!...
... Onlara; Birinci Dünya Savaşı'nda, Çanakkale'de ve diğer cephelerde daha açmadan koparılan anaların Gonca Gülleri'ne!... Vatan için türkü söyler gibi Ölümlere koşan gencecik fidanlar'a... Bu memleketin koç yiğitleri'ne... Kaşları bıyıklarından daha çok iken kaybedilen daha nicelerine!...
Sayfa 8 - Şehitkale Yayıncılık
Zor günlerdir, kara günlerdir, köyde erkeklerin kalmadığı günlerdir, çöpten adam arandığı günlerdir. Bir gün gene gönüllü toplamaya gelirler. Vatanın zorda olduğu öyle günlerdir ki “Gönüllü müsün?” diye sorulmaz bile. Boya posa bakılır, yürü Çanakkale’ye denir. Bu, “Yürü ölüme!” demektir. Bomba seslerinin derinden derine duyulduğu, herkesin asker olduğu günlerdir. Bir gün gene asker toplamaya gelirler köye. Çavuş,bakar, gençler yirmi kişiyi seçer. Yirmi delikanlı. 18’inden büyükler çoktan askere gitmişlerdir. Şimdi sıra onlardadır. Muhtar, çavuşa söz verir. Yarın yirmi kişiyi getirip şubeye teslim edecektir. Sabah olur, büyük tesadüf o gece gençlerden biri vefat etmiştir. Oysa muhtar yirmi kişi getireceğine söz vermiştir. Çare hemen bulunur, kız kardeşi vardır. Hemen saçları kesilip erkek kıyafetine sokulur. Henüz diğerlerinin de sakalı bıyığı çıkmamış olduğundan farkına bile varılmaz. Gider Çanakkale’ye ve kardeşinin yerine askere giden bu kız Çanakkale cephesinde harp bitince gönderildiği Gazze Cephesi’nde şehit düştüğü duyulur. Kız olduğunu sadece mangasındaki kendi köylüleri bilmektedir. Sonuna kadar bu sır saklanır. O şimdi Gazze Cephesi’nde kardeşleriyle “Mehmetçik” ismiyle yatmaktadır.
Sayfa 145Kitabı okudu
Reklam
“Bir kahraman takım ve de Yahya Çavuş’tular. Tam üç alayla burada gönülden vuruştular Düşman tümen sanırdı bu şahane erleri Allah’ı arzu ettiler, akşama kavuştular.”
Bir hücum anında Mehmet kendisinden geçmiş, düşmanı önüne katmış sürmektedir. Öyle bir yere gelinir ki, uçurumdur. Mehmet bunun farkında değildir. Uçurumdan aşağıya düşmeğe başlar. Olayı sancak gemisinden dürbünle izleyen General Hamilton: "Türkler üzerimize koşarak gelirlerdi. Şimdi uçarak gelmeye başladılar." demiştir. Uçurumdan aşağıya düşen arkadaşlarının cesetlerine çarpıp sağ kalabilen Mehmetçiklerin hücumu sürdürdükleri, uçurumun ilerisinde İngiliz mevziileri yakınlarında bulunan Türk savaş malzemelerinden anlaşılmıştır
Şehit Mehmet Nöbette
Sabah nöbet yerinde ne var ne yok, kontrol etmek ve nöbettekileri değiştirmek için, bir başka manga gönderildi. Biraz sonra yeni giden manga çavuşu, şaşkın bir vaziyette geri geldi. " Yüzbaşım, bütün nöbetçiler şehit olmuş, ama çavuş nöbeti bırakmıyor..." dedi. Yüzbaşı ile beraber ben de gittim. Gerçekten de çavuş nöbette idi. Bir kayanın üzerine abanmış, parmağı tetikte, gözleri açık bütün dikkati ile ileriye bakıyordu. Bir mermi alnından girmiş, arkadan çıkmıştı. Sırtı kan içinde idi. Alnından akan kan, göz çukurlarından aşağı yaş gibi damlamıştı. Önce silahını alalım dedik, bırakmadı. Yüzbaşı geldi, eliyle çavuşun omzuna dokunarak: " Sen görevini yaptın. Nöbetin bitti." dedi. Şaşırtıcı bir şey oldu. Çavuşun parmakları çözüldü, yavaşça kayıp sırt üstü uzanıverdi. Kim bilir, şehit orada hala nöbette idi... " Allah yolunda öldürülenlere " Ölüler " demeyin, zira onlar diridirler. Fakat siz farkında değilsiniz. "
Sayfa 304 - Şehitkale Yayıncılık
224 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Çanakkale'de yaşananların birebir anlatıldığı, şehitlerin ailelerin yaşadıkları, gazilerin anılarının anlatıldığı,bol bol anıların olduğu vatan dolu bir kitaptı. Olmasaydınız olmazdık. Bir destandır Çanakkale İyi okumalar. 10/10 Kitaptan Bir Alıntı Babamın dostlarındandı. Dimdik yürürdü. Hani Allah’tan başka kimsenin önünde edilmemiş tipler
Çanakkale Ah! Çanakkale...
Çanakkale Ah! Çanakkale...Aydın Ayhan · Şehitkale Yayıncılık · 201328 okunma
Reklam
Gelibolu'daki kanlı muharebeler, Türk ordusunun çiçeğini yemiş bitirmiştir. General Aspinall-Oglander
Sayfa 343 - Şehitkale Yayıncılık
Yaralılar
1953'te Balıkesir'e geldiğimizde, mahallemizde bir çıkmaz sokakta penceresinin önünde, oturarak hiç durmadan " Çanakkale içinde vurdular beni " türküsünü söyleyen biri vardı. Bir bacağı dizinden, diğeri bileğinden kopmuş, sol kolu omzundan yok, sağ elinde sadece üç parmak vardı ve iki gözü kördü. Yirmi yaşında askere alınmış, ilk safta önünde patlayan bomba ile harp dışı kalmıştı. Hep o anı yaşardı. Bir patlama ile kendini harp dışı eden, gençliğinden ayıran o " an " için kahrederdi. O muhteşem gaziye anası ve kendisini ona adayan bir kız kardeşi bakıyordu. Unutuldu gitti.
Sayfa 18 - Şehitkale Yayıncılık
Ruşen Eşref Beyin 1918'de Gazi Mustafa Kemal Paşa ile yaptığı röportajda Atatürk, Bomba Sırtı Vakasını şöyle anlatıyor; " Mütekabil siperler arasında mesafeniz sekiz metre, yani ölüm muhakkak...Birinci siperdekiler hiç kurtulmamacasına kâmilen düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar şayanı gıpta bir itidal ve tevekkülle biliyor musunuz! Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, hiç ufak bir fütur dahi göstermiyor; sarsılmak yok! Okumak bilenler ellerinde Kur'an-ı Kerim Cennete girmeğe hazırlanıyorlar. Bilmeyenler Kelime-i şehadet çekerek yürüyorlar. Bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir. Emin olmalısınız ki Çanakkale Muharebesi'ni kazandıran bu yüksek ruhtur. "
Sayfa 14 - Şehitkale Yayıncılık
Times gazetesi savaş muhabiri Ashmead Barlett 19 Ağustos 1915 tarihli makalesinde 10 Ağustos 1915'teki saldırı ve savunmayı anlattıktan sonra, "Bu savaş devler ülkesinde bir devler savaşıdır." demişti.
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.