Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ayhan Yücel

Ayhan YücelSevincini Bulmak yazarı
Yazar
8.5/10
2 Kişi
10
Okunma
2
Beğeni
970
Görüntülenme

Ayhan Yücel Gönderileri

Ayhan Yücel kitaplarını, Ayhan Yücel sözleri ve alıntılarını, Ayhan Yücel yazarlarını, Ayhan Yücel yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir telâş, bir didiniş... Küçük değil bu. Koca bir ömür gizli bunda. O, aslında bir didiniş değil, bir sıcaklık, bir alev sıcaklığı; bir hayat alevi: Bir hayatı kıymetlendirmenin telâşı ve didinişi. Bizi, hayatımızı, hayatı, başka bir deyişle var olmamızı, düşünmemizi, yaşamamızı kıymetlendirme telâşı. İstiyoruz ki çırpınışlarımızın anlamlandıracağımız hayatta bir yeri olsun.
Reklam
Bir zaman, hayatı mânalandıran Doğu dünyası, şimdi sevincini yitirmiş, çilesiyle başbaşa kalmış görünüyorBüyük olanı unutmuş gibi, düşünemiyor gibi sadece dünya sıkıntılarının yükünü büyük olarak tanıyor. Aşk olmayınca meşk olmazmış; şimdi Doğu sevgisiz, hareketsiz, çilesi ile, o büyük dünya sıkıntısı ile başbaşa.. Şüphesiz çekilmez ezici bir şey, bu. Fakat hiçbir sevinç kaynağını da yanaşmıyor. Daha doğrusu sevincini apaçık ortaya koyamıyor, açıklıkla göremiyor, sevmesini bilmiyor. Ama hiçbir şeyi sevmesini bilmiyor. "İn- sanoğlu" denen kendisi, kendi gözünde bir nefret konusu olup çıkmış. Birçok şeyi bilir ve inanır görünür. Bu arada insanoğlunun eşre- fi mahlûkat olduğunu da bilir. Lâkin ona, bir sevgiyle, yaradılmışların en şereflisi olarak uzanamıyor, sevmiyor ve pek tabii olarak da se- vinemiyor. Hayvanları da seven yok gibi. "Falan kimsenin horoz merakı var öyle seviyor ki şu kadar horozu var, hep onunla meşgul diyorlar", gidip bakıyorsunuz adamın sevgisi ne de sevinci var. Bü- tün mesele horoz döğüştürüp geçimini temin etmekte. "Şu adam çiçek seviyor" diyorlar. Biraz yakından görünce diyorsunuz ki “O, yalnız bahçesindeki çiçekleri, sahip olduklarını seviyor, sahip olmadıklarına ilgisiz. Hatta komşu bahçesindeki çiçekler, kıskançlık konusu olmuş, elinden gelse onların kökünü kazıyacak..."
İki kişi bir araya gelsek, ortaya binbir dert koyar gideriz. Başlar eğik, sevinçsiz gitmek, bu derdi ortaya koymadaki büyük sebebi küçültmez mi, bizi hareketsiz kılmaz mı? Hep insanların birbiri- ne ettiği zulme şahit oluruz. İnsan gibi yaşanılmadığına şahit oluruz. Kızacak yer ararız, bulamazsak dünyaya kızarız. Nefretten boğulmak için o kadar çok sebep ortaya çıkar ki, nihayet bir an gelir "şu dünya yaşamak zahmetine değer mi?" denir. Bu adeta ıstırap tonüsünün en gergin anıdır. Gerçekten kaybolan sevinçler, buna karşılık "şu dünya yaşamak zahmetine değer mi?" sorusu, işi bir kat daha çetinleştirir gibidir. Bununla beraber bu soru bir sevinci de işaret edebilir. Bu soru, bir irade hayatının, bir hareketin, bir sevincin anahtarı da olabilmektedir..
Otorite
Denilebilir ki, ferdin tasavvur ve hayali ne ise hayatına hâkim olan da odur. Ümit etmek demek, zaman ve mekânı da aşan hayal kuvvetine sahip olmak demektir.
Reklam
"Var Olma" ve Bunun İki Sonucu
Varlığın çeşitli yansıyışları içinde, insanoğlunu diğer varlıklardan ayıran ve onu bu sonsuz varlık görüntüleri içinde biricik kılan şey de onun hep hayretler içinde olması ve düşünme kabiliyetine sahip olması değil midir?
İnsan ve Şahsiyetin Teşekkülü
Yaşamak zaruretinde ölüm, bu yaşayıştan kurtulmak onun üstüne çıkmak iradesinde hayat var. Bu ölüm ve hayat tezatının barındığı bende ise büyük bir düzen var.
Akıl ve Hisler
Bütün bu çalışma ve vasıfları ile akıl; insanoğlunu, hakikatlerle tanıştırmayı, bir hakikatten diğerine yükseltmeyi görevlenmiş gibidir. İlim, onun çalışmalarını eşyaya ve hadiselere uzanışını ve bunların sonuçlarını ihtiva eder. Bir benzetişle akıl, hakikatleri okyanusunda dönen bir su dolabı gibidir. İlim ise, aklın, yani bu su dolabının, bütün çalışmaları ile buradan çekebildiği sudur.
Nefret ve Merhamet
“Kur'an-ı Kerim'in bize anlattığı kalb adamı, Hz. İsa'nın söylediği gibi merhametle düşünenler, merhametle görenler, ancak merhametle tanıyanlardır. Alemi içinden tanıyışın sırrını veren merhamet, bizi hayata bağlayan en büyük kuvvettir”. Topçu, N.: "İsyan Ahlâkı"
Reklam
Tek tek hepimizin sevincinin ancak çevremizin sevinç ve saadeti ile tamamlandığını, bu çevre büyüdükçe sevincin sonsuzluğa doğru büyüdüğünü bizzat yaşamak ve görmek lâzım geliyor. “Yaşamak, hizmet etmek ve af dilemek için bir mühlettir” diyen Rahmi Ağabeyin* ifadesi ile “Sevincin; hizmetle, sevinç vermekle başlayıp büyüdüğü”nü duyup, yaşamak lâzım geliyor. Nihayet “Kurtulmak için kurtarmak lâzım. Bize sevinç getirecek lütfu ilâhiyi dilemek lazım. Bir lütfu ilâhiyi dilemek için de bin fedakârlık lâzım” ** geliyor. *Rahmi Eray ** N. Topçu
Bir telâş, bir didiniş... Küçük değil bu. Koca bir ömür gizli bunda. O, aslında bir didiniş değil, bir sıcaklık, bir alev sıcaklığı; bir hayat alevi: Bir hayatı kıymetlendirmenin telâşı ve didinişi. Bizi, hayatımızı, hayatı, başka bir deyişle var olmamızı, düşünmemizi, yaşamamızı kıymetlendirme telâşı. İstiyoruz ki çırpınışlarımızın anlamlandıracağımız hayatta bir yeri olsun.
Bütün mesele sevincini bulmak dolayısı ile hayatı kıymetlendirmekte idi.
Dünyanın çilesi karşısında sevgisini bulan, yükünü hafifletti ve kurtuldu. Herhâlde kurtulmak için sevmek, bir sevgiye sahip olacak kadar kurtarmak lâzım.
" Dünya, yaşamak zahmetine değer mi ? "
47 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.