Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ayhan Yücel

Ayhan YücelSevincini Bulmak yazarı
Yazar
8.5/10
2 Kişi
10
Okunma
2
Beğeni
1.009
Görüntülenme

Ayhan Yücel Gönderileri

Ayhan Yücel kitaplarını, Ayhan Yücel sözleri ve alıntılarını, Ayhan Yücel yazarlarını, Ayhan Yücel yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tek tek hepimizin sevincinin ancak çevremizin sevinç ve saadeti ile tamamlandığını, bu çevre büyüdükçe sevincin sonsuzluğa doğru büyüdüğünü bizzat yaşamak ve görmek lâzım geliyor. “Yaşamak, hizmet etmek ve af dilemek için bir mühlettir” diyen Rahmi Ağabeyin* ifadesi ile “Sevincin; hizmetle, sevinç vermekle başlayıp büyüdüğü”nü duyup, yaşamak lâzım geliyor. Nihayet “Kurtulmak için kurtarmak lâzım. Bize sevinç getirecek lütfu ilâhiyi dilemek lazım. Bir lütfu ilâhiyi dilemek için de bin fedakârlık lâzım” ** geliyor. *Rahmi Eray ** N. Topçu
Bir telâş, bir didiniş... Küçük değil bu. Koca bir ömür gizli bunda. O, aslında bir didiniş değil, bir sıcaklık, bir alev sıcaklığı; bir hayat alevi: Bir hayatı kıymetlendirmenin telâşı ve didinişi. Bizi, hayatımızı, hayatı, başka bir deyişle var olmamızı, düşünmemizi, yaşamamızı kıymetlendirme telâşı. İstiyoruz ki çırpınışlarımızın anlamlandıracağımız hayatta bir yeri olsun.
Reklam
Bütün mesele sevincini bulmak dolayısı ile hayatı kıymetlendirmekte idi.
Dünyanın çilesi karşısında sevgisini bulan, yükünü hafifletti ve kurtuldu. Herhâlde kurtulmak için sevmek, bir sevgiye sahip olacak kadar kurtarmak lâzım.
" Dünya, yaşamak zahmetine değer mi ? "
126 syf.
10/10 puan verdi
Sevincini Bulmak... Günümüzde bulmaya çalıştığımız en temel hislerden bir tanesi. Bunu farklı yollarla bulmaya çalışıyoruz. Aramadan önce bu kitabı da okuyabiliriz.Kitabın ilk sayfasında şöyle birkaç soru var: "Sevinç Bulmak" denmemiş de sevincini bulmak denmiş. Nedir bu sevincini bulmak? Yani "saadet bulmak, huzur bulmak mı" demek istemiş? Kayıp olan bir şey mi var ki "bulmak" mevzubahs olsun? Daha önce sahiptik de, şimdi peşine düşüp arıyoruz da onun için mi "bulmak" diyoruz? Kaybolan ne, kim sahipmiş de şimdi kaybetmiş sevincini? Peşine düşen kim, bulan kim? Ne kaybolmuş, sevinç mi kaybolmuş? O da ne demek, nerede görülmüş ki kayıp olsun? Bu soruları kendimize sormamız gerekiyor. Çünkü aradığımız şeyin tam olarak ne olduğunu bilmeden bulmamız pekte mümkün olmayacaktır. Soruların cevaplarını bulmakta da zorluk çekersek işte kitap burada bize çok yardımcı olacaktır. Bize her şeyi bulamayacaktır ama yol göstereceğini düşünüyorum. Her düşünce kitabı gibi hemen anlaşılmıyor. Üstünde düşünmek gerekiyor. Çok derin ve insana tesir eden bir özelliği var. Mustafa Kutlu'nun Sevincini Bulmak kitabını bu kitaptan sonra okuyabilirsiniz.
Sevincini Bulmak
Sevincini BulmakAyhan Yücel · Dergah Yayınları · 200710 okunma
Reklam
Ne acı...
Hâlbuki insana uzanamamak...
Sayfa 39 - Çeltüt Matbaacılık
Günün birinde, elma ağaçlarının güller açması ve güllerin de elma vermesi nasıl imkansız bir hadise ise, her insanın, kendi kaderini en zaruri şekilde kendi hareketlerinin ağı ile örmeyerek kendi varlığının dışında yaşayabilmesi de öylece imkansızdır.
Çeltüt Matbaacılık
Tabiatın bir noktasında, yeşilde veya mavide bütün hesaplardan kurtulmak ümidi saklı gibidir. Bazen maviyle mavinin birleştiği yerde, deniz üzerindeki ufukta eşyadan ve hesaplardan kurtulmuş gibi oluyorum. Lâkin bazen bu nokta, hiç de istemeden, eşyaları imal ettiğimiz bir tezgâh veya bütün hesapları gözden geçirdiğimiz bir mekân haline de bürünüveriyor. O zaman hiç de tabiatın seyircisi değiliz. Orada eşyaya ışık veririz, renk veririz, rendeleriz, rendeleriz, olmazsa avucumuzu sıkar onu çamur yapar, tekrar karıştırır ve yeniden şekillendirmeye çalışırız. İşte o zaman ufka uzanan maviler kalkar, ufuk kalkar ortaya yeniden eşya çıkmış olur. İşte o zaman eşyadan kaçmak için ufuk bile yetmez olur. Muhakkakki seyredebilmek için tahta perdenin ilerisine geçmek lâzım geliyor. O tahta perdeden kurtulmadıkça tabiatın ortasına bile düşsek; onu görecek kadar hür olmadığımızı görmekten başka birşey seyretmemiş olacağız. Af edemediklerimizden veya edilmediklerimizden ve eşyadan kurtulmadıkça; içimiz tabiatla başbaşa kalacak kadar kendini masum, hür ve emniyette hissedebilir mi?
Yalnızlık bir insanın kendisini tanımasına vesile olur denir. Bunun gibi arkadaşlıkta da bir insanın çeşitli cepheleri ortaya çıkar. Adeta, insan var olduğunu bir arkadaş yardımıyla hisseder; bunun gibi kendinden başka bir insan varlığını görmek ise en büyük mutluluktur. Bu mutluluk insan varlığını tanımak ve kendi varlığını duymaktan doğan bir sevgiyle beraberdir. Bu sebeple iyi bir arkadaşta sevgi vardır, mutluluk vardır, huzur vardır. Yalnız kendi varlığını hissetmeye dayanan bir arkadaşlık hastadır. Bunun özünde yalnız “ben” vardır. Bazen insan varlığını görmekten doğan bahtiyarlık, sevgi ve bir mesuliyet duygusu arkadaşlıkta bir tarafa kendini unutturur da hep “sen” dedirtir. Bu bir tutkudur ve her iki hale de arkadaşlık istismara müsaittir. Halbuki arkadaşlığın tahammül edemiyeceği şey istismardır. Zira arkadaşlık gönüllülük ister, istismar ise bu gönülüllüğü görmemek veya çiğnemek demektir. Gönüllü olan taraf, kendi gönlünde zaruretler bulur, karşılık beklemez, lâkin gönüllülüğüne de toz konsun istemez, onun için hassas olur. Arkadaşlıkta fedakârlık ve gönüllülük, kan bağının veya bir ortaklığın yani bir menfaatın icabı değil, içten gelen bir duygu ve içten gelen bir hareketin yansımasıdır. Bunun için de arkadaşlık büyüktür, kutsaldır.
47 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.