Hep bir şeylere yetişmemiz gerekiyor bu hayatta, hep bir şeylere geç kalmış oluyoruz. Oysa hayat şimdi ve Gülten Akın'ın dediği gibi
" Ah kimselerin vakti yok
durup ince şeyleti anlamaya."
bereket yağmurları yağıyor
yılların birikimini sulayan sular
yağmur kılığında atıyorlar dünyaya
.
.
.
gözlerimi kısıp güneşe bakıyorum bulutlar ötesinden
doğanın canlanışını tanıyorum usulca
.
.
.
şehir yaza merhaba diyen gelincikler taşıyor bağrında
banliyö treninde giderken gözüm
yol kenarında karmakarışık otlar
yer yer atılmış çerçöp içinde güzelliğinden yitirmeyen bu içsel çiçeklerde
böylesi büyük müymüş göğüs kafesi böyle mi sevilirmiş sevince
.
koptuğunda bağından ölümüne uçmaya
yunus sesini tutunup
bir tas su yuğdunğunda
akça kızın elleriyle sararmış sevdiği
.
çöllerde kaybolurmuş izsiz nefesiz rüzgara savrulurmuş kırmızıda arınıp şalından soyunurmuş boşluğun büyüsünde
bir kaseye doldurup zamanları
havaya savururmuş
.
dağa taşa konsun diye aşk
gemi bacasında is olur, sarmalarmış dünyayı
ancak dönüp dolaşıp renklerin indiğinde
yüreğinde bulunmuş yine sevdayı