Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ayşe Nart

Ayşe NartNur Çeşmesi yazarı
Yazar
9.0/10
3 Kişi
17
Okunma
5
Beğeni
1.926
Görüntülenme

Ayşe Nart Sözleri ve Alıntıları

Ayşe Nart sözleri ve alıntılarını, Ayşe Nart kitap alıntılarını, Ayşe Nart en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Anlıyorum. Bu gibi tarikatlar ve cocuk istismarları katolik kiliselerinde de yaygındı. Ancak hala Amerika da benzer tarikatlar var. Peki, Tanrı ile aran nasıl? Yaşadıkların seni Tanrı ile ilişkini nasıl etkiledi?” “Tanrı’ya olan inancımı kaybetmedim hiçbir zaman. Suçlu Tanrı değildi, insanlardı. Belki de beni ayakta tutan Tanrı’mın verdiği ruhsal güç idi. Ancak dinleri sorgulamama neden oldu bu yaşadıklarım. Dinlere değil ama Tanrı’ya inanıyorum.”
“İnanmak sana güç verecektir. Birgün her şeyi kaybedebiliriz ama inancımızı kaybetmiyoruz değil mi? Bu bize doğuştan verilen bir yetidir: Mutlaka inanırız, inkar etsek bile. Adı Tanrı değildir belki kimileri için, ama bir şeylere tutunma ihtiyacımız hep vardır ve mutlaka tutunma ihtiyacı ile inanırız ‘şeylere’. Dinsel bir açıklama ile yanıt veremem sana ama Marks ve Engels’in Alman İdeolojisi adlı kitaplarında yazar: “Onların ihtiyaçları, sonuçta onların doğasıdır.”
Reklam
Yalnızlık, boşluğa uzanan bir yol gibiydi. Yıldızların yeri vardı uzayda ama yalnızlığın sığınacak bir yeri yoktu; kimsesizdi. Yalnızlık, şehrin en kalabalık yerinde yürürken, insanlara bakıp, “herkesin bir evi var” düşüncesini geçirmekti aklından; kendi evi ve ailesi olduğu halde. Yalnızlığın ne etiketi ne de dili vardı. Ondan kurtulmak için senden çok farklı, “asla beraber olamam” dediğin kişilere kucak açmalı, onlara sığınmalıydın. Yalnızlık, duygusal kimsesizlikti; bir adı, dili yoktu. Bakacağı, göreceği, özleyeceği, sevineceği, ağlayacağı hiçbir nedeni yoktu.
Kimi zaman çoğunluklardan biri olarak bu insanları fark edemediğim için kendimle en acımasız şekilde hesaplaşacak, hesaplaşırken de gene onları suçlayacaktım. Çünkü toplumun ahlaki değerlerinin ağırlığı ile vicdanım arasında sıkışıp kalmıştım.
Kaderim gün gün kara yollara kayıyordu, gün gün umutlarım ölüyordu. Beni özgür bırakan umutlarımı da aldınız içimden söke söke anne. Hayallerim benim hevesimdi, onları da çaldınız birlikte anne. Baba, annem beni duyduğunu söylemişti, ne söylersem, ne düşünürsem. Beni duyuyorsan, benimle konuş baba. Konuş benimle, ne yapacağım ben? Okulumu çok seviyorum baba ben. Söz veriyorum parmaklarım acısa da onları kullanmak için çaba sarfedeceğim, öğretmenime belli etmeyeceğim parmaklarımı kullanamadığımı. Söz veriyorum. Baba… baba neden öldün sen? Neden beni bıraktın baba? Annem Ahmed’in kötü bir adam olduğuna inanmıyor. O kötü bir adam baba. çok kötü. Beni yalnızken dövüyor baba. En çokta parmaklarımı acıtıyor. Baba çok acıyorlar, çok. Annem doktora götürecek beni. Doktora söylersem annem yine kızar bana. Baba yardım et bana baba, yardım et.” diye hatırladığım o gece ki son sözlerimdi uykuya dalmadan önce.
Gençliğinde yaşadıkların senin alanını belirliyordu. Ya büyüyecektin ya da küçülüp hareket alanını daraltacaktın. İnsanın ihtiyarlığında yaşadığı alan ve hayatı, gençliğindeki cesaretin kendisine verdiği hayattan ibaretti.
Reklam
Yaşamak, hayatta kaldığımız sürece her nefesimizin bedelini bizi hayata ite ite ödettiren bir nedenmiş meğer. Baba, bir çocuğun yaşarken ödeyeceği bedel ne olabilirdi ki? Çocuklar bedel öderler mi baba? Ya da kimin günahının bedelini çocuk yaşta ödemeye başladım? Senin mi, annemin mi? Bana bıraktığınız miras sizin ödeyemediğiniz bedeliniz miydi yoksa?
Gelecekle ilgili düşleri yoktu çocukların: Benim o an içinde bulunduğum sevinçlerimdi beni mutlu eden. Hayata bağlılığım benim oyunlarımdı. Babamın, annemin sıcacık sevgisiydi hayat bana göre. Hiç durmayan ılık yaz yağmuru gibiydiler onlar; üşütmeyen, ıslattıkça rahatlatan sevgiydiler.
Güç alıyorduk birbirimizden. Ancak hiçbir yılımızı gündüzleri katarak yaşamadık biz. Hayatımızın içinde sadece geceler vardı. Biz o kara gecelerde gizlenerek yaşadık.
Senden sonra ben hiç sevinmedim ki baba, ben hep hastayım, iyileşemiyorum. Ağrıyorum her gün. Acıyor bedenim. Geçmişin ağrıları peşimi bırakmıyorlar. Sızlıyorum her yanımla. Soğukta kalmış gibiyim. Kış gibiyim. Mevsimlerde sevinçlerim gibi anlamını yitirdi. Her sabaha korkarak uyanıyorum. Her geceyi korkarak karşılıyorum.
Reklam
Gün gün hissediyordum, deliliğin aramızdaki incecik kopmaya hazır çizgisini. Keşke o çizgiyi bir silgiyle silebilsem de yerine geçilmesi, kopması imkânsız kalın bir çizgi çekebilseydim.
Sayfa 115Kitabı okudu
Güç alıyorduk birbirimizden. Ancak hiçbir yılımızı gündüzleri katarak yaşamadık biz. Hayatımızın içinde sadece geceler vardı. Biz o kara gecelerde gizlenerek yaşadık.
O an anlamıştım yalnızlığın özlemlerle ortaya çıkan bir duygu olmadığını. Yalnızlık kavramı öyle bir duyguydu ki tarifine kelimelerden bir dünya kurulsa, gene de “yer” yetmezdi.
Ben yaşamayı seçmek istiyorum, cenneti değil anne.Keşke bunları sana söyleyebilseydim.Keşke anne.Hep korkarak mı yaşayacağım?Hiç sevinç yok mu Allah'ın yüreğinde?Neden Allah sürekli cezalandırıyor beni?Ben çocuğum anne.Hani severdi Allah tüm çocukları?Neden yalan söylediniz?Sizi sevmeyen, mutsuz eden Allah için neden bu kadar uğraşıyorsunuz sizi sevsin diye?Neden sevmiyor beni?Ahmed bana münafık diyor, sık sık:o yüzden mi sevmiyor Allah beni?
50 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.