Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Barbara Patzek

Barbara PatzekHomeros ve Dönemi yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
2
Okunma
0
Beğeni
78
Görüntülenme

Barbara Patzek Gönderileri

Barbara Patzek kitaplarını, Barbara Patzek sözleri ve alıntılarını, Barbara Patzek yazarlarını, Barbara Patzek yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Homeros'u eleştirenler de şaşırtıcı keşifler yapmışlardır. Homeros'un en azılı karşıtlarından ve Madam Dacier'in en sert muhaliflerinden biri olan Voltaire, antik dönem şairini ilkel addetmiş ve tanrılarla kahramanlar arasındaki paternalist ilişkiyi özellikle itici bulmuştur. Buna karşın, tanrılarla bağlantılı olarak çok önemli sonuçlar doğuran bir keşif yapmıştır: Homeros, tarihi olayları ve genellikle kader olarak adlandırılan olguyu tam olarak tarif etme yeteneğine sahiptir. Voltaire'e göre İlyada'daki her olaydan, sonraki olayları belirleyen ve nihayetinde tutarlı bir eylem döngüsüne yol açan zorunluluklar ortaya çıkar. Voltaire, tesadüf ilkesine göre gelişen ve yine de sonradan anlaşılabilen ve açıklanabilen bir sona sevk eden karmaşık eylem yapılarından, olaylar silsilesinden bahseder. Bu yapıları sadece modern anlatıcılar benimsemezler, aynı zamanda modern tarih yazımı ve eylem teorisi alanları da bunları takip eder.
Sayfa 122 - Runik KitapKitabı okudu
Deus ex machina
Deus ex machina terimi, İlyada'daki heybetli tanrı şahsiyetinin yanı sıra, Troia önündeki kahramanların kaderine sürekli olarak etki eden tanrıların göğündeki karmaşık eylem örgüsünü ifade eder. Modern bir terimdir, ancak klasik Antik Çağ'dan bir tasaruna, yani klasik tragedyada kullanılan sahne makinelerine kadar uzanır. Bu sahne makineleriyle oyuncular/tanrılar, Homeros'un tasvirlerini örnek alarak sahnedeki eyleme yukarıdan müdahale edebilirler, gökyüzünde belirebilirler ya da kahramanları oradan uzaklaştırabilirlerdi. *Deus ex Machina teriminin anlamı "Makineden gelen tanrı"dır. Antik Yunan tiyatrosunda, içinden çıkılamayan bir durum söz konusu olduğunda, genellikle olayın sonlarına doğru beklenmedik bir anda ortaya çıkarak ana karakteri kurtaran bir tanrı figürünü temsil eder. İsmini ise tiyatro sahnesinde, tanrı figürünü canlandıran aktörleri gökten iniyormuş gibi göstermek için kullanılan makaralı vinç şeklindeki makineden alır.
Sayfa 109 - Runik KitapKitabı okudu
Reklam
Aslında Homeros mitolojisi olarak tanımlanan şey, özellikle İlyada'da belirgin biçimde geçen tanrı ve kahramanların hikâyeleridir. Burada basit hikâyelerin ilişkilendirilmesi söz konusu değildir, aksine entelektüel gelişimi Yakın Doğu'nun ilk yazılı kültürlerine kadar uzanan, oldukça yansıtıcı bir anlatı arkıdır.
Sayfa 100 - Runik KitapKitabı okudu
Homeros dönemine ait arkeolojik buluntular, ilk Yunanların ortak bir din dili konusundaki çabalarının geliştiği maddi kültürel arka planı ortaya koymaktadır. 8. yüzyılın başlarından itibaren genellikle uzak yerlerdeki bazı bölge sınırları arasında yer alan -örneğin Delphi ve Olympia gibi- daha büyük kutsal mekanların önemi giderek artmıştır. Söz konusu mekânlar, geç 8. yüzyıl ve 7. yüzyılda, tanrıların onuruna yarışmaların da yapıldığı, düzenli olarak sıkça ziyaret edilen kült yerleri haline gelmiştir. Bu gibi mekânlarda, ilgili döneme ait azımsanmayacak sayıda Doğu kökenli adağa rastlamak da mümkündür. İlk olarak civar bölgelerin seçkinleri burada bir araya gelmiş olabilirler; bununla birlikte 8. yüzyılın sonlarından itibaren, coğrafi olarak sürekli genişleyen homojen bir Yunan toplumunun izlerine rastlamak mümkündür. Her bir tanrının isminin, özelliklerinin ve efsanesinin kanonlaştırılması, kültürel bölgeler arasındaki bu alışverişte ortaya çıkmıştır ve tüm bunların ayrıntıları da ozanlar vasıtasıyla Yunanlar arasında yayılmıştır.
Sayfa 98 - Runik KitapKitabı okudu
Tarihçi Herodotos'un MÖ 5. yüzyılda yazdığı üzere Yunanlar önceleri "tanrıların her birinin nereden geldiğini, tüm tanrıların her zaman var olup olmadığını ve dış görünüşlerinin neye benzediğini" bilmiyorlardı. İlk olarak Homeros ve çağdaşı Hesiodos, Helenler için "tanrıların kökenlerini ve soyağaçlarını oluşturmuşlar, onlara takma adlarını vermişler, görev ve becerilerini ayırmışlar ve neye benzediklerini açıkça ortaya koymuşlardır". Öyleyse, ancak MÖ 7. yüzyılda Homeros'un ve Hesiodos'un (Theogonia, İşler ve Günler) büyük destanları aracılığıyla tüm Yunanlar için bağlayıcı hale gelen bir din temeli oluşmuştur. Çok sayıda özel külte sahip bazı yerel tanrılar var olmaya devam etmiş ve bu tanrıların kült efsaneleri sürdürülmüş olsa da üzerlerine entelektüel bir üstyapı inşa edilmiştir. Belirli bir mitolojik sistem oluşmuş ve bu sistemle birlikte de daha büyük bir kesim tarafından tanınabilecek tanrılar ortaya çıkmıştır. Her biri karakteristik (insani) niteliklere sahip, birbirleriyle çok özel ilişkiler sürdüren ilahi üyelerin oluşturduğu Olympos tanrı ailesidir bu.
Sayfa 97 - Runik KitapKitabı okudu
Üstünlük derecesi "aristos" (en iyi, en mükemmel, en yetenekli), Homeros destanlarında sıkça geçer, çünkü savaşta herkes, özellikle de savaşçı, elinden gelenin en iyisini yapar. Dolayısıyla bu kavram cesareti, savaşma ve hatta kavga etme yeteneğini, aynı zamanda soyluluğu ve gücü ifade eder. Kavramın ifade ettiği bu anlamların ondan türetilen günümüz toplumsal kavramıyla hiçbir ortak yanı yoktur. Kişi, seçkin bir çevrede doğduğu ve dolayısıyla mülkiyeti, kültürü ve ailenin tarihsel belleğini içine alan uzun süreli bir geleneğe sahip olduğu için değil, sürekli kendini kanıtlamak suretiyle en iyilere (Erken Yunan soylularına) mensup olurdu. Soy, bu sosyal rekabette öne çıkmış ve ün kazanmış bir baba ya da atayı anmak anlamına geliyordu. Böyle bir soy, ayrıcalık anlamına gelmezdi, çünkü karanlık yüzyılların yerel olarak sınırlanmış, karmaşık Erken Yunan toplumunda rekabet her daim yeni kazananlar ve yeni şöhretler yaratabilirdi.
Sayfa 78 - Runik KitapKitabı okudu
Reklam
İlyada ve Odysseia'nın arka planındaki ana toplumsal konu, birey ile toplum arasındaki ilişkidir ve bireycilikle topluluk düşüncesi arasındaki çatışmadır. Bu konu, karanlık yüzyılların açık toplumsal koşullarında ortaya çıkan bir aristokrasiyle Homeros döneminde yavaş yavaş şekillenen kent toplumu arasındaki ilişkiyi yansıtır.
Sayfa 77 - Runik KitapKitabı okudu
Destanların ilk yazılı versiyonlarının yazarları olan İlyada ve Odysseia şairleri, 8. yüzyılın sonlarında ve 7. yüzyılın başlarında, Erken Yunan tarihinde köklü değişimler yaşanan özel bir tarihi durum içinde yer alırlar. Bu dönem, Yunanların teknik becerilerinin ve refahlarının arttığı, zanaatların ve ticaretin geliştiği ve Yunanistan'a yerleşimlerin daha yoğun hale geldiği bir dönemdir. Bu sürecin sonucu olarak daha büyük kentsel topluluklar ortaya çıkmıştır ve yalnızca bireyin veya güç sahibi küçük bir grubun haklarının gözetilmesinden ziyade, daha büyük ve daha kompleks toplulukların resmi iletişim biçimlerini tanımlanması gerekmiştir. Bu nedenle Homeros destanlarının şairleri, yalnızca kahramanların büyük duygu ve eylemlerini hikâyelendirmekle kalmazlar, aynı zamanda onları toplumsal hayatta bir düzene -örneğin daha büyük bir askeri birliğe veya şehir hayatına- dâhil ederler ve bir kent toplumu etiğinin temel ilkelerinin ayrımına vardıran bir eleştiride bulunurlar.
Sayfa 76 - Runik KitapKitabı okudu
Homeros destanları kendi dönemlerine ilişkin herhangi bir yaşam manzarası aktarmaz, resim ya da açıklama sunmaz. İlyada ve Odysseia şairleri, o dönemin insanlarının basit yeteneklerinin çok ötesine geçen kahramanlara özgü eylemlerden bahsederler. Ancak kahramanlık şarkılarının dinleyicilerde de sempati uyandırması gerektiğinden, bu kahramanlık eylemleri, şairin döneminde geçerli olan, dolayısıyla dinleyici toplumun kalbinde heyecan uyandırabilecek normlara ve değerlere dayanan motiflerden gelmeliydi. Bu nedenle bu tür motiflerin analizinden, Homeros destanlarının tarihi dünyasına ilişkin dolaylı bir fikir edinmek mümkündür.
Sayfa 74 - Runik KitapKitabı okudu
Homeros destanlarının tarihsel arka planını ilk önce kendi somut dünyalarında aramak akılcıdır. Ancak Homeros destanlarının şairlerinin veya onlardan önceki ozanların, birebir tarihi görüntüleri aktarma niyetinde olmadıklarını da akılda tutmak gerekir. Homeros destanlarının şairleri, tarihsel ve toplumsal bir gerçekliği, romanda geçen olayların gündelik arka planı olarak sunan ve tarihi kişilikleri, sanki kendi gerçekliklerinde yaşıyorlarmış, belirli bir tarihi kültürel ortamda bulunuyorlarmış ve söz konusu bu ortama ve döneme uygun bir ruh haline sahiplermiş gibi canlandırmak ve değerlendirmek isteyen modern bir tarihi roman yazarı gibi çalışmamışlardır. Homeros destanlarında, geçmiş bir kültürün buna benzer gerçekçi bir tasviri yoktur. Ayrıca Homeros'un anlattığı olaylarda mevsimler de yoktur, hatta günümüzde natüralizme dayanan hikâyelendirmelerin önemli bir parçası sayılan hava durumunun bile herhangi bir rolü yoktur.
Sayfa 69 - Runik KitapKitabı okudu
22 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.