Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bilge Karasu

Bilge KarasuGece yazarı
Yazar
Çevirmen
7.9/10
1.880 Kişi
9,9bin
Okunma
1.221
Beğeni
54,8bin
Görüntülenme

En Eski Bilge Karasu Sözleri ve Alıntıları

En Eski Bilge Karasu sözleri ve alıntılarını, en eski Bilge Karasu kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Seni, lavanta kokulu bir sabunda; bir kavun diliminde, açık, uçuk gümüş rengi bir çorapta; bir yasemin dalında; adını bilmediğim, bilmemekten utanç duyduğum halde öğrenmek istemediğim tek bildiğim, görünüşüne bakılırsa tatulayla bir hısımlığı olması gerektiği sabun kokulu, el büyüklüğünde, fildişi rengi bir çiçeğin açışında; yıkık kemerlerde uyuklayan kedilerde; gecenin soğumuş kumunu döven, patlayan dalgaların sesinde; günün ilk ağartısında —karanlık saatler boyunca dağıtıp durduğun yatağında sabahın serinliği çıplaklığına işlemeğe başlarken— uyanmaksızın, omuzlarına doğru çektiğin, örtündüğün bir çarşafın ılık, ak mutluluğunda bulacağım; dirim içimden çekilesiye... Kokularım, seslerim, görüntülerim, anılarımsın sen benim. Dokunduğum, okşadığım, en gizli tadını tattığımsın. Kahvaltının üçüncü çayı bittiğinde "Uyanamadın mı daha?" dediğim zaman "Ne gereği var?" diyen ilk insansın bana. Yıllardır, yaz gelince bir denize, belli bir denizin belli bir noktacığına gitmekten, orada birkaç gün geçirmekten umduğumuz, bu birkaç günde bulduğumuz nedir? Ödünç bir genlik mi? Bir bolartı tansığı mı? Bir çocukluk uçmağına uğramanın vazgeçilemez olmazlığı mı? Yoksa, bir özgürlük düşü ardında gizlenmiş mutluluk, sürünün içinde kalıp kurda nanik demenin çocuksu böbürtüsü mü?
MÜŞFİK Rana gibi. Hala anlayamadım onu. Yahut, anlamaktan ürküyorum. Olanaksızlığı destek edinen bir öykü yağmurun altında başlasa, olanaksız temeli, en olmayacak yapıyı en atak çıkıntısında çatlatıverecektir. o atak çıkıntıyı açıklamak için uğraşmaktan ürküyorum. Değmesine değiyor. Tekelci, kıskanç sevgiyi başka bir ucundan çözmeye çalışmalıyım...
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
Kendi kültürümüzle ilişkili işlerde dikkat etmediğimiz, hesaba -bilinçli olarak- katmayacağımız bir önemli özellik, bize yabancı bir yazının yapıtlarına baktığımızda kendini hemen belli eder. Ötekini tanımak dediğim işte her zaman gözlemleyebileceğimiz bir şeydir bu.
Yağmurları saymak bir çeşit çılgınlık, yani bir çeşit rahatlama olurdu doğrusu... Boş aynalara uzaktan bakmaktan daha rahatlatıcı bir iş.
Sayfa 151Kitabı okudu
İmgelerin değişmesinde, zenginleştirilmesinde en önemli iki etmen, ilişkiler (özellikle arkadaş dost ilişkileri) ile okumalar. Bizi burada ilgilendirebilecek olan, okumaların bir türü... Ama okuma çeşitlerinden biri değil, okunan metin türlerinden biri: Yapıntı olmadığını ileri sürdüğü durumlarda bile yapıntı niteliğini 'resmen' bilinen roman...
Kediler her zaman aç çek elini yavrum, uzaktan sev, bak. Kedi çekirdeği koklar, kendisine bir daha bakar, sonra gider duvara sürünür. Kediler her zaman aç, kediler aç, kedileri doyurmalı. Burun çekilir, evde bir kedi isterim denir. olmaz, niye olmaz, haminnen sevmiyormuş, niye, pismiş, niye, sus haydi yavrum geç kalmayalım.
Reklam
SENİ ANLATMAK Benden seni anlatmamı istiyorlar Ne desem ki Ne denir ki Anlatmamı istiyorlar seni Anlayabileceklermiş gibi senin eşsizliğini Ben anlatamıyorum seni Ne zaman söze başlasam gözlerim doluyor Adını söyleyemiyor dilim 'O' diyorum düğümleniyor kelimeler boğazımda Kelimeler nefes aldırmıyor bana Nefesim oluyorsun bir anda İçime çekiyorum ismini İsminle birlikte seni O an dünya üzerimi örtüyor Siyah ötesi oluyor her şey ve her yer Yine o an yok oluyor herkes Sorular yok oluyor cevaplar da Şimdi benden seni anlatmamı istiyorlar Anlatamıyorum Anlat diyorlar ''O'' diyorum Kayboluyorlar!
Okur kitap arar ama, kitabın da okuru bulduğunu ben çok gördüm.
18. yüzyılın ortalarından bu yana "Serendipli Üç Şehzade" masalından yola çıkılarak türetilmiş bir sözcüğü var İngilizcenin: Serendipity; aranmakta olmayan değerli/hoşlanılır bir şeyin insanın karşısına çıkıvermesi anlamında kullanılan... Elbette, aranmayan şeyin bulunması, olacak şey değil. Ne var ki, "aranmama"yı o anda "aramakta olmamak" ya da "aranması gerektiği düşünülen yerde aramakta olmamak" diye yorumlarsak, bir çok kişinin bu "Serendiplilik"ten (az ya da çok) pay aldığını kestirebiliriz. Serendip yağmuru benim de tarlama yağmıştır ara ara.
Okuma, bir bakıma, "gerçek" olmadığını bildiğimiz birtakım kişilerle işlerin, "gerçekliği" andıran ya da andırmayan bir dünyada, çok değişik bir takım imge dizileri ya da dizgeleri aracılığıyla anlamlandırılması işlemi sürdürülüp giderken (her şeyden önce de sürdürülüp gidebildiği için), o kişilere, o olana bitene, o dünyaya inanabilir, inanır hale gelme sürecidir; o dünyanın olanaklı/olası kılınmasını yaşamaktır.
Reklam
Bir dili bilmek dendiği zaman, o dilde düşünebilmektir usuma gelen.
Dili, durmadan kurmak zorundayız. Yaşamla, düşünceyle sürekli bir etkileşim içinde olan, var ettiğimiz, bizi var eden bu aracı, durgu durak bilmeden kurmak zorundayız. Bilmek ile yetinemememiz de bundan.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.