Sorun, herkesin yaşamına sıfırdan başlayarak biIimsel bir düşünce getirmek değil, önceden varolan bir eylemi yenileme ve 'eleştirel' duruma getirme sorunudur.
Poulantzas ise, Lenin ile aynı çizgide, yönetilen sınıfların siyasal iktidarı ele geçirmeden önce ideolojik egemenliği kazanamayacaklarını öne sürmektedir.
Bilgi ile gerçeği kendi içerisinde barındırmakta olması, praksis felsefesinin eleştirisinin özüdür; böylelikle Marksizm bilimsel bilgi değil, basit olarak, büyük ve organik ideolojilerden bir başkası durumuna gelmektedir.
İdeolojiler gerçeklik ve sahtelik ölçütüne göre değil,sınıfları ve sınıf bölümlerini bağlılık ve boyun eğme konumlarında birbirine bağlamaktaki işlevi ve etkinlik derecesine göre değerlendirilmektedir.
Gramsci, «Devlet = siyasal toplum + sivil toplum» denklemini kullandığı zaman, biçimsel nitelikteki «kamu» ile «Özel» arasındaki gerçek ilişkiyi göstermektedir. Bu O'nu, soyut Siyaset ve Hukuk anlayışını yıkmaya götürür.