Borisoviç Lutskiy

Arap Ülkelerinin Yakın Tarihi yazarı
Yazar
8.0/10
10 Kişi
27
Okunma
1
Beğeni
771
Görüntülenme

Borisoviç Lutskiy Gönderileri

Borisoviç Lutskiy kitaplarını, Borisoviç Lutskiy sözleri ve alıntılarını, Borisoviç Lutskiy yazarlarını, Borisoviç Lutskiy yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sultan ıı. Mahmut 1826’da, resmî olarak toprak imtiyazının askerî tımar sistemini ve yeniçeri birliklerini ortadan kaldırdı. Düzenli ordu birliklerinin oluşturulması hükmüne cevaben İstanbul yeniçerileri başkaldırdı. 15 Haziran 1826’da, kışlalarının önündeki meydanda toplandılar ve padişaha karşı bir itaatsizlik işareti olarak kazan kaldırdılar. Fakat Sultan bu isyanı bastırdı. Meydanı topçularla sardı ve kışlalara ateş emri verdi. Binlerce yeniçeri yanarak öldü ve kaçmaya çalışanlar da Sultan’ın ateşli silahlarıyla vuruldu. Bir sonraki adım eyaletlerdeki yeniçerilerin katliydi. Onların koruyucuları olan ve kent sakinleri üzerinde etraflı bir etkiye sahip Bektaşi Dervişleri de şiddetle cezalandırıldı. Bektaşi Dervişliği lağvedildi ve yeniçerilerle bağlantılı loncalar tümüyle yeniden düzenlendi.
Resmiyette II. Beşir Müslüman’dı, fakat kendisi ve akrabaları gizlice Hıristiyanlığı benimsemişlerdi ve sarayın gizli kilisesinde Hıristiyan ayinleri yapıyorlardı. Bu dönüşüm politik gerekçeler tarafından dayatılmıştı –Lübnan’ı Şehhap iktidarı altında birleştirmek için Maruni ruhban sınıfının nüfuzunu kullanma isteği– ve Beşir’in bizzat kendisi bu “sırrın” Lübnan Hıristiyanları arasında yayılması için çaba sarf ediyordu. Katolik basın onu dini bütün bir Hıristiyan olarak resmediyordu. Gerçekte ise dine karşı kayıtsız biriydi. Ünlü Fransız şair Lamartine’in de yazdığı gibi Beşir, Dürzilerin yanında Dürzi, Hıristiyanların yanında Hıristiyan ve Müslümanların yanında Müslüman’dı.
Reklam
Nisan 1801’de Vahhabiler, Şii’lerin kutsal kenti olan Kerbela’ya taarruz etti. Kent 2 gün içinde talan edildi, evler ateşe verildi ve mürtetler (dinden dönenler –çev.) hemen ortadan kaldırıldı. 4.000’den fazla insanı katlettiler ve Şii camisinden sayısız hazineler yağmalayıp, çöle geri kaçtılar. Bağdat Paşası’nın peşlerinden Arabistan’a gönderdiği kuvvetler bozguna uğratıldı. Vahhabiler 1803’te Halep yakınlarında tekrardan ortaya çıktılar. 1804’te ise, Basra ve Zubair kentlerine baskın yaptılar, fakat Bağdat Paşası Hafız Ali birlikleri tarafından geri püskürtüldüler. Babıali’nin emri üzerine, Hafız Ali Arabistan üzerine sefer düzenlemek için bir ordu toparladı, fakat bu seferberlik (1804-05) başarısızlıkla sonuçlandı. Vahhabiler saldırılarını yenilediler ve Basra, Zübeyir, Kerbela ve Necef’i zapt etmek için yeni bir girişimde bulundular. Vahhabiler 45.000 adamdan müteşekkil bir güçle 1808 yılında Bağdat’a, Küçük Süleyman tarafından geri püskürtülecek bir saldırı daha düzenlediler. Aynı yıl içinde Ma’an ile Halep arasındaki geniş bir coğrafyada görünür oldular. 1810 yılında ortaya çıktıkları yer bu kez Havran’dı. Vahhabilerin Suriye üzerine saldırıları ancak Vahhabileri bölgeden tasfiye etmekle tehdit eden Mısır birliklerinin Arabistan’a gelmesiyle (1811) bir son bulacaktı.
Memlukler bir kez daha Mısır’da iktidarlarını kurmuş gibi görünüyordu. Hâkimiyeti ve arazilerini yeniden kazanmış, Türkleri kovmuş ve halkı yeniden soymaya koyulmuşlardı. Memluklerin, kendilerini Mısır’da bir kez daha kuracakları görülebiliyordu.
14 Haziran 1800’de, Kléber Halepli Süleyman adında, Türklerin azmettirdiği söylenen bir fanatik tarafından evinde defalarca hançerlenerek öldürüldü. Fransız askerî mahkemesi Halepli Süleyman’ın elinin yakılmasına ve kazığa oturtulmasına hükmetti. Suç ortaklığıyla itham edilen 4 Müslüman şeyhinin başı vuruldu. Süleyman ölümü cesaretle karşıladı. Bir elini ateşin içine soktu ve ne eli yanarken ne de kazığa oturtularak öldürüldüğü 4,5 saat boyunca hiç ses çıkarmadı. Fransızlar Kléber’in intikamını almak için şehirde pogromlar düzenlediler. Kahire sokakları evleri yakan ve insanları öldüren asker kalabalıklarıyla doldu taştı.
Suriye seferi Şubat 1799’da başladı. Çok fazla sorunla karşılaşmadan, 13.000 kişilik güçlü kolordusuyla El Ariş, Gazze, Yafa, Hayfa’yı işgal ettikten sonra mart ortasında Akka duvarlarına yaklaştı. Türk paşası Cezzar Ahmet Paşa’dan nefret eden halk direniş göstermedi. Çevre aşiretler ilgiyle izlemeye devam etti, hatta sempatiden olmasa da Cezzar’a olan nefretinden dolayı Fransızları destekledi.
Reklam
72 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.