"İlk kez karşınıza çıkan sapkın, sıradışı, size hiç uymadığını sandığınız bir ruh halinin çok yabancı olması gereken dilini kolayca anlıyor ve onunla mesafenizi koruyamıyorsanız durumunuz ne zekâ, ne empati yeteneği ne de algıların açıklığıyla izah edilebilir. Bu bir yaratılış özelliğidir, dünyaya düştüğünüz ilk günden itibaren sizinledir. İçinizde kuytuluk bir yere gizlenmiş ortaya çıkacağı günü bekliyordur sadece. Bunu anladıktan sonra yapacak pek bir şey yoktur artık.
Hadi yeni tanıştığın karanlık yüzüne merhaba de karınca."
"Hiçbir şey göründüğü gibi değildi. Cam kenarında oturmuş dışarı bakarken size dünyayı vadeden pencerelerin sokağa çıktığınızda hele ki ışıkların söndüğü böylesi bir gecenin ilerlemiş saatlerindeyseniz duvarlara hapsedilmiş çaresiz deliklerden başka bir şey olmadıklarını anlarsınız. Kandırılmışsınızdır, hep olduğu gibi."
“İnsanlar, doğdukları yere günün birinde döneceklerini düşünürlermiş hep. Hiç dile getirmeseler de, hatta böyle bir duygu taşıdıklarının farkında olmasalar da, zamanı gelip o iklimlere doğru yola koyulduklarında, bunu önceden bildiklerini sezerlermiş. Belki bu, insanın doğduğu yerle görünmez bağıdır, başka bir çekim, gizli bir özlemdir.”
“İnsanlar doğar, büyür, evlenir, çocuk yapar, büyütür, sonra da ölürlerdi. Hayat, üzerinde yürünmesi zorunlu, sıradan bir yoldu. Şanslı ya da şanssız olmak, güzel ya da çirkin olmak, zeki ya da aptal olmak küçük ayrıntılardı.”
“Ben unutmaya yatkınımdır. Çok akıllıca olduğunu iddia etmiyorum. Ama hatırlatmak yoruyor beni. Oysa unutursanız, bunu başarabilirseniz, dingin zamanlar ve temiz bir bellek sizin demektir. Böylece gelecekte sizi bekleyen pek çok sevimsiz duygudan da kurtulmuş olursunuz. Çünkü nasılsa aynı hataları yineleyeceksinizdir, hiç değilse o zaman, kendinizi fazla suçlamaz, çok kötü hissetmezsiniz. Bir önceki çoktan silinmiştir.”
“Cam kenarında oturmuş dışarı bakarken size dünyayı vaat eden pencerelerin sokağa çıktığınızda, hele ki böyle ışıkların söndüğü gecenin ilerlemiş saatlerindeyseniz, duvarlara hapsedilmiş çaresiz deliklerden başka bir şey olmadıklarını anlarsınız. Kandırılmışsınızdır. Hep olduğu gibi…”
Her şey aynı, insanı gülümsetecek ışığı çoktan tüketmiş bu şehir. Gitmeli biliyorum. Biraz daha aydınlık, biraz daha temiz bir yere gitmeli. Eğer öyle bir yer kaldıysa hala.
Başkalarının önemsemeyeceği sıradan hayat hikayeleri olanların bu hayat içinde yine kimsenin dikkatini çekmeyecek kimi cüretkar çok uzak yıldızlar gibi kesik kesik ışık verseler de bana anlatılmaktan tadı kaçmış destansı kahramanlık öykülerinden çok daha hakiki ve anlamlı geliyorlar.