Cangül Örnek

Türkiye'nin Soğuk Savaş Düşünce Hayatı yazarı
Yazar
Çevirmen
7.1/10
7 Kişi
19
Okunma
2
Beğeni
3.014
Görüntülenme

En Beğenilen Cangül Örnek Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Cangül Örnek sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Cangül Örnek kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hollywood filmleri birbiri ardına gösterime girerken Türkiye' deki antikomü­nizmden nasibini alan filmler de olmuştur. Bunlar arasında Hemingway'in ünlü eserinden uyarlanan Çanlar Kimin lçin Çalıyor ile Vatan ve Aşk filmleri vardır. Bu filmlerin gösterimine komünizm propagandası yaptıkları gerekçesiyle engel olunmuştur.
Türkiye-ABD ilişkilerindeki bu balayı dönemi 1960’lara kadar sürdü. ABD bir yandan Türkiye’nin uluslararası konumunun başlıca belirleyeni oldu; öte yandan ülke içinde ekonomi politikalarından ordunun yapılanmasına kadar hemen her sahada dönüşüm başlattı. Bu yakınlaşmanın itici gücü olarak Sovyet tehdidine işaret etmek birkaç nedenle hatalıdır. Birincisi, Türkiye’nin Sovyet tehdidi konusunda kopardığı gürültüye rağmen Batı’nın, bu tehlikeyi kavrayışı oldukça temkinliydi. Nitekim Türkiye’nin Truman Doktrini çerçevesinde yardım almasına ABD’de bazı çevreler Türkiye’ye yönelmiş bir tehdit olmadığı gerekçesiyle itiraz etti. İkincisi, Sovyet tehdidi iddiası ne derece gerçeğe uygun olursa olsun bu, iki ülke arasındaki ilişkilerin çok boyutluluğunu ve her alanda ABD’nin önerdiği politikaların itiraz görmeden uygulanmasının nedenlerini açıklamaktan uzaktır.
Reklam
Tarsus, Bursa Amerikan Kolejleri vbg
ABD’nin Osmanlı İmparatorluğu’ndaki esas yüzü okullardı. Bu okullar, misyonerlerin yürüttüğü faaliyetlerin eğitim sahasındaki izdüşümleriydi ve çoğunlukla yerli halkla ilişki kurmayı sağlayan misyoner hastaneleriyle birlikte kurulmuşlardı. Okulların sayısında özellikle 1820’lerden sonra bir artış gözlenir ve çok geçmeden yüksekokul (college) açılmasına karar verilir. Bu kurumlar arasında, 1863’te eğitime başlayan Robert Kolej’in özel bir yeri vardır. Kolej her ne kadar ABCFM’ye bağlı bir misyoner okulu olmasa da gerek okulun açılmasında Cyrus Hamlin tarafından sağlanan kaynaklar, gerekse eğitimin niteliği açısından bakıldığında bu okul da misyonerlik faaliyetlerinin bir uzantısı olarak değerlendirilmelidir. 1871- 1872’deyse İstanbul’da Amerikan Kız Koleji açıldı. Sonraları Anadolu’nun farklı yerlerinde, daha çok Hıristiyan çocuklarına eğitim vermek üzere yüksekokullar açıldı.
Kültürel başkentin Paristen New Yorka geçişi
Soğuk Savaş’ı Soğuk Savaş yapan gelişmelerden diğeri, kapitalist blokun lideri olarak hegemonyasını dünya çapında inşa etmeye başlayan ABD’nin bilim ve sanat alanında bir merkez haline gelmiş olmasıydı. Yüzyıllara dayanan bir birikim üzerine oturan Avrupa, savaşta yaşadığı yıkımın ağır koşullarını göğüslemeye çalışırken eğitime ve kültürel
Türkiye, onlarca yıl Soğuk Savaş’ın adeta göbeğinde yaşamış; ancak bu konuda Türkiye dışında yapılan alternatif incelemeler ve eleştirel yaklaşımlar, akademik dünyada ya da genel olarak aydınlar arasında neredeyse hiç ilgi uyandırmamıştır. Bu tavır nedeniyle Batı’da üretilen ana akım fikirler neredeyse sorgulanmaksızın kabul görmüştür. Halbuki
Bu kitap Soğuk Savaş’ın en heveskâr yönetici sınıflarından birine sahip Türkiye’nin, Soğuk Savaş koşullarında yaşadığı entelektüel dönüşümü anlama çabasının bir ürünüdür. En genel haliyle ifade edilecek olursa, bu çalışmada Soğuk Savaş’ın ilk yıllarında Türkiye fikir hayatının farklı kesimlerinin ABD’yle kurulan ilişkiye, Soğuk Savaş
Reklam
Soğuk Savaş mücadelelerinin Türkiye toplumunda bıraktığı derin izleri açıklayabilmek için, kuşkusuz daha uzun bir dönemin siyasi, iktisadi, sosyal ve kültürel yönlerden incelenmesi gerekir. 1950’ler fikir hayatına ve başlıca ideolojik konumlara odaklanan bu çalışma ise bu açıdan mütevazı bir deneme olarak görülmelidir.
Bu hakikaten ilginç
Soğuk Savaş’ın Türkiye’deki seyriyle ilgili bir başka özgünlükse Türkiye’de Soğuk Savaş’ın Batı’ya kıyasla daha erken başlamış ve daha geç bitmiş olmasıdır. Osmanlı-Rus çekişmesinden miras kalan Rus düşmanlığı, Osmanlı modernleşme hareketlerinin sınıfsal analizden kaçınan yekpare toplum kurgusu, Kemalist kadroların Sovyet Rusya’yla yakınlaşma siyasetinin mecburi doğasından ve bu ilişkinin hızla koparılmasından kaynaklanan antisovyetizmi, tek parti iktidarının sınıf reddiyeciliğine dayanan antihalkçı halkçılığı ve ulusçuluk ideolojisi, II. Abdülhamit döneminden itibaren yaygınlaşan Alman hayranlığı ve pek tabii ki Batı’yla kurulan kuşkucu ancak güç politikasının gerektirdiği pragmatik temelli ilişkiler, Türkiye’de Soğuk Savaş’ın “yerli” karakterinin çözümlenmesi için göz önünde bulundurulması gereken ideolojik tarihsel öğelerdir. Soğuk Savaş’ın Batı bloku tarafından benimsenen hâkim temaları olarak antisovyetizm ve sosyalizm karşıtlığı, 1940’ların başından itibaren Türkiye’deki resmî ve sivil çevrelerde yaygın görüş haline geldi. Bu bağlamda Soğuk Savaş’ın doruk yaptığı ilk tarihsel moment, Nazi Almanya’sının Sovyetler Birliği’ne saldırmasıyla başlayan ve savaş sonuna kadar süren dönemdi. Bu yıllarda Türkiye’de Almanya’nın Sovyetlere saldırmasını samimiyetle destekleyen bir kesimin sesi duyulurken, örneğin ABD kamuoyunda yaygın bir Stalin ve Sovyet sempatisi hüküm sürmekteydi.
1930’lu yıllarda üniversitelere gelen Alman biliminsanlarının yarattığı etkiyi anlamak yönünde belli bir mesafe kat edilmişse de 1940’ların ikinci yarısından itibaren onların yerini alan çok sayıda ABD’li öğretim üyesinin üniversitelerde bıraktığı izler neredeyse hiç incelenmemiştir. Türkiye’de üniversitelerin kurumsal ve disipliner tarihleri, hâlâ ana şekillendiricilerden biri olan Amerikan etkisi dikkate alınmadan anlatılmaktadır. II. Dünya Savaşı sonrasından başlayarak çeşitli burs programları ve araştırma destekleriyle ABD’ye binlerce öğrenci, bürokrat, gazeteci, biliminsanı gönderildi; Türkiye’de İngilizce eğitim veren üniversiteler açıldı. Bunların Türkiye’nin yetişmiş insan kaynağının niteliklerini nasıl değiştirdiğiyse hiçbir incelemenin konusu olmamıştır
CANGÜL ÖRNEK, 1978’de Bingöl’de doğdu. Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Daha sonra aynı üniversitede sosyoloji alanında yüksek lisans yaptı. Doktora derecesini Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden aldı. George Washington ve New York üniversitelerinde misafir araştırmacı olarak bulundu. Soğuk Savaş tarihi, Türkiye entelektüel tarihi, ideolojiler ve siyaset teorisi gibi başlıklarda çok sayıda çalışması bulunuyor. Çağdaş Üngör’le birlikte editörlüğünü üstlendiği Turkey in the Cold War: Ideology and Culture başlıklı kitabı 2013’te Palgrave-Macmillan Yayınları tarafından yayımlandı.
219 öğeden 201 ile 210 arasındakiler gösteriliyor.