Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cangül Örnek

Cangül ÖrnekTürkiye'nin Soğuk Savaş Düşünce Hayatı yazarı
Yazar
Çevirmen
7.1/10
7 Kişi
19
Okunma
2
Beğeni
2.952
Görüntülenme

En Eski Cangül Örnek Sözleri ve Alıntıları

En Eski Cangül Örnek sözleri ve alıntılarını, en eski Cangül Örnek kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu kitap Soğuk Savaş’ın en heveskâr yönetici sınıflarından birine sahip Türkiye’nin, Soğuk Savaş koşullarında yaşadığı entelektüel dönüşümü anlama çabasının bir ürünüdür. En genel haliyle ifade edilecek olursa, bu çalışmada Soğuk Savaş’ın ilk yıllarında Türkiye fikir hayatının farklı kesimlerinin ABD’yle kurulan ilişkiye, Soğuk Savaş antikomünizmine ve Anglosakson düşüncesinin artan ektisine yaklaşımları ele alınmaktadır. Soğuk Savaş mücadelelerinin Türkiye toplumunda bıraktığı derin izleri açıklayabilmek için, kuşkusuz daha uzun bir dönemin siyasi, iktisadi, sosyal ve kültürel yönlerden incelenmesi gerekir. 1950’ler fikir hayatına ve başlıca ideolojik konumlara odaklanan bu çalışma ise bu açıdan mütevazı bir deneme olarak görülmelidir.
Eskilere uzanan kişisel bir notla başlamak istiyorum: Üniversite yıllarından bu yana sinema, akademik/entelektüel uğraşlarımı doğrudan olmasa da dolaylı olarak beslemiştir. Bu dünyada beni en çok etkileyen isimlerden biri Istvan Szabo’dur. Szabo’nun eserleri arasında Mephisto ve Taking Sides (Taraf Tutmak), II. Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş
Reklam
Türkiye'yi küçük Amerika yapacağız diyenlerin marifetleri
1950’li yıllardan itibaren her bakanlıkta ve belli başlı kamu kuruluşunda ABD’li uzmanlar istihdam edildi ve bu uzmanlar bulundukları teşkilatın örgütlenme şemasından, personel istihdamına kadar her konuda söz sahibi oldular. Ancak hangi kurumda kimlerin uzman olarak görev yaptığı ve bu uzmanlarla birlikte hangi perspektifle ne tür işler yapıldığı konusunda neredeyse hiçbir sistematik bilgi yoktur.
Alman Yahudilerinden Amerikan öğretim üyelerine
1930’lu yıllarda üniversitelere gelen Alman biliminsanlarının yarattığı etkiyi anlamak yönünde belli bir mesafe kat edilmişse de 1940’ların ikinci yarısından itibaren onların yerini alan çok sayıda ABD’li öğretim üyesinin üniversitelerde bıraktığı izler neredeyse hiç incelenmemiştir. Türkiye’de üniversitelerin kurumsal ve disipliner tarihleri, hâlâ ana şekillendiricilerden biri olan Amerikan etkisi dikkate alınmadan anlatılmaktadır. II. Dünya Savaşı sonrasından başlayarak çeşitli burs programları ve araştırma destekleriyle ABD’ye binlerce öğrenci, bürokrat, gazeteci, biliminsanı gönderildi; Türkiye’de İngilizce eğitim veren üniversiteler açıldı. Bunların Türkiye’nin yetişmiş insan kaynağının niteliklerini nasıl değiştirdiğiyse hiçbir incelemenin konusu olmamıştır.
Bu hakikaten ilginç
Soğuk Savaş’ın Türkiye’deki seyriyle ilgili bir başka özgünlükse Türkiye’de Soğuk Savaş’ın Batı’ya kıyasla daha erken başlamış ve daha geç bitmiş olmasıdır. Osmanlı-Rus çekişmesinden miras kalan Rus düşmanlığı, Osmanlı modernleşme hareketlerinin sınıfsal analizden kaçınan yekpare toplum kurgusu, Kemalist kadroların Sovyet Rusya’yla yakınlaşma siyasetinin mecburi doğasından ve bu ilişkinin hızla koparılmasından kaynaklanan antisovyetizmi, tek parti iktidarının sınıf reddiyeciliğine dayanan antihalkçı halkçılığı ve ulusçuluk ideolojisi, II. Abdülhamit döneminden itibaren yaygınlaşan Alman hayranlığı ve pek tabii ki Batı’yla kurulan kuşkucu ancak güç politikasının gerektirdiği pragmatik temelli ilişkiler, Türkiye’de Soğuk Savaş’ın “yerli” karakterinin çözümlenmesi için göz önünde bulundurulması gereken ideolojik tarihsel öğelerdir. Soğuk Savaş’ın Batı bloku tarafından benimsenen hâkim temaları olarak antisovyetizm ve sosyalizm karşıtlığı, 1940’ların başından itibaren Türkiye’deki resmî ve sivil çevrelerde yaygın görüş haline geldi. Bu bağlamda Soğuk Savaş’ın doruk yaptığı ilk tarihsel moment, Nazi Almanya’sının Sovyetler Birliği’ne saldırmasıyla başlayan ve savaş sonuna kadar süren dönemdi. Bu yıllarda Türkiye’de Almanya’nın Sovyetlere saldırmasını samimiyetle destekleyen bir kesimin sesi duyulurken, örneğin ABD kamuoyunda yaygın bir Stalin ve Sovyet sempatisi hüküm sürmekteydi.
Göstermelik? Adamları tabutluklara attılar ne göstermeliği
Sovyet tarihinde “Büyük Anayurt Savunması” olarak bilinen Nazi işgaline karşı mücadele günlerinde, Türkiye’de Almanların attığı oltaya gelerek Kafkas hâkimiyeti ve Turan hayali kuran Pantürkçü gruplar faaliyetlerini artırmış bulunuyordu. Basına uygulanan sansüre rağmen Nazilerin bu girişimlerini destekleyen Türkçü dergiler, serbestçe Sovyet
Reklam
CANGÜL ÖRNEK, 1978’de Bingöl’de doğdu. Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Daha sonra aynı üniversitede sosyoloji alanında yüksek lisans yaptı. Doktora derecesini Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden aldı. George Washington ve New York üniversitelerinde misafir araştırmacı olarak bulundu. Soğuk Savaş tarihi, Türkiye entelektüel tarihi, ideolojiler ve siyaset teorisi gibi başlıklarda çok sayıda çalışması bulunuyor. Çağdaş Üngör’le birlikte editörlüğünü üstlendiği Turkey in the Cold War: Ideology and Culture başlıklı kitabı 2013’te Palgrave-Macmillan Yayınları tarafından yayımlandı.CANGÜL ÖRNEK, 1978’de Bingöl’de doğdu. Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Daha sonra aynı üniversitede sosyoloji alanında yüksek lisans yaptı. Doktora derecesini Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden aldı. George Washington ve New York üniversitelerinde misafir araştırmacı olarak bulundu. Soğuk Savaş tarihi, Türkiye entelektüel tarihi, ideolojiler ve siyaset teorisi gibi başlıklarda çok sayıda çalışması bulunuyor. Çağdaş Üngör’le birlikte editörlüğünü üstlendiği Turkey in the Cold War: Ideology and Culture başlıklı kitabı 2013’te Palgrave-Macmillan Yayınları tarafından yayımlandı.
Teşekkür Eskilere uzanan kişisel bir notla başlamak istiyorum: Üniversite yıllarından bu yana sinema, akademik/entelektüel uğraşlarımı doğrudan olmasa da dolaylı olarak beslemiştir. Bu dünyada beni en çok etkileyen isimlerden biri Istvan Szabo’dur. Szabo’nun eserleri arasında Mephisto ve Taking Sides (Taraf Tutmak), II. Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş
Soğuk Savaş mücadelelerinin Türkiye toplumunda bıraktığı derin izleri açıklayabilmek için, kuşkusuz daha uzun bir dönemin siyasi, iktisadi, sosyal ve kültürel yönlerden incelenmesi gerekir. 1950’ler fikir hayatına ve başlıca ideolojik konumlara odaklanan bu çalışma ise bu açıdan mütevazı bir deneme olarak görülmelidir.
Bu kitap Soğuk Savaş’ın en heveskâr yönetici sınıflarından birine sahip Türkiye’nin, Soğuk Savaş koşullarında yaşadığı entelektüel dönüşümü anlama çabasının bir ürünüdür. En genel haliyle ifade edilecek olursa, bu çalışmada Soğuk Savaş’ın ilk yıllarında Türkiye fikir hayatının farklı kesimlerinin ABD’yle kurulan ilişkiye, Soğuk Savaş
210 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.