Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Cenk Saraçoğlu

Cenk SaraçoğluŞehir, Orta Sınıf ve Kürtler yazarı
Yazar
Çevirmen
7.7/10
3 Kişi
14
Okunma
1
Beğeni
837
Görüntülenme

Hakkında

Okurlar

1 okur beğendi.
14 okur okudu.
1 okur okuyor.
5 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Yani Türkiye toplu­munda kökenleri eskilere uzanan, belirli kalıplara dayanan yaygın ve sistemli bir Kürt düşmanlığı söz konusu olmamış­tır.
Reklam
Buna göre lz­mir hem Türkleşmenin hem de modernleşmenin eş zaman­lı ve birbirine uyumlu yürüyebileceğinin kanıtı ve başarılı bir örneğidir. Bu söylem uyarınca, lzmir'i ayrıksı kılan ve modernleşmeyi lzmir kadar özümseyemedigi düşünülen diger şehirler için "örnek" haline getiren budur.
Ne var ki Türkiye Cumhuriyeti'nin kurumsal yapı­lanmasına, ideolojik araçlarının işleyişine ve devlet erkanı­nın söylem ve pratiklerine sinen, onları başat olarak belirle­yen asıl strateji, Kürtlerin 'kategorik olarak inkarı ve asimilas­yon stratejisi olmuştur. Özellikle 12 Eylül 1980 darbesi sonra­sı, devletin bütün ideolojik araçları Kürtlerin varlığının inkarı ve onların aslen Türk olduğuna dair bir kurguyu yaymak ve üretmek üzere eşgüdüm içinde çalışmışlardır. Üniversiteler de dahil olmak üzere devletin kontrolündeki bütün kurum ve aktörler bu kurgunun üretimi ve yerleştirilmesi için sefer­ber edilirken anaakım sermaye medyası, Kürtlerin kategorik reddine dayalı bu stratejiyi bütünüyle benimseyerek asimilas­yoncu mantığın topluma nüfuz etmesine doğrudan katkı koymuştur. Bu bakımdan, Türkiye'de devletin ve onun milliyetçi ideolojisinin Kürt algısını tariflerken esas odaklanılması ge­reken, birkaç devlet adamının belirli dönemlerde "Kürtler" hakkında sarf ettikleri açık ırkçı ifadeler değil, inkar ve asimi­tasyana dayalı bu tarihsel olarak yerleşmiş ve örgütlenmiş ide­olojik yapılanmadır.
Kürtlerin mekansal olarak ayrılmışlığı ve yoğunlaş­tıkları mekanları örgütleme biçimlerindeki özgünlük, onla­rın şehrin geri kalanından "farklı" ve aynı zamanda "türdeş" bir grup olarak algılanmalarını kolaylaştırdı. Bu "farklılık" ve "türdeşlik" algısı Kürtlerin Türklerden "farksızlığını" salık veren geleneksel Türk milliyetçiliğinin, orta sınıf lzmirli­ler üzerindeki ideolojik etkisini sınırlayarak Kürtlügün fark­lı bir topluluk olarak tanınmasının önünü açtı. Aynı şekilde Kürt göçmenlerin sosyo-ekonomik ayrışması neticesinde be­lirli ekonomik faaliyetlerde yoğunlaşmaları ve kent hayatın­da bunlar üzerinden görünür olmaları, onların ayrı ve türdeş bir grup olarak tasavvurunu mümkün kıldı. ... Kürt göçmenlerin kent içinde be­lirli mekanlarda yogunlaşması, Kürt kimliginin dilsel veya kültürel farklılıklarını sürekli canlı tutmalarını ve bunları ye­niden üretmelerini saglamış, bu durum da Kürtlügün şehir hayatı içinde erimesi suretiyle görünmez kılınmasının önü­ne geçmiştir. Aynı şekilde sosyo-ekonomik ayrışma Kürtle­rin kendi aralarındaki dayanışma ilişkilerini saglamlaştıra­rak ve Kürtlügü kent hayatı içindeki yaşama ve direnme stra­tejilerinin bir parçası haline getirerek bu kimligin kent haya­tındaki varlıgını saglamlaştırmıştır.
Türk milliyetçiliginin etnisist haliyle kendisini gösterdiği zamanlarda bile (örneğin 1930'lu yıllarda ve yogun olarak 12 Eylül Darbesi sonrası) Kürtlerin, aslında Türkle­rin bir boyu olarak, yani ırksal anlamda Türk sayılarak, Türklük dairesinin içine dahil edilmeye çalışıldığını görebiliriz.
Henüz kayıt yok
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
192 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Devletin yıllarca asimilasyoncu politikayla yaklaşarak inkar etmesinin yanında; zorunlu göç ve neoliberal ekonominin etkisiyle(80-90lardan sonra) İzmirli orta sınıfla temas ettikten sonra oluşan "tanımaya"(ama dışlayarak). Yani yeni "Kürt algısı".("Haksız kazanç sağlıyorlar", "Şehri bozdular", "Yankesiciler") İzmirli orta sınıfın; şehre göçen Kürtler ile ilgili görüşlerine başvurulan sarsıcı bir saha çalışmasından yeni Kürt algısının oluşması sürecine.
Şehir, Orta Sınıf ve Kürtler
Şehir, Orta Sınıf ve KürtlerCenk Saraçoğlu · İletişim Yayınevi · 201217 okunma