Hayatımda okuduğum en etkileyici çizgi roman olabilir. Hem hikayesi hem de çizimleri muhteşem. Zaten çizgi romanda çok az yazı var. Her şey söze gerek kalmadan aktarılmış, duygu dolu bir çizgi roman ki beni yer yer çok üzdü, duygulanmadım desem yalan olur.
Hikayeye gelirsek, yapayalnız bir adam anlatılıyor burada. Çirkin olduğu için bir deniz fenerinde hayatını sürdüren, hiç insan içine çıkmamış yetişkin bir adamın hikayesi. Yanında oltası, balığı ve sözlüğü var ona bir eşlik eden. Okuyun, pişman olmayacaksınız.
"Park Bench" - rassomi Chaboute, muallifi esa sizning oʻzingiz boʻlgan grafik roman, sababi 336 sahifa davomida birorta dialog yoki soʻzni uchratmaysiz. Chaboute oʻz tasvirlari bilan syujet yaratishni oʻquvchini oʻziga qoʻyib beradi. Shu orqali, har bir kitobxon bu kitobdan oʻz hikoyasini yaratishi mumkin. Kitobning eng muhim jihati ham mana shunda.
Endi esa oʻzim yaratib olgan hikoyamga kelsak. Har kim umrida kamida bir marta boʻlsin xarrakka oʻtirgan. Balki qaysidir biriga koʻproq oʻtirgandirsiz. Buni aniq aytish qiyin. Lekin shunisi aniqki, bizdan boshqa odamlar ham unga oʻtirgan. Biz ketgandan soʻng, boshqalar unga oʻtirdi, suhbatlashdi, dil izhori qildi, ovqatlandi, uxladi, nimadirlar yashab oʻtkazdi va ketdi. Mana shu tsikl tinimsiz takrorlandi va hozir ham takrorlanyapti. Biz esa bular haqida judayam kam narsani bilamiz. Ba'zan o'zimizdan boshqa narsalarning mavjudligini ham yodimizdan chiqaramiz. Yonimizdagi inson ham "Biz kabi" odamligini unutamiz (uysiz va politsiya). Hayot deb atalmish poygadan bir lahzaga tin olib, shunchaki oʻtirishni unutamiz (har kuni ishga portfel koʻtarib ketadigan odam). Baʼzida shukr qilishni unutamiz (skeytbort uchadigan bola). Sevgan insonlarimiz bilan boʻlishish beradigan hisni unutamiz (qariya juftlik). Salbiy xayollar bilan oʻzni yeb-bitirish oʻrniga nuqtayi nazarimizni oʻzgartirishni unutamiz (gul koʻtargan odam). Ba'zan esa shunchaki bir sahifa kitob oʻqishni unutamiz...
The Park BenchChristophe Chaboute · Gallery 13; Illustrated edition · 20129 okunma
Bazı resimlerin kelimelere ihtiyacı yok, incelerken hep evimize yakın olan parkı düşündüm, ne zaman orada otursam, bu bankın konuşsa neler anlatacağını merak ederdim, o kadar ki düşünmekten dolayı hem oyuna hem de eve geç kaldığım çok olmuş. Yine de, bu çizgi roman, o bankta oturan ve sorularına cevap arayan bana ithafen çizilmiş gibi, ne kadar dokunaklı, anlamlı ve sanatsal çizimler, okuyucunun düşüncelerine bırakılan bir konu olduğu ve kısa bir tadında film, kendi düşüncelerimle yapımlara anlam katmayı seven biri olarak, buna bayıldım.
Başlıktan da anlaşılabileceği gibi, birbirini hiç görmeyen insanların, yıllar içinde onu kullanan insanların ortak noktası olan bir bankın hikayesidir. Yaşlı çiftler, müzisyenler, okuyucular, çocuklu ebeveynler, evsiz bir adam ve tabi bir köpek.
Sanatçının siyah beyaz resimlerini kullanarak, bu bankın gördüklerinin çoğuna bizde tanık oluyoruz, sonbaharda düşen bir yaprakla sayfaları değiştirirken resmen büyülendim. Beni en çok etkileyen ve en çok çarpıcı olan kısım, hikaye çerçevesinde yer alacak olan başlangıç sahnesi ve buna uygun olarak umut, sevgi ve neşe dolu muhteşem ve beklenmedik güzel bir son.
The Park BenchChristophe Chaboute · Gallery 13; Illustrated edition · 20129 okunma
Yalnızlık orada öylece duruyor. Kimimiz ona giden bir yol seçiyoruz, kimimizse onun içinde doğuyor. Bir şeyi seçmekle ona maruz kalmak, o şeyi nasıl da aynı harflerle yazılan bir kelime olmaktan çıkarıp bambaşka anlamlar kazanmasını sağlıyor.
Belki de bugün bir mahkumdan daha çok dört duvar arasında durdunuz ama sizi mahkum olmaktan çıkaran şey
Hareketsiz taştan bir gemi, sallanmayan, granitten bir gemi, bizi hiçbir yere götürmez, hiçbir zaman karaya yanaşmaz. Bir fenerin güvertesinde, hiçbir limana ulaşamazsınız.