Teori, saptama için gerekli tasarıma öncülük eder; saptama algılamaya öncülük eder; algılama, saptamayla sistemleştirilir ki, bu da teoriyi ya destekler ya da reddeder.
Sadece olgulardan oluşan bir dünyada yaşamak için ne kadar çaba sarf edersek edelim, bu imkansız bir amaçtır. Üç katmanlı bir evrende yaşıyoruz. Algılanan, saptanan ve teorik evrenler duyularımızla algıladığımız bir temel üzerinde kurulmuşlardır. Bilimin her parçası, gözlemden saptamaya ve oradan da teoriye giderek bu evrenler arasında üç adım atar. Dışa doğru atılan her adım fiziksel dünyayı anlamaya götüren yolun en temel parçasıdır; geriye doğru atılan adımlar kendimize ilişkin anladıklarımızı oluşturur.
Dünya'nın Güneş Sisteminin merkezi olmadığı keşfi, sonrasında gelen Güneş Sisteminin diğer pek çok güneş ve gezegen sistemlerinden sadece biri olduğu keşfi ve sonrasında Samanyolu'nun yine çok büyük kalabalık oluşturan galaksilerden sadece biri olduğunun anlaşılması bir parça sarsıntıya sebep olmuş olabilir. Ne var ki, bu iyi bir sarsıntıdır; her şeyin bizim çevremizde dönmediğini hatırlatır bize.
Her birimizin kendimize ait algılanan evreni vardır. Algılarımızla, algılarımızın keskinliği ve hayat şartlarımızla şekillenen bir evrendir bu. Örneğin, miyop birinin algısı hipermetrobunkinden farklı olacaktır. Buna rağmen, algılanan iki evren arasındaki en hayati fark algılayanların farklı konumlarıdır.
Algılanan evren dahilinde, iki türde cisim fark edebiliriz: Görülebilen, duyulabilen, -ender olarak - kokusu alınabilen uzak cisimler ve varlıklarını bize dokunarak hissettirebilen yakın cisimler. Bir cismin hangi kategoriye gireceği, bizim nerede olduğumuza ve cismin nerede olduğuna bağlıdır. Uzaktan gördüğümüz bir dağ ilk türdendir, oysaki ayaklarımızın altındaki dağ ikinci türdür. Keza televizyonda izlenen bir kasırgayla, dünyanızı kasıp kavuran kasırga arasında benzer hiçbir şey yoktur.
Bir yıldız için elimizde üç olası son durum vardır: Beyaz cüce, nötron yıldızı veya karadelik. Bunlardan hangisinin gerçekleşeceği yıldızın başlangıçtaki kütlesine bağlıdır; en hafif yıldızlar beyaz cüce, ortalama kütleye sahip olanlar nötron yıldızı olurken, en ağır olanlar karadelik olurlar.
Bu kitabın tek yazılış amacı benim anlayabildiğim şekliyle: ANLAŞILMAMAK... Okuduğum popüler bilim kitapları arasında bu amaca çok ama çok açık ara varan bir kitap... Benim anlayışımın kıtlığı olabilir; sorun yok, buyrun okuyun kendiniz görün
Üç Adımda EvrenRichard Garfinkle · Alfa Yayınları · 201218 okunma
Bilimi yanlışlamak için harcadığımız çabayı, bilimi anlamak için kullansaydık muasır medeniyetler seviyesine uzun zaman önce ulaşmıştık. Diyerek incelememe başlıyorum.
Üç Adımda Evren kitabı; nasılların kitabıdır. Nasıl mı? Güneş'in Dünya'dan 150 milyon kilometre uzakta olduğunu biliyoruz. Peki ama nasıl? Güneş'in kütlesini nereden
Astrofizik ve astronomi hakkında okuduğum en açıklayıcı, ilgi çekici ve güzel kitaptı, üç adım fikri anlaşılabilirliği arttırmış, yeni başlayanlar okuyabilir.
Üç Adımda EvrenRichard Garfinkle · Alfa Yayınları · 201218 okunma