Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Deniz Durukan

7.4/10
26 Kişi
124
Okunma
6
Beğeni
2.235
Görüntülenme

En Eski Deniz Durukan Gönderileri

En Eski Deniz Durukan kitaplarını, en eski Deniz Durukan sözleri ve alıntılarını, en eski Deniz Durukan yazarlarını, en eski Deniz Durukan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tevfik Fikret, kız kardeşi Sıdıka Hanım'ın ölümü üzerine yazdığı "Hemşirem İçin" adlı şiirinde kardeşinin özelinde bütün kadınlara yapılan haksızlıklara karşı çıkar: "Elbet sefil olursa kadın, alçalır beşer".
Şairlerin söz konusu ettiği daha çok "sevgili kadın"dır. Abdülhak Hamit'in eşi Fatma hanım, Rıza Tevfik'in eşi Nazlı Hanım, Nazım Hikmet'in eşi Piraye Hanım, Oktay Rıfat'ın eşi Türkan Hanım için yazdığı bazı örnekler dışında şiirimizde "eş kadın" pek görülmez.
Reklam
Nazım Hikmet şiirinde kadına biçilen rollerin izini sürerken karşılaşılan en ilginç durum, şairin özellikle yergi şiirlerinde ve genelde eleştirel bir içeriğe sahip pek çok şiirinde faşistlerin, emperyalistlerin, sömürgecilerin, halktan yana olmayan, aynı düşünceyi savunmadığı aydınların olumsuz yanlarını kadın namusu bağlamında ele alması ve neredeyse her seferinde orospu sözcüğünü kullanması ya da ima etmesidir.
Nazım Hikmet şiirlerinde Piraye entelektüel paylaşım ve cinsellik hasretiyle; Münevver yalnızlık, keder ve maddi sıkıntılarla; Vera özgürlük, aşk ve bolluk duygularıyla öne çıkmıştır. Şair kendi eşlerinden bahsettiği şiirlerde kadın-namus özdeşliği kurmaz. Sevgiliye duyulan özlem devrimci, solcu pek çok şairde olduğu gibi memleket sevgisiyle, sevgilinin kutsallığı kavga ile birleşir ama eleştirilen kimselere sövmek için kadın bir araç değildir bunlarda.
Nazım Hikmet'in, sınıflı toplum eleştirisi olarak okunabilecek dizelerinde haksızlığa uğramış erkek karakterler vardır ama kadının uğradığı sömürü iki kat fazladır. Çünkü kadın hem düzen tarafından hem erkekler tarafından sömürülüp sindirilmekte, sessiz, tepkisiz ve boyun eğici kılınmaktadır.
Nazım Hikmet'in 1913'teki ilk şiirlerinden başlayarak ölümüne kadar yazdıklarına bakıldığında, "tabiat-ana" , "tarla" metaforlarıyla özdeşleştirilmiş ilkel bir kadın algısı görülmüştür. Aldatan, kandıran, gurur kıran, güvenilmezliğiyle hem cinsel açıdan hem de bir devrimciyi siyasi etkinliğinden alıkoyacak bir güç olması bakımından kadından korkulduğu, "namussuzluk", "şerefsizlik" kavramlarının neredeyse istisnasız biçimde kadına atfedildiği, erkeklerin kötülüklerinin kadına küfredilerek anlatıldığı saptanmıştır.    
Reklam
Sevgili, yani Leyla, yani kadın; güneştir, nurdur, şafaktır, iyi, güzel, kusursuz olandır. Hal böyle olunca, doğaldır ki "cansız" olması gerekir. En azından donmuş. Sanırım Ahmet Hamdi Tanpınar şiirindeki kadın imgesi için en doğru niteleme bu olacak: Donmuştur onun kadını. Öyle donmuştur ki, şair ne derse desin o etkilenmez. Öylece durur, ya bir duvarda ayna olarak ya bir çerçevede fotoğraf olarak. 
Esasen Asaf Halet Çelebi'nin şiirlerinde kadının belirleyici bir figür olmadığı söylenmelidir. Çelebi'nin kadınları birer görüntüden, şairin ara sıra aşk adı altında gönüllü bir yanılsama hissetmek için var olmasına izin verdiği kokulu ve büyülü birer imajdan ibarettir.
Genel anlamda Ahmet Muhip Dıranas'ın şiirlerindeki kadınlara baktığımızda, şairin iki farklı bakışla kadınlara yakınlaştığını görürüz. Birinci bakışta kadınlar şuh ve kışkırtıcıdır, dişilikleriyle ön plandadır. Aşkın öznesi kadınlar. Diğer bakışında ise, kadın doğanın kendisidir. Ve doğurganlık özelliğinden dolayı yüceleştirilir. Sevgili, aynı zamanda doğurganlık özelliğinden dolayı anne kavramıyla ele alınır.
Bedri Rahmi Eyüboğlu'na göre kadın ve doğa özdeştir. Her ikisi de veluttur, yaratım sancıları içindedi. Her ikisi de kendi başlarına birer amaçtır ama kurtlar sofrasında birer araç/alet olarak iş görmeye başlamışlardır. Şehir hayatı Bedri Rahmi'nin kadınlarını kendi özüne başkaldırır hale getirmiştir.
554 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.