Bir tabak ısıtılmış Antep fıstığına yüz lira ödeyecek olsa bile bunu dert edecek değildi şuan. "Ne olacaksa olsun, inceldiği yerden kopsun" diye girmişti kapıdan içeri. ( Pardon, içeriye girilmiyordu burada ; kapıdan sonra aşağı, daha aşağı, daha da aşağı iniliyordu.)