Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Doğan Gürpınar

Doğan GürpınarÖzgürlügün İdeolojisi yazarı
Yazar
Derleyen
7.5/10
22 Kişi
64
Okunma
2
Beğeni
2.577
Görüntülenme

Doğan Gürpınar Gönderileri

Doğan Gürpınar kitaplarını, Doğan Gürpınar sözleri ve alıntılarını, Doğan Gürpınar yazarlarını, Doğan Gürpınar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bıyıklar uzatılırken de, kesilirkende hep siyasidir.
" Erdoğan'ın bıyık hevesi parti teşkilatlarından bürokrasiye bir sadakat ve biat gösterisine dönüştü. YÖK başkanlığına atanan Erol Özvar, TOKİ başkanlığının ardından Şehircilik ve Çevre Bakanı olarak atanan Murat Kurum, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, birbirlerini takip eden Milli Eğitim Bakanları Mahmut Özer ve Yusuf Tekin, AK Parti'nin kodamanlarından Yalçın Akdoğan, Nihat Zeybekçi, Bekir Bozdağ, Mahir Ünal bir itaat ritüeliyle bıyık uzatan sayısız isimlerden bazılarıdır. "
Sayfa 273 - Fol Yayınları, 1. Baskı, Kasım 2023Kitabı okudu
Reklam
" Kemalist rejimde bir inkıraz ve yüzyıllardır kuşaklararası aktarılmış tarihsel birikim , şuur ve irfandan acımasız bir kopuş gören muhafazakarlar bu karanlık ortamda kendilerine bir misyon olarak her şeye karşın geçmişin İslam 'ın değer atlasıyla yoğrulmuş seciyesini korumayı biçtiler. "
Sayfa 267 - Fol Yayınları, 1. Baskı, Kasım 2023Kitabı okudu
" milliyetçilik futbol dünyasında dalga dalga yayılıyordu ancak Atatürkçü sterilliğin ve pop milliyetçiliğin dili üzerinden. "
Sayfa 257 - Fol Yayınları, 1. Baskı, Kasım 2023Kitabı okudu
" 70'lerin devrimcileri 80'lerde orta yaşlarına geldikçe orta yaş bunalımında genç görünmek için de bıyıklarını kesme eğilimine girdiler. Bıyık 12 Eylül öncesine ait ve dönüşen solun ruhuna aykırı bulunmaktadır. İlhan Selçuk için 1980'lerde bıyığını kesen Zülfü Livaneli ve aynı yoldan geçenler hep " postmodern sosyalisttir. "
Sayfa 191 - Fol Yayınları, 1. Baskı, Kasım 2023Kitabı okudu
" Sahte veya fırsatçı cumhuriyetçilik olarak tanımlanan ' çağdaşlık gösterisi' her zaman öncelikle şekle dairdir ve öncelikle şekildir. Paradoksal olarak hem şekiller çok önemsenir hem de düzenli şekilcilik eleştirisi yapılır. ' İnkilabçılığın' bu iki teması şaşmaz şekilde birbirini bütünler. "
Sayfa 114 - Fol Yayınları, 1. Baskı, Kasım 2023Kitabı okudu
Reklam
" Salah Birsel'e göre ( daha 1880' lerde) Türkiye'de bıyığını ilk traş eden kişi Arifi Bey' dir. "
Sayfa 86 - Fol Yayınları, 1. Baskı, Kasım 2023Kitabı okudu
belde-i tayyibe
Refah Partisi İstanbul ve Ankara'nın dışında da Konya, Kayseri, Malatya, Van, Trabzon, Rize, Sakarya gibi toplam yirmi sekiz şehrin belediye başkanlığını aldı. Soyut korku somut hale bürünmüştü. Artık İstanbul ve Ankara Refah Partisi'nin çember sakallılarına teslimdi. Zaten İslamcılar için de İstanbul'un "ikinci fethi" hepsinden anlamlı büyülü bir zaferdi. Özel İslami ve tarihsel anlam yüklenen İstanbul'un Kuran'daki belde-i tayyibe (güzel belde/şehir) ifadesinin ebced hesabı değerinin 1453 olmasından hareketle muştulandığı birden yeniden hatırlandı. Haliyle bu ifadede belde-i tayyibenin yeni fatihinin ismi de muştulanmış olmalıydı.
Sayfa 482 - Telemak Kitap - I. Baskı, Ağustos 2022Kitabı okudu
"50'ler istikrar, güven ve huzur, 60'lar ise isyan, özgüven ve geleceğe dönük iyimserlik ve inanç ima ediyorsa, 70'ler ise bir önceki on yılın aksine cazibe sunmaktan çok uzak, kasvetli, huzursuz ve hatta tekinsiz bir on yıldır. Birçoklarına göre Hollywo­od'un beklenmedik altın çağı olan bu on yılın birçok kült filminin gücü yansıttığı bu kasvettir. Robert De Niro'nun çıkış filmi Arka Sokaklar (1973) ama asıl akabindeki Taksi Şoförü (1976) dönemin distopik ve tekinsiz (ve belediyesi 1976'da müflis) New York'unu ruhunu kararttığı paranoyak bir Vietnam gazisinde ele alır. Döne­min komplocu filmlerinin baş yönetmeni Alan Pakula'nın Başkanın Tüm Adamlan (1976), Parallax Esrarı (1974) ve Sidney Lumet'nin Şe­beke (1976), Çin Mahallesi (1974) gibi filmleri dönemin kasvetinin sinematografisidir. Ancak 70'ler dahi yirmi yıl sonra kendi kültünü yarattı. 90'lar bu tür bir retro sundu. 70'lerin melodileri tekrar kıy­mete bindi. Tabii 70'ler sadece Türkiye' de de değil "kurşun yılları" (Anni di piombo) olarak da adlandırıldığı İtalya başta olmak üzere 1968 hareketinin radikal nihilist şehir terörüne el verdiği ve çok sert bir devlet kontra-terörünü tetiklediği ülkelerde de yeterince kötü anılarla yüklüydü."
Sayfa 20
Çocuğu nazardan korumak için de olumsuz içerikli isimler tercih edilebilmektedir: Yeni bir çocuğu olan aile sevinir. Ama bunu çekemeyen düşmanları da olabilir. Bunlar nazar edebilirler ve öyle nazarlar vardır ki halk inancına göre çocuğu bir saat içinde öldürebilir. İşte bunu önlemenin yolu çocuğa hoş olmayan, kötü isimler koymaktır...: Sümüklü, Burunsuzca, Çirkin, Çürük, Kirlü, Koduk, Yalancı.
Reklam
Bebekleri ölen aileler, bu adları tercih ederek ad büyüsü yapmaktadırlar. "Satmak" kökünden türetilen adlarla, bebeğe musallat olan kötü ruhları, bebeğin o aileye ait olmadığına, başkalarına satıldığına inandırarak kandırma hilesi yatmaktadır... Eski Türkler de aynı yöntemi uygulayarak kötü ruhları bebeklerinin değersizliğine inandırıp kaçırtmak için çocuklarına İtalmas, İtboku, Çoçkabay (Domuzbağı) gibi adlar koymuşlardır. Ad büyüsünün bir cephesi de istenmeyen çocukların doğmasını engellemek için konulan Yeter, Döne, Kafiye, Soner, Sonay gibi adlardır.
Sayfa 77 - Satı, Satılmış gibi isimlerin kaynağıKitabı okuyor
...Eurovision TRT'nin ulusal gündem ve bellek inşasındaki merkezi rolünün sönmesiyle ilgisizliğe mahkum edildi ve milenyum başlarındaki ikinci doğuşuna kadar şöhretli şarkıcıların artık kayıtsız kaldığı ve unutulmaya yüz tutmuş bir etkinliğe dönüştü. 1990'da ülkeyi Kayahan'ın temsilinin ardından 1991'de daha üne kavuşmamış İzel'in de yer aldığı grup da dahil olmak üzere tanınmamış genç şarkıcılar Türkiye adına katıldılar. Yarışma adeta 1990 öncesinin ulusal duygu evreninde ve mazide kalmıştı. Öyle ki ulusal felaket derecelerinden sonra hiç beklenmedik bir zamanda (1997) tanınmamış genç şarkıcı Şebnem Paker'in "Dinle" şarkısıyla üçüncü gelmesi şaşkınlıkla karşılanacaktı. Eurovision'in yeniden ticarileşmesi ve anlam yükünün yeniden tanımlanması bir sonraki on yılla gerçekleşecektir.
Sayfa 74 - Telemak Kitap - I. Baskı, Ağustos 2022Kitabı okudu
Medyum Memiş vs Medyum Keto
"Medyumlar savaşı"yla özel televizyonlarda bir başka reyting getiren gündemi keşfetti. 90'lar başı Medyum Memiş zaten ünlüler müşterisi olduğu için tanınmış bir isimdi. Bu sebeple özel televizyonlar şöhretini yaratmaktan çok şöhretine çarpan etkisi sağlayacak kaldıraç oldu. Medyum Memiş'in tam da televizyonlar için bulunmaz kaftan olduğunun anlaşılması farklı ve "rakip" medyum arayışlarını getirdi ve bu yığılma medyum savaşlarımı tetikledi. Bu medyumların en sıradışı karakteri ise kekeme Medyum Keto'ydu ki Medyum Memiş'in Keto'ya yayında attığı tokat 1990'ı yıllar neo-televizyon dünyasının en spekteküler anlarından oldu.
Sayfa 52 - Telemak Kitap - I. Baskı, Ağustos 2022Kitabı okudu
Henüz Türkiye'de yasal statüye sahip olmadıkları için herhangi bir denetime tabii olmayan kanalların (1994'e kadar) cinselliği gösterimini sınırlayacak herhangi bir mevzuat ve sebep yoktu. Star ve Show kuruluşlarından itibaren Batılı ve Amerikan erotizmi ekranlarında bonkörce gösterdiler. Sansürsüz Temel İçgüdü yayını bu serbestlik ortamının şahikasıydı. Alman yarışma programi Tutti Frutti ise geceyanlan Show TV'de yayınlanmaya başlanmıştı. Tinto Brass filmlerinin yanı sıra bir önceki kuşağın cinsel fantezilerinde çok özel rolü olan Emmanuelle (1974-1993) film dizisi Show TV'nin gece kuşağında defaatle gösterildi. Star ekranlarında ise Lastik Kız "Yasemin Evcim'le Gece Jimnastiği"ni seyretmek mümkündü. Ne zaman neyin çıkacağı belli olmadığından tedirgin ailelerin gafil avlanmaması için en sonunda Show TV RTÜK öncesi akıllı işaret kırmızı noktası uygulamasıyla imdada yetişti. Zira "kırmızı noktalı filmler" daha gece yarısına kalmadan başlayabilmekteydi.
Sayfa 51 - Telemak Kitap - I. Baskı, Ağustos 2022Kitabı okudu
SHP Genel Başkanı Erdal İnönü'nün DEP'li milletvekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına düştüğü şerh: "İlke açısından: Her zaman savuna geldiğim bir ilke, düşünce özgürlüğünün, demokrasinin ve daha genel olarak insan yaşamının temel bir niteliği olduğudur. Bu bakımdan düşünce suçu diye bir şeyin demokrasilerde olmaması gerektiğini, zararlı fikirlerin de söylenmesinden korkulmamasını, zararlı fikirler söylenmeden hangi fikirlerin doğru ve yararlı olduğunun anlaşılmayacağını, bu yapılmadan sağlıklı fikirlerin toplumca içtenlikle benimsenemeyeceğini, her zaman ve fırsatta öne sürdüm. Dokunulmazlıkları kaldırılması önerilen milletvekillerinin sözle ve yazı ile açıkladıkları fikirlerine hiçbir şekilde katılmıyorum, bu fikirler yanlıştır, zararlıdır, gerçeğe uymayan yorumlarla doludur. Ama milletvekillerinin bu yanlış fikirleri söyleme olanağını zorla ortadan kaldırırsak, bu fikirlerin yanlışlığını vatandaşlarımıza gönül rahatlığı ile kabul ettiremeyiz. Pratik açıdan: Hepimizin ortak amacımız olan vatanın bütünlüğünü koruma davasına bu dokunulmazlıkların kaldırılması nasıl katkı yapar? Yararları mı, zararları mı daha fazla olur? Hem kısa vadeli hem uzun vadeli bütün olası etkileri düşündüğümde zararın, yarardan daha çok olacağını görüyorum."
Sayfa 45 - Telemak Kitap - I. Baskı, Ağustos 2022Kitabı okudu
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.