E. E. Cummings kitaplarını, E. E. Cummings sözleri ve alıntılarını, E. E. Cummings yazarlarını, E. E. Cummings yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
yüreğim her zaman açık olsun küçük kuşlara, onlar ki gizidir yaşamanın neyi şakısalar bilmekten iyidir
kim onları duymuyorsa onlar yaşlıdır
kafamdakiler dolaşa dursun aç
ve korkusuz ve susamış ve esnek
ve gün pazar olsa da yanılmış olayım, insan haklı çıkıyorsa artık genç değildir
ve kendim yararlı hiçbir şey yapmayayım
ve seni gerçektekinden daha çok sevmeyeyim hiç rastlanmış olamaz salakların tam böylesine ki bütün göğü örtemesin üstüne bir gülüşle
sen ilk önce kıvançlı ve genç olmalısın.
Çünkü genç isen, nasıl yaşarsan yaşa
o hayat senleşecektir; ve kıvançlı isen
her neyse yaşantın seninle özdeşleşecektir. kızoğlanlar oğlankızlardan çok istemeyebilir: ancak öyle kızı candan sevebilirim
onun tek bir gizemi her erkeğin tenine uzayı
giydirir; aklını tatile çıkarır
ki bunu hep düşünmelisin, tanrı bağışlayabilir
ve (rahmetiyle) esirger senin gerçek âşığını:
çünkü bilginin dediği şudur, dölütsel mezara
ilerleme denir, ve yadsıyış ölü hükümsüzlüktür.
Bana kalsa bir kuştan öğrenirdim, nasıl şakınır,
öğretmektense on bin yıldıza, nasıl dansedilmez
sanki bir kuş kafesiyim tek kuşu olmayan,
bir tasmayım bir köpeği arayan, bir öpüşüm dudaksız; bir yakarış, dizleri olmayan,
ama gömlek altında bir şey atar kanıtlarcasına onun ölmediğini, o yaşıyor ama bir hiçtir,
tut ki
Hayat yaşlı bir adamdır, başında çiçekler.
genç ölüm bir kahvede oturur
gülümseyerek, bir para tutar
parmakları arasında
(derim, "çiçek alacak mı", sana
ay gizleniyor onun
saçlarında.
Ve
göklerin
zambağı
düşlerle dopdolu
alçaladurur.
ört onun geçiciliğini şarkılarla
sar onu şaşırtıcı çekingen kuşlarla
papatyalarla ve alacakaranlıkla
Derinleştir onu,
Anlat
onun teninde
yağmurun
şarkimsi fısıldayan incilerini.
saatler ilerler yıldızları erteleyerek ve
tan vaktidir bu
ışıklar akar gök yollarında şiirler saçarak
dünyada bir kandil
söndürülür, kent
uyanır
dudaklarında bir şarkıyla
deniz olağanüstüdür
tanrının ellerinden
o eller göndermişti onu
uyusun diye dünyada
ve yeryüzü sararıp solar
ay ufalanır
birer birer
yıldızlar uçuşur bir toz bulutuna
ama deniz
değişmez
ve akıp gider ellerden
gene döner ellere
ve uykuludur....
aşk,
kırılışı
senin
ruhunun
benim
dudaklarımda
söylüyorum sana
bir gülüşle ve senden tek yanıt yok
senin ağzın sanki kıpkırmızı bir müzik teli
Gel buraya
Ey sen, bir gülüş değil mi hayat?
söylüyorum sana
bir şarkıyla ve sen dinlemiyorsun
senin gözlerin vazosu gibidir göksel sessizliğin
Gel buraya
Ey sen, bir şarkı değil mi hayat?
söylüyorum sana gönülden ve
sen şaşmıyorsun
senin yüzün bir düş gibi bürünmüş beyaz kokulara
Gel buraya
Ey sen, aşk değil mi hayat?
söylüyorum
sana bir kılıçla
ve sen sessizsin
senin göğsün bir mezar gibi çiçeklerden daha narin
Gel buraya
Ey sen, ölüm değil mi aşk?
tanrı ol deyince benim gövdem
yürekli her gözden bir ağaç filizlendirir meyvesi de sallanadurur dalında
erguvansı dünya dans edecektir üstünde dudaklarımın ki arasında bir şarkı
bir gül oluşturacaktır baharı ve tutkunun yıprattığı kızlar
minik memelerinin arasına koyacaktır benim güçlü parmaklarımı kar altında
hamarat kuşların arasına gidecektir benim aşkım çayırda ilerleyerek
kanatları kızın yüzüne değecek ve kalbim o sıra birlikte olacaktır
kabarış ve dürtüşüyle denizin
seni diğerlerinden farksız yapmaya
bütün gücüyle gece gündüz, çalışan bir dünyada,
kendin olarak kalabilmek,
dünyanın en zor savaşını vermek demektir.
bu savaş bir başladı mı,
artık hiç bitmez!
-