Geldiği yerin sis ve dumanına âşık olan bir kimse vardığı yerde güneşi aramaz. Bu bizim bozkır mantığını bırakıp şehirli olamayışımızın hazin hikâyesidir.
.....bir Osmanlı esîrine onu sorduğunda şu cevâbı almıştı:
"Prenses, sizin bana sorduğunuz Hayreddin Paşa,
bizim aramızda Allâh'ın iyi kullarından biri olarak tanınır. Denizlerde dillere destan gazâları vardır. Bu hususta kendisi hakkında aklı hayâli durduracak menkîbeler anlatılmaktadır. Zaten o şahsî ihtirasları peşinde koşan biri olsaydı, leventler onu yalnız bırakırlardı. Barbaroslar batıdaki mânâsıyla küple dolusu şarap içip , câriyelerle günlerini gün eden korsanlar olsalardı, adamlarından hiçkimse onlara itaat etmez ve eşsiz kahramanlıkları
bir sarhoşun boş, kısa ve kanlı cesâret mâcerâlarını geçemezdi. Ona kuvvet ve cesâret veren başka şeyler vardır. Değil sâdece kendisi, leventleri ve arkadaşları da hep cihad erbâbı dürüst kimselerdir. (290)
Devlet fevkalâde iyi yetişmiş idarecilerden mahrum kalırsa icraat zafiyete uğrar. Ortaya çıkan tehlikeli boşluk ise devletle şahsa kutsiyet verilip kapatılır.
İnsanoğlu tüccardır: ölülerin bir kısmına ölümlerinden sonra şekil, suret ve kıymet verip kullanır. İşine yaramayanları ise şâşaayla gömse bile unutur.
Dicle'nin Son Türküsü Kütü'l - Amara
Bu kitabı gerçekten bitirebilen var mı? Uzun zamandır elimde, genelde okumadan bırakmam kitaplarımı ama bu bir hayli zorluyor beni. Okuyanlar varsa yorumunuzu alta alabilir miyim?