Ebu'l Hasan el-Amiri sözleri ve alıntılarını, Ebu'l Hasan el-Amiri kitap alıntılarını, Ebu'l Hasan el-Amiri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
" Kimin üzerinde hissin egemenliği galip olursa o kimse zâhir olan güzelliği arzular. Aklın egemenliği kendi üzerinde galip olan her kimse de derûnî güzelliği arzular. Bunun sebebi ise zâhirî güzelliğin tabîî, derûnî güzelliğin ise rûhânî olmasıdır. "
" İnsanların, bilginin elde edilme yolları [kaynağı] hususunda dört farklı gruba ayrıldıklarını görüyoruz.
[1] Duyularla algılamanın bir gerçekliği bulunduğunu kabul eden ve fakat akılla tasavvur edilen mefhumların hiçbir gerçekliği bulunmadığını savunanlar.
[2] Akılla tasavvur edilen mefhumların gerçekliğinin bulunduğunu kabul eden ve fakat duyularla algılamanın hiçbir gerçekliğinin söz konusu olmadığını savunanlar.
[3] Ne akılla tasavvur edilen mefhumların ne de duyularla algılamanın herhangi bir gerçekliğinin söz konusu olabileceğini savunanlar.
[4] Hem akılla tasavvur edilen mefhumların hem de duyularla algılamanın gerçekliğinin bulunduğunu kabul edenler.
Şüphesiz ki hissî öğelerin salt akılla idrak edilmesi imkânsızdır. Eğer hissî öğeler salt akılla idrak edilebilir olsaydı hissî güçler fuzuli ve gereksiz olurdu. Aynı şekilde aklî mefhumların da hissî güçler ile idrak edilmesi imkânsızdır. Eğer aklî mefhumlar hissî güçler ile idrak edilebilir olsaydı salt akıl fuzuli ve gereksiz olurdu. Hem aklî hem de hissî güçlerin bilgi elde etmede bir gerçekliği bulunmasaydı, o zaman bütün duyular ve akıllar boş, faydasız ve anlamsız olurdu. Böylece ortaya çıkmıştır ki bu dört farklı gruptan doğruya isabet edeni, her iki sınıfı da kabul eden, yani hem akılla tasavvur edilen mefhumların hem de duyularla algılamanın bilgi elde etmede gerçekliklerinin bulunduğunu kabul eden gruptur. "
Dini hafife alan kimse hakkında fazla umutlu olmak gerekmez.
Çünkü yemekten dolayı boğazı tıkanan kimse belki su ile tedavi edilebilir.
Fakat sudan dolayı boğazı tıkanan kimsenin asla tedavisi yoktur.
" Tarihte hikmet [bilgelik] ile nitelenen ilk kişi Lokman el-Hakîm’dir. Nitekim Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır: 'And olsun biz Lokman’a: Allah’a şükret diyerek hikmet verdik.' Lokman el-Hakim, Dâvud (a.s) zamanında yaşamıştır. Her ikisi de Bilâd-ı Şâm’da ikamet etmişlerdir. Denildiğine göre Yunanistanlı Empedokles, Lokman el-Hakîm’e sık
Akleden nefsin fiil ortaya koyması yalnızca doğru düşünmek (erraviyyetü’s-sâdıka) sûretiyle daha faziletli olan şeylerin ihtiyâr (seçim) edilmesi sonucu gerçekleşmektedir. Bu nefsin bilgi elde etmesi ise yalnızca sıhhatli bir tefekkürle, akledilebilir (ma‘kûlât) apaçık (bedîhî) şeylerden çıkarım (istinbât) yoluyla mümkün olmaktadır.
Sayfa 104 - Türkiye Yazma Eserler Kurumu BaşkanlığıKitabı okudu
Ölüm her ne kadar görünürde acı ve karşılaşılmak istenmeyen bir durum olsa da, gerçekte insanları efendilerine götüren bir geçittir.
O efendiler ki, o kimsenin dünya hayatı boyunca kavuşmuş olduklarından vuslata daha layık ve dünyada kendisine arkadaşlık edenlerden daha samimidir.