Merhabalar ,
Yeni bir inceleme ile karşınızdayım
-Öncelikle şunu belirtmek isterim felsefe ve Yunan mitolojisi ile ilgili değilseniz kavramları anlamak için baya Google amcaya danışacaksınız.
O zaman başlayalım
-Platon her ne kadar politeizm inancını reddetse de bunu hiç bir zaman tam anlamıyla dile getirmemiştir . Ona göre Tanrı olgusunun iki görünüşü vardır . İlk olarak geleneksel-mitolojik tanrıların varlığını kabul ettiği izlenimini verir. Diğer yandan bu tanrılara sembolik değer atfederek onların yerine monist bir inanç koymaya çalışır. Platon' a göre Tanrı insan biçiminde değil , tek , arınmış ve felsefi bir olgudur. Bu düşüncelerini dile getirememe sebeplerinden biri de hocası olan Sokratesin başına gelenlerdir.
İşin özune inecek olursak ; Platon, tanrının felsefi bir tanrı olduğu inancındaydı , Yerel halkın aksine masalcı değildi . Tanrıyı "iyi" ile özdeşleştirmiş ve bunu gönül aşk akıl ve bilgelik ile birleştirerek Tanrıya yükseleceğine inanmıştır.
(Bu kitabı okumama neden olan önemli noktalardan biri de Garaudy'nin kitaplarinda bahsettiği İspanyol şarkiyatcılarınin da üzerinde durduğu 1000 li yılların başında İslam halifesinin Eflatun ( Platon) ile ilgili tartışmalar yaparken Avrupa'da ki zenginlerin kıyametin kopacağı inancı ile mallarını dağıtıp dünyaya dair herşeyden ellerini çekmeleri idi. Platona ait eserlerin büyük kısmını elinde bulunduran emevi kütüphaneleri yakılmasa idi kim bilir daha ne eserler bırakırdı...)
Kitaptan alıntımız ise;
-Her doğan şey bir neden zorunluluğu ile doğar . Onun için evrende bulunan bu nedenlerin yasaları olması gerekir.
Uzatmadan şimdiden iyi okumalar
