Alışkanlıklarıma, aşina olduklarıma duyduğum saplantılı aşkın kıskacı, farklının ve bilinmezin cazibesini ve ferahlığını bastırıyor, beni yeni yaşantımın bana sunabileceği tüm güzel ihtimallere düşman ediyordu.
Beynimiz bu ve önceki bölümlerde anlattığımız prensipler gereği kendisine daha fazla enerji harcatma olasılığı yüksek olduğu için “yeniye” karşı en temel seviyede ihtiyatlıdır. Bir başka deyişle “yeni olan şey” beyin için eskiye göre daha zahmetlidir. Yeni başlangıçlar yani bilineni ya da alışkın olunanı terk etmek bu nedenle çoğunlukla zordur ve beyin zor olandan ziyade zahmetsiz olana eğilimlidir.
Tanıdıklığın (ve tabii ki bilinmezliğin) yarattığı bu hissiyat bilim dünyasının da ilgisini çekmiş ve konu üzerinde çeşitli araştırmalar yapılmıştır.
Konfor alanından çıkmak her zaman kişinin kendi seçimi sonucu gerçekleşmese de - hatta bu çıkış büyük çoğunlukla bir karardan ziyade bir zorunluluk sonucudur - konfor alanında kalmak insanın kendi seçimidir.