Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Engin Ardıç

Engin ArdıçKadın Suretleri yazarı
Yazar
4.1/10
17 Kişi
76
Okunma
10
Beğeni
2.294
Görüntülenme

Engin Ardıç Sözleri ve Alıntıları

Engin Ardıç sözleri ve alıntılarını, Engin Ardıç kitap alıntılarını, Engin Ardıç en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu memlekette hırsıza hırsız, uğursuza uğursuz demek yasak. Ama isim vermeden konuşabiliyorsun.
Sayfa 126 - Cep Kitapları
Oğlancı Enderunlu Fazıl Bey'in Kadınlar Kitabı'ndan
Siz cümbüşü asıl Enderunlu Fazıl beye sorunuz. Kendisi eski Osmanlı kulağı kesiklerinden ki, feleğin çemberiden geçmiş, şeytanın yattığı yeri bilir, anasının donunu pazarda satar bir hergeldir. İşbu namussuz hicri bin yüzlerde,yaniya on ikinci yüzyılda, miladi, bizim yeni hesapla on sekizincide yaşamış olup,zamanının hızlı kulamparalarından!..."Lakin İstanbul'un karı işlerini de ballandıra ballandıra anlatıyor. Bir sürü nâmeleri var, biri de Zennanâme (Kadınlar Kitabı). Bunun bir oğlanı varmış, bir gün demiş ki, Fazılcığım,şahlevendim,cıvanım,bana öyle bir kitap yaz ki, hangi milletin kadını neyin nesidir bileyim. Fazıl'dır,yavrum ben kadından anlamam, benim işim seninle diyecek oluyor, oğlan ossaat ağlamaya koyuluyor ki elma gibi yanaklarından inci gibi gözyaşları akıta ve de Kulampara Fazıl'da hoşafın yağı kesile,içi eriye!
Reklam
Gelinlik kızın rüyası
Çamaşırın sığır, at ölüsü gibi, pırıl-pırıl kalaylı demir leğenlerde yıkandığı, gasilhanesinde su dökünülen, doğru dürüst yıkanmaya, o da haftada bir, çarşı hamamına gidilen, yemekleri fıs fıs gazocağında pişirilen, yemekleri buzdolabinda değil tel dolapta saklanan, Adnan Menderes devrinin küçük memur evinde, Singer Dikiş Makinesi, yeni ve daha üstün bir evrene, daha ileri bir sınıfa atlayabilmeyi başardığımız ilk adım gibiydi...
Şimdi, "izlenimler"den seçmeler
Oysa, siyahla beyazın arasında gri tonları olduğunu öğrenmek için yaşım gelmiş de geçiyordu bile, tek tek her önüne çıkan kişiyi ezip geçen bir kadının demokrasi mücadelesinde yiğitçe yer alabileceğini, benden nefret eden bir başkasının yazılarımı çok beğenebileceğini, yazdığım her satıra dudak büken bir arkadaşın insan olarak beni dostu görebileceğine şahit olacaktım (Nokta)'da... Mükemmel bir aile babası son derece aşağılık bir iş arkadaşı olabiliyor, engin hukuk bilgisine sahip bir adam patron yanında köpekleşebiliyor, sinameki gibi görünen bir bürokrat sizin haklarınızı en umulmadık bir biçimde aslanlar gibi savunabiliyor, attığı zaman mangalda kül bırakmayan bir devrimci bayan kardeşimiz zangin işadamlarıyla Plaza Mlaza, Discorium Miscorium gibi yerlerde çılgın danslar yapıp sonu her gece başka bir yatakta bitecek maceralara atılabiliyordu...
SİDE DEDİĞİN “NARKENT”
(Tuhaf şey, çeşit olsun için Side’de üç tane çember sakallı kartpostal, yazma, çehre, örme dokuma, çorap yemeni satıcı gözüme ilişti! Oysa buralara bulaşamadılar sanıyordum, gene de çok azınlıktalar, çünkü Side köylüsü eşek değil ve de bu hıyarlıklara sarıp altın yumurtlayan tavuğu bir keserse açlığa döneceğini biliyor…Kalkan’ın dağ kırolarının akıl erdiremediği, Bodrum’un ise daha yirmi yıl önceden çok güzel sezdiği gerçek bu, hani 12 Eylül öncesinde birkaç “ülkücü” gelip oralarda “eylem” yapacak olmuşlardı da, cümle Bodrumlu elele verip zibidileri sopayla dövüp kovalamıştı!)
Sayfa 221Kitabı okudu
Ayaktakımı Arasında
Bizi Simena’ya götürüp getiren acente da bir ayrı alem, cümle turizm şirketi Setralara, Neoplanlara geçmiş, Sinan Bey ille de külüstür Gazanfer tarzı araba çalıştırıyor, ama hiç olmazsa Gazanfer’in otobüslerinde adamın kafasını yalnızca arabeskle ütülüyorlar, bunda hem arka koltuklarından kopup gelen bir kıronun mikrofonu kapıp sunduğu canlısı
Sayfa 229Kitabı okudu
Reklam
"EFENDİM, BEN PARİS'TEYKEN"
Fnac kitapçısında tam takım on cilt Pardaillan’ları görünce ellerin titremesin, pek pek dönüşte yanıbaşına oturan Türk işçisinin hayat hikayesini üç saat boyunca ya sabır çekerek dinler, açıp okuyamazsın ama, nasıl olsa yuvaya döneceksin sekiz gün sonra, gümrükçü içi sızlayarak yüzüne bakacak, vah zavallı, kaçık olmalı, Paris gibi yerden Moulinex marka “Fritöz” alıp gelmek varken Pardaillian yüklenmiş…
Sayfa 211Kitabı okudu
NEPOTİZMA
"The Observer"ın ardından"The Sunday Times" gazetesi de pişmiş aşa su katmıyor mu?Meğer,Başbakan'ın sayın eşi Denis Thatcher, oğlunun söz konusu ihaleden aldığı komisyonu yatırdığı banka hesabının ortak ve yetkili imza sahibiymiş! Parayı baba-oğul kırışıyorlar,biri ötekine n'aber ulan hayta diyor, o da öbürüne eyvallah moruk deyip yirmi beş bin yirmi beş bin paylaşıyorlar.Hayırlı evlat dediğin böyle olmaz mı?
Hüsam
Oğuz bir gün bana "yazar olacak adama depresyon şart Enginciğim," demişti, nasıl unuturum, "ama sakın depresyonun esiri olma, hep depresyon içinde bulunacaksın ama o seni değil, sen onu kontrol altında tutacaksın".Oğuz Atay.
Siz Sinan'ın Şantiyesinde Kum Bile Taşıyamazsınız
Bu memlekette hırsıza hırsız,namussuza namussuz,yeteneksize yeteneksiz,hokkabaza hokkabaz demek yasak olduğu gibi,meslek gruplarında da pek bulaşmaya gelmez.Bir zamanlar radyoda "Doktor Civanım" türküsü çalar,millet de şakır şakır göbek atardı,Tabipler Odası,Hemşireler Derneği ayağa kalktı vay efendim bize hakaret ediyorlar!Sanki bütün Hemşireler bütün doktorlarla yatarmış,ya da tam tersi,hiç doktorla yatan hemşire görülmememiş gibi..Devlet memurunu rüşvet alırken gösteren film çek de bakalım denetimden geçiyor mu,çünkü bu cennet vatanda hiçbir memurun rüşvet aldığı görülmüş duyulmuş şey değil çok şükür!
Sayfa 149Kitabı okudu
Reklam
Ayaktakımı Arasında
Bir köşesinden basınçlı suyla masaj da yapan görkemli havuzun ortasında iki zonta, yanlarında “aileleri” de var, ümüğünü sıktıkları karıları, beş-altı adet te çocuk, birbirlerine su atıyorlar. Az önce kalın bıyıklı, sarkık göbekli ve koyu esmer olanı, ayağında da camgöbeği Esem takunyası ha, önce oğlunun pipisiyle oynadı, benim oğlum babasının oğlu, kızlar peşinden koşacak büyüyünce muhabbeti, şimdi gene aynı bebeyi eşşoğlueşşek diye azarlıyor… Kalın bıyıklı, sarkık göbekli, ve daha açık esmer olanı da, (bunun Esem terliği koyu lacivert), havuzun kloru zengin tutulmuş ılık suyunun içinde bira içiyor, hayır, “Alamancı” değil bunlar, komşu illerin ensesi kalın, ANAP zengini sonradan görme eşraf takımı, ne bileyim, Burdur’da Murat bayii mesela, Aydın’da süpermarket sahibi, Isparta’da peynirci falan.
Sayfa 226Kitabı okudu
kanlı yazı
Meğer bu Mürşit denen herif "Kanlı pazar"da da kışkırtıcılık yapmış! "Sağ örgütlere yakınlığıyla tanınan" karanlık adam, eşiyle birlikte işkence edilip öldürülen Mürşit...Eski görevli,devlet memuru..."Görev bölgesi"Taksim galiba,6/7 Eylül olaylarında,taa 1955'te kalabalığı kışkırtıp Rum evlerine,mağazalarına saldırtanlardan biri,meğer on dört yıl sonra,1969'da Taksim'de aramızda, karşımızdaymış! Sonra birdenbire çok zengin oluveriyor,sonra...Su testisi su yolunda kırılıyor,vardığı nokta,sağı solu parçalanmış bir cesedin çirkin resmi gazetelerde. Memur maaşı yetmiyor elbette mübareklere, gidip kendilerince belli birtakım yollardan,birtakım ilişkilerini kullanıp, yasadışı giriştikleri birtakım görevlerden edindikleri çevreye,eşe dosta,ücretlere,sus pus paylarına dayalı işer kuruyorlar...Ağca olayını soruşturan görevlinin gidip Mallorca'da turizm şirketi açması gibi yani...Sonuç,milyarlar,milyarlar ve burnu kesilmiş,kulağı koparılımış, üzerinde cigara söndürülmüş, kanlar içinde, mermi delikleriyle kaplı cesetlerinin birinci sayfalardan haykıran hüzünlü yalnızlığı... Vay mürşit Efendi vay..Demek o gün Taksim'de sen de vardın.Ben de vardım.
Sayfa 207Kitabı okudu
Onunla sevişirken iki insanın sözün gerçek anlamıyla birleştiğini, o çok kısa, birkaç saniye, pek pek birkaç dakika süren an boyunca gerçekten birleşip bir bütün, tek bir insan, tek parça olduğunu duyabiliyordum. Tavsiye ederim!
Sayfa 41 - Cep AnlatıKitabı okudu
HÜSNİYANIM
Hayır.Bu, başka bir Hüsnüye.Ayasofya Camii avlusunda, teğmen Recep Efendi'nin odasına gelip giden Hüsniye,kocası savaşta ölmüstü de, gündeliğe gider numarasyla etini satıyordu mütarekede, Cehennem Topçu Cemil'le de yatmışlardı.Hüsniye rakı sofrası kurmuş, ud çalmış, sonra da hiç utanmadan, rahatça oturup bir güzel ağlamıştı. Oğlu da kendini satıyordu yangın yerinde,"meraklısına".Yirmibeş kuruşa.Savaş sırasında on sekiz kuruştu da, mütarekede hayat pahalılığı artınca zam gelmişti etine.Yüz para da gözcüye verilecek. Oğlunun adı Enver miydi? Hüsniye'nin oğlunun?
Sayfa 108Kitabı okudu
2 x 2 =4 "BİR BURJUVA İCADI MIDIR?"
Lisenko,kromozomlarda bulunan genleri,"burjuva bilimi" diye reddediyor...Tıpkı,önceleri kendisine karşı çıkan,Stalin'in önünde açık açık eleştiren,sonradan destekleyen Andrey Jdanov adlı hırtın,bütün bir yirminci yüzyıl edebiyatını çöpe atmaya kalkması gibi... Bunlar Einsterin'a da karşı çıkmışlar!Bir kere adam Yahudi,ikincisi bu da "burjuva bilimi"!Hoş,Stalin'in tarıma ve biyolojiye özel bir"gıcığı"var, ama bir yandan da atom bombası istiyor,onun için bu "sorunun" fazla üzerine gidemiyorlar...Gerçi Beria bir iki çıkıntılık yapacak olmuş da gene Sovyetler Birliğinin önde gelen fizikçilerinden Kapitsa,Stalin'in bizzat kendisine,"bunlar bu enayiliklerden vazgeçmezlerse,atom bombasını unutunuz"!demiş,akan sular durmuş.Yoksa bir sürü nükleer fizikçi de kendini sibirya kamplarında bulacak... Bir de ünlü "proletkult" hareketi vardır,bilirsiniz,bunlar "proleterya kültürünü" savunuyorlar,burjuva kültürü ölmüştür,dolayısıyla hepsi tu kaka.Bir sergide Lenin'i sıkıştırmışlar,Lenin'dir"Ben Puşkin'i severim" deyince üzerine yürümüşler,vay efendim bu ne burjuvalıktır!Adamcağız kızarmış,bozarmış,"Ne yapalım çocuklar,biz eski kuşaktanız,yaşımız ilerledi,kusura bakmayın..."gibilerinden kem küm etmiş... O zamanlar Lenin'in üzerine,şakacıktan da olsa,yürüyebiliyorlardı.Gel de Posbıyık'a gözünün üzerinde kaşın var de...
Sayfa 240Kitabı okudu
71 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.