Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Erhan Afyoncu

Erhan AfyoncuSorularla Osmanlı İmparatorluğu yazarı
Yazar
Derleyen
Editör
8.0/10
591 Kişi
2.763
Okunma
258
Beğeni
12,8bin
Görüntülenme

Erhan Afyoncu Gönderileri

Erhan Afyoncu kitaplarını, Erhan Afyoncu sözleri ve alıntılarını, Erhan Afyoncu yazarlarını, Erhan Afyoncu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Gelibolu'da doğan çocuklar timsah gibi su içinde büyürler. Beşikleri ecel tekneleridir. Sabah ve akşam gemilerin sesleri ile uyurlar".
Kanuni den cevap
Ey-demâdem, mazhar-ı tuğyan u isyanum oğul! Takmıyan boynuna hergiz tavk-ı fermanum oğul, Ben kıyar mıydım sana ey Bayezid Han'um oğul, Bi-günahım dime bari, tevbe kıl canum oğul. Enbiyā vü evliyâ erväh-ı a'zam hakkiyçün, Nuh u İbrahim ü Musa ibn Meryem hakkiyçün, Hatem-i åsår-ı nübüvvet Fahr-i Ålem hakkiyçün, Bi-günahım dime bari, tevbe kıl canum oğul. Adem adın itmiyen Mecnuna durak, Kurb-i ta'atden kaçanlar daima düşer ırak, Ta'n değildür dir isen "Vå hasretâ dâdü'l-fırak", Bi-günahım dime bari, tevbe kıl canum oğul. Neş'et-i Hakdur übüvvet, rám olan olur kerim, "Lá-tekul üf" kavlini inkâr iden kalur yetim, Ta'ate isyana âlimdir hudavend-i kerim, Bí-günahım dime bari, tevbe kıl canum oğul.
Reklam
Şehzade Bayezid af dileme şiiri
Ey serâser âleme sultan Süleymanum baba, Tende canum canımın içinde cananum baba, Bâyezıdına kıyar mısın benüm canum baba? Bi-günahım, Hak bilür, devletlü sultanum baba. Enbiya-1 ser-defter, ya'ni ki Âdem hakkiyçün, Hem dahi Musa ile İsa vü Meryem hakkiyçün, Kâinatun serveri, ol ruh-i a'zâm hakkiyçün, Bi-günahım, Hak bilür, devletlü sultanum baba. Sanki Mecnunam, bana dağlar başı oldu durak, Ayrılub bi'l-cümle mal ü mülkden düşdüm ırak, Dökerüm gözyaşunu “Vâ-hasretâ dâdü'l-fırak" Bi-günahım, Hak bilür, devletlü sultanum baba. Kim sana arzeyleye hâlim eyâ Şah-ı kerim? Anadan, kardaşlarumdan ayrılub kaldum yetim,
Şehzade Mustafa ya yazılan mersiye
Meded, meded bu cihânın yıkıldı bir yanı Ecel celâlîleri aldı Mustafa Hân'ı. Dolundu mihr-i cemâli, bozuldu erkânı, Vebâle koydular âl ile Âl-i Osmân'ı. Geçerler idi geçende o merd-i meydânı Felek o cânibe döndürdü şâh-ı devrânı. Yalancının kuru bühtânı, buğz-ı pinhânı, Akıtdı yaşımızı, yakdı nâr-ı hicrânı. Cinayet etmedi cânî gibi ânın canı, Boğuldu seyl-i belâya, dağıldı erkânı. N'olaydı görmiye idi bu mâcerâyı gözüm Yazıklar âna, revâ görmedi bu râyı gözüm. Donandı aklar ile nûrdan minâre dönüb Küşâde-hâtır idi, şevk ile nehâre dönüb. Göründü halka draht-i şükûfe-dârâ dönüb Yürüdü kolları yanınca lale-zâra dönüb. Dururdu Şah-ı cihân hiddet ile nâra dönüb Otağ haymeleri karlu kûhsâra dönüb. Müzeyyen idi, bedenlerle ak hisâra dönüb. El öpmeğe yürüdü, mihr-i bi-karâra dönüb.
Sen pister-i gülde yatasun şevk ile handân Ben kül döşenem külhan-ı mihnetde sebep ne? Cem gibi bir şair olan II. Bâyezid ise ona şu şekilde cevap vermiştir: Çün rûz-ı ezel kısmet olunmuş bize devlet Takdire rızâ virmiyesün böyle sebep ne? Haceü'l-Haremeynüm diyüben da'vi kılırsun Bu saltanat-ı dünyeviyeye bunca sebep ne?
Osmanlı hanedanından hacca gitmiş tek şahsiyet Cem Sultan olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, ne ondan önce ne de sonra Osmanı hanedanının erkek üyelerinden başka hiçbir kimse hacca gitmemiştir. İmparatorluğun sona ermesinden sonra Sultan Vahdettin hacca gitmişse de, siyasî karışıklıklar yüzünden haccı tamamlayamadan umre yapıp dönmek zorunda kalmıştır.
Reklam
Fatih, namaz kıldıktan sonra bu zaferi için dua edip, ayrılmadan önce Ayasofya'nın kubbesine çıkan padişahın şu mısraları söylediği duyulmuştur: “İmparatorun sarayında örümcek perdedarhk ediyor, Efrasiyab'ın kulelerinde baykuş nevbet vuruyor".
Ayasofya'ya geldi. Burada atından inen genç hükümdar, yerden aldığı bir avuç toprağı kavuğunun üzerine serpti. Bu hareketi ile Allah'a sığındığını belirtiyordu. Ayasofya'ya girdi. Bir müddet sessizce bekledi. Belki de bu zafer için şükrediyordu. Bu sırada bir askerin kilisenin mermerlerini sökmeye çalıştığını gördü. Askere kızarak bunların ganimet olmadığını söyledi. Bu yapılar padişahındı.
Tahtta 12 yaşında bir çocuğun bulunması Haçlılara cesaret verirken, Osmanlı devlet adamlarını da kara kara düşün- dürüyordu. Bu sırada II. Mehmed'in babasını, "Hükümdarsan gel ordunun başına geç, yok eğer ben hükümdarsam emrediyorum gelip ordunun başına geç" dediği anlatılır. Ancak bu bilgiye dönemin kaynaklarında rastlanılmadığı gibi, Fatih'in babasını çağırma niyetinde olmadığı, hatta tam tersine lalalarının tesiriyle savaşa kendisinin gitmek istediği dönemin tarihlerinde belirtilir. Onun bu niyetini gerçekleştirmesine Veziriazam Çandarlı Halil Paşa engel olmuş, adam gönderip II. Murad'ı çağırtarak ordunun başına geçirmiştir. II. Murad geldikten sonra dahi II. Mehmed babasının Edirne'de kalması, kendisinin ise düşmana karşı gitmesi yönünde ısrar ettiyse de, bu fikri kabul görmemiştir.
Osmanlı tarih kitapları Çelebi Mehmed'i devletin bâni-i sânisi, yani ikinci kurucusu olarak gösterir. Gerçekten de yaptığı işler incelendiğinde bu sıfatı hak ettiği görülür.
Reklam
Fetret Devri
Fetret kelimesi sözlükte "zaaf, gevşeme, gücünü ve tesirini" kaybetme manalarına gelir. Dinî literatürde "Fetret" kelimesi Hazreti İsa ile Hazreti Muhammed arasında geçen döneme denilir. Tasavvufta müridlerin tarikat adab ve erkânını yerine getirmede gevşeklik gösterdiği dönemler "fetret" olarak adlandırılır. Siyasi tarihte ise devletlerde merkezi otoritenin zayıflayıp yönetim boşluğunun doğduğu dönemlere "Fetret Devri" denilir.
Ancak Timur'un kurduğu devlet kof bir imparatorluk değildir. Ayrıca İslâm Medeniyeti'nin en parlak ürünle rini verdiği Semerkant bölgesinde kurulduğu gözden kaçmamalıdır. Timur'un kurduğu imparatorluğun Maveraünnehir bölgesindeki kısmı XVI. yüzyılın başlarına kadar devam etti. Torunlarından Babür'ün Hindistan'da kurduğu devlet de XIX. yüzyıl ortalarına kadar varlığını sürdürdü. Bugün Hindistan, Pakistan ve Bangladeş'te 300 milyondan fazla Müslüman'ın bulunmasında en büyük rol Timurlularındır.
Timur'un gelişi aşiret geleneklerini tekrar canlandırdı. Bundan dolayı Ankara Savaşı'ndan sonra Osmanlılar, Kayı boyundan olduklarını ve Türklüklerini ön plana çıkardılar. Timurlulardan daha üstün olduklarını belirtmek için Oğuz şeceresinde önemli bir yere sahip olan Kayı boyundan geldiklerini her vesileyle belirttiler. O dönemde yazılmış tarih kitaplarında bu husus vurgulandığı gibi, silah ve paraların üzerine de Kayı boyunun damgası vuruldu.
Timur, dünya harp tarihinin en büyük dahilerinden biridir. Büyük bir stratejisttir. Bu savaşta Osmanlı kuvvetlerini arkasına takıp yorarak, kendi ordusunun özelliklerine uygun bir yere çekmesi, onun komutanlık dehasını gösterir. Osmanlılar daha önce birçok devleti rahatlıkla mağlup etmişlerdi. Ancak bu sefer karşılarında bir cihan fatihi vardı ve Osmanlı İmparatorluğu'nun gücü, o dönemde Timur'un ordusunu mağlup edebilecek düzeyde değildi. Timur uyguladığı strateji ile savaşı çok zorlanmadan kazanmıştı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.