Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fevzi Yiğit

Fevzi Yiğitİbn Arabi Metafiziğinde İnsan yazarı
Yazar
Çevirmen
Editör
9.5/10
2 Kişi
13
Okunma
4
Beğeni
1.044
Görüntülenme

Fevzi Yiğit Gönderileri

Fevzi Yiğit kitaplarını, Fevzi Yiğit sözleri ve alıntılarını, Fevzi Yiğit yazarlarını, Fevzi Yiğit yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Evren. İnsan evrenin kalbidir. Evren de insan sûretindedir.
Sayfa 126 - Önsöz yayıncılıkKitabı okudu
İnsan, Tanrı'ya, yani aslına kavuşmak iştiyakındadır. İşte, kadının erkeğe duyduğu iştiyak ve sevgi bunun gibidir. Başka bir örnekle kadın, insanın memleketine duyduğu sevginin benzerini erkeğe karşı duyar; çünkü kadın erkekten gelmedir. Şu halde ikisi eşittir. Ancak Âdem topraktan yaratıldığı için Âdem'de fazladan topraklık vardır.
Sayfa 169 - Önsöz yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Toprak, insanın annesidir ve ölünce tekrar toprağa gömülür.
Sayfa 169 - Önsöz yayıncılıkKitabı okudu
İnsanların kendisi hakkında şaşırması ne ilginç değil mi?
Sayfa 168 - Önsöz yayıncılıkKitabı okudu
İnsan ne acayip bir hilkat garibesi! Tabiatın sinesinde ne büyük bir yenilik, ne garip bir canavar, ne karmaşa yüklü, ne çelişki dolu ve ne de harika! Dermansız, biçare bir yer solucanıdır insan; fakat her şey hakkında hüküm verir. Hem hakikat ambarı, hem de şüphe ve hata birikintisidir. Kâinatın hem en şerefli yaratığı, hem de süprüntüsüdür.
Sayfa 168 - Önsöz yayıncılıkKitabı okudu
224 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
"Bir devrimin değil, bir evrimin ortasındayız."
Bilindiği üzere İslamiyetin Altın Çağı diye tabir edilen dönem; Halifeliğin Abbasi Devleti'ne geçtiği yüzyıldan başlayıp 14. Yüzyılın sonlarına kadar devam eder... İslam dünyası, bahsettiğim bu dönem içerisinde bilimden, kültüre, ekonomiden, siyasete bir çok alanda zirvede bulunuyordu ve bu dönem için İslam Rönesansı demekte yanlış
Metafizik ve Evrim
Metafizik ve EvrimFevzi Yiğit · Önsöz Yayıncılık · 20216 okunma
Reklam
Varlık piramidinde maymun ile insanın yakın iki tür olarak var olması, bu ikisinin ortak bir atadan geldiğini göstermez. Aksine bu durum, maymunun bazı açılardan insanlık seviyesine yaklaşan en üstün hayvan olduğunu gösterir. En üst türün ortaya çıkması için diğer türlerin mevcut olması yani minarenin aleminin konulabilmesi için zirveye kadar ki kısmın oluşması gerekir. Şu hâlde bir bütün olarak hayvan piramidinin kurulması insanla tamam olmaktadır. Piramidin sıralı varoluşu, bir türün diğerini doğurduğunu değil biri doğmadan diğerinin doğum sırasının gelmediğini ifade eder. Bu açıdan dağın her bir kısmı birbirini tamamlamakla birlikte farklı özelliklere sahiptir. Bunun en açık göstergesi insanın sahip olduğu aklı, eli ve iradesidir. İbnü'|-Arabi'nin benzetmesiyle insan âlem aynasının cilası gibidir."*
Metafizikçiler tabiat ve canlılar hakkında iki önemli esas vazeder: Birincisi Varlığı Zorunlu olanın karşılıksız, sınırsız ve sonsuz cömert olmasıdır. O'nun nihai zenginliği varlığıdır ve bu anlamda bütün varlık O'na aittir. Şu hâlde cömertlik varlığının taşması ve tecelli etmesi anlamına gelir ki bu, sonuç olarak âlemi verir. Öyleyse O'nun mevcutlar içerisinde herhangi bir türü, başka türlere karşı iradeye dayalı bir seçimle öncelemesi veya üstün kılması söz konusu değildir. İkincisi ise O'nun varlık bahşetmesi ve tecelli etmesinin akıl, bilgi, iyilik ve güzellik ekseninde gerçekleşmesi, bunun yanında varlıktan istifade etme ve tecelliye mazhar olmanın kabul ediciler tarafından sınırlandırılması ve mümkün haller tarafından izafileştirilmesidir. Yani mutlak olan ancak izafi olan vasıtasıyla taayyün etmektedir. Şu hâlde tabiatta görülen mertebeli ve aşamalı varoluş zorunlu bir taayyündür. Bu durumda tabiattaki sonsuz denebilecek çeşitlilik Zorunlu Varlık'ın sonsuzluğunun, türlerin sabitliği ise O'nun mutlaklığının bir tecellisi sayılabilir. Bu taayyün sonucunda insan kabiliyet ve istidadıyla tam bir akla, mecbur kılınmış bir iradeye, buna bağlı olarak zorunlu bir özgürlüğe sahip olmaktadır.
İbn Miskeveyhe (6. 421/1030) göre metafizik hakikatler gizli, saklı ve tecrübe edilmez şeyler olduklarından dolayı de. ğil bizim eksikliğimizden dolayı tam olarak idrak edilemezler. Bizim onlara nazaran konumumuz yarasanın güneş karşısındaki konumu gibidir. Buna rağmen insan eşyanın hakikatine şu iki yoldan biriyle varabilir: duyular ve akıl. İnsan duyular ile bilgi edinmede diğer canlılarla ortaktır; dolayısıyla bu yolla hakikate ulaşılamaz. Akli idrak ise uzun ve kararlı riyazetlere katlanarak ve duyumlardan uzaklaşılarak ancak sağanabilir. Çünkü insan ne zaman akli bir manaya yönelse vehim, hislerden elde edilen süreti bu mananın yerine geçirmeye çalışır.
Macit Fahri'ye göre, İhvân-ı Safâ'nın savunduğu bitkilerden hayvanlara oradan insana doğru uzanan biyolojik gelişmeyi Darwin'in evrim teorisinin habercisi olarak yorumlamak, “iki şeyin benzerliğinden hareketle aynı şey olduklarına hükmetmek” şeklindeki mantıksal hataya düşmektir. İhvân'ın sisteminde canlı gelişimi amaçlı, failli, metafizik temelli ve ontolojik olarak yukarıda olanın aşağıda olanı var edip belirlemesi şeklinde gerçekleşir. Aşağıdan yukarıya doğru gelişen süreç ise bir tür gelişimdir yani tekâmüldür. Başka bir ifadeyle varlık çemberinin dikey çıkış yayının ayrıntılı bir tasviridir.” Özetle İhvân'nın dile getirdiği şey, türler arası geçiş değil türlerin sıralı ve düzenli sıralanışıdır. İhvân mensuplarının varlık mertebelerini soyuta doğru ilerletmiş olması, onları modern anlamda evrimci olarak isimlendirmeye engeldir.?83
44 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.