Şayet tahakkümün anlamı, bir failin kendi arzu nesnesine ulaşmak için başka bir faili aracı olarak kullanma ihtiyacıysa, o zaman ücretli emek ilişkisinin bir tahakküm ilişkisi olduğu aşikardır.
“Başkaları hesabına harekete geçme”yi bu denli büyük ölçekte yaratabilmek için gereken muazzam toplumsal emeği gözlerden gizleyebilecek tek şey, alışkanlığın gücü, yani içinde yaşadığımız ve her yerde mevcut olan patronluk ilişkilerinin gücüdür.
Mütemadiyen çıkara rağmen büyüyen coşkunun doğurduğu arzudur; öyle ki çıkarcı olmayanlar, en başta mücadele etmeye niyetlendikleri yararcı indirgemenin adeta kurbanı olurlar sonunda.
“İnsanın duygularını yönetmedeki ya da denetlemedeki âcizliğine esaret adını veriyorum. Çünkü duygularına boyun eğen bir insan kendi denetimi altında değil, daha çok kaderin denetimi altındadır.”
Ethica’dan aktarılmış.
Gerçek zincirler duygularımızın ve arzularımızın yarattığı zincirlerdir. Gönüllü kölelik diye bir şey yoktur. Yalnızca duygusal kölelik diye bir şey vardır ki bu da evrenseldir.