Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gökhan Evliyaoğlu

Gökhan EvliyaoğluMilliyetçiliğimizin Ön Hedefleri yazarı
Yazar
10.0/10
1 Kişi
5
Okunma
0
Beğeni
403
Görüntülenme

Gökhan Evliyaoğlu Gönderileri

Gökhan Evliyaoğlu kitaplarını, Gökhan Evliyaoğlu sözleri ve alıntılarını, Gökhan Evliyaoğlu yazarlarını, Gökhan Evliyaoğlu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sarı sarı havlıyan Öksüre öksüre ölen Hasta sokak lâmbaları.. Ve terkederken bütün kalbler birbirini herkesin yalnız kendisini düşündüğü bir gecede, Bir büyük ağlamak gerekirse Seni düşünmek...
Gökhan Evliyaoğlu
Gökhan Evliyaoğlu
Reklam
Kendi kendini kontrol edemeyen basın mutlaka otorite tarafindan kontrol edilir
Şehit Darendelioğlu'nun önsözü
BİRKAÇ KELİMEYLE Lise sıralarında, muhterem edip ve şair Arif Nihat As­ya'nın; gazete sütunlarında ise büyük mücahit Peyami Sa­fa'nın yetiştirdiği ve memleketsever halk efkarına hediye et­tiği Gökhan Evliyaoğlunu, tam 15 yıl önce Marmara Loka­linde, milliyetçi bir teşekkülün kongresinde ateşli ve heye­canlı bir konuşma yaptığı sırada tanımıştım. Evliyaoğlu o gün, gür ve tok sesiyle, dinleyenlerin naza­rı dikkatini çekiyor, aynı zamanda da yarının gerçek bir kıymeti olacağı telkinatını yapıyordu. Onun, milliyetçi teşekküller içindeki azim ve kararı, 1950 de komUnistlerin bir isyan hareketi manasmı taşıyan Çiçekpalas toplantısını felce uğratan bir avuç milliyetçi gençle birlikte fiili bir mücadele halini almış, o günden bugüne kadar çeşitli dergi ve gazetelerde yazdığı fıkra ve maka­leleriyle bu mücadeleyi aralıksız devam ettirmiştir. Bugün de 20 yaşının gençlik heyecanı ve azmini yaşamakta olan Evliyaoğlundan, son yıllarda kendisine haklı bir şöhret ve sempati sağlamış olan bir kısım yazılarının gazete sayfalarından kurtarılıp bir kitap haline getirilmesini tek­lif etmiştik. Dergimizin yayılma ve okunmasında büyük hisseleri bulunan bir kaç genç arkadaşımla yaptığım bu tek­lifi tereddütsüz karşılayışı, bu küçük eserin neşrine vesile oldu. Ümit ederim ki, hacmi küçük olan bu eser, biiyük tak­dir hisleriyle okunacak ve saklanacaktır. İlhan Egemen Darendelioğlu
Ulusçuluğun hiç bir şey de­mek olmadığını, milliyetçilik karşılığı olarak bu uydurma kelimenin kullanılamıyacağını, ulusçu­luğun, değil Türk Anayasasında, Türk lugatında bile yer bulamıyacağını belirtmiştik. Biz o yazıyı yazarken, «Tanin» yazarı da dünkü yazısını yazıyordu. Bu sebeple ileri sürdüğü kelime üzerinde kendisini davet ettiğimiz düşünce gay­retini sarfetmemişti.
Milliyetçilik; milleti sevmek, onun yükselmesi için çalışmak, ona düşman olan bütün kuvvetlerle ve düşman ideolojilerle mücadele etmek, onun için hiç bir fedakarlıktan çekinmemektir. Milliyet­çilikten bizim anladığımız budur. Bir takım husu­si tariflerle milliyetçileri gruplaştıran farklı dü­şüncelere sürükleyen görüşleri terketmenin zama­nı gelmiştir.
Reklam
Milliyetçilik bizim iç kalemizdir. Dikkatli ola­lım, Hürriyet ve istiklalimizin teminatı milliyetçi­liktir. 1961 dünyasında bütün milletierin politi­kalarına hakim olan siyasi görüş de milliyetçilik­tir. Şimdi bütün milletler milliyetçiliğe, bir can simidine sarılır gibi sarılmışlardır. Demir perde gerisi müstesna ... Zafer milliyetçiliğindir. 17 Mayıs 1961
44 syf.
·
Puan vermedi
Gökhan Evliyaoğlu, Peyami Safa Beyin yanında yetişmiş şuur sahibi bir kimseydi. Bu küçük çaptaki eserde Peyami'nin güçlü sesinin aksini bulabilir miyim diye düşünmüştüm fakat pek de düşündüğüm gibi olmadı. Peyami'nin gölgesini aramak için mi okudum? Belki... Yine de makalelerdeki sarih anlatım tarzını beğendim diyebilirim.
Milliyetçiliğimizin Ön Hedefleri
Milliyetçiliğimizin Ön HedefleriGökhan Evliyaoğlu · Toprak Yayınları · 19624 okunma
Turancılığa gelince, bu mesele, bugün bir milli ideoloji olmaktan çıkmış, bir insan hakları konusu, olarak millete, hatta Birleşmiş Milletler kanalı ile bütün dünyaya mal olmuştur. Asyadaki esir Türk­lerin davası, esaret altındaki milletlerin davası olarak bütün dünyayı alakadar etmektedir. Asya Türklüğü için yaptığı neşriyatla, onların kurtuluşu için açtığı kampanya ile Birleşik Amerika bile Tür­kiyeden daha fazla Turancılık yapmaktadır. Bütün hür dünyanın ele aldığı bir meseleyi ikide bir dillerine dolayarak bir sağ cenah hareketi olarak göstermek isteyenlerin hangi gayeye hizmet ettiklerini bilmeyen kalmamıştır.
Bozuk bir elektronik beyin gibi, robotlar gibi mekanik ifadelerle herkes aynı dilin aynı kelime­lerini o kadar değişik manada, o kadar hatalı kul­landı ki ciddi bir memleket meselesinde anlaşmak asla mümkün olmadı. «Cumhuriyet» denildi, «De­mokrasi» denildi, «milli irade» denildi, «hürriyet» denildi, «millet», «milliyetçilik», «parti», «Devlet», «hükumet», «gazete» denildi. Kim bu kelimeleri ko­nuştuysa bunların mefhum ve mana değerlendir­mesini de kendisi yaptı. Lugatı olmadı, hiç olmadı bu milletin. Düşününüz, Namık Kemalin «Hürri­yet» i ile Nazım Hikmet'in «Hürriyet» i ne kadar farklıdır. Atatürk'ün milliyetçiliği ile Behçet Ke­mal'in ulusçuluğu ne kadar farklıdır. «Olur ya, anlayış farkıdır» diyemezsiniz. Aynı dili konuşan aynı mefhumlara inananlar arasında anlayış farkı olmaz. Bir kimse ya hürriyetçi olur, ya olmaz. İn­san ya milliyetçidir yahut değildir. Milliyetçiyiz ama şöyle, hürriyetçiyiz ama böyle. İşte bu olmaz...
Reklam
Bkz; 1956 Macar İhtilali
Bazı ülkelerde milliyet­çiler sömürgeci müstevliye karşı silahla mücadele ediyorlar. Bütün dünya onları «milliyetçiler» diye alkışlıyor. Bazı ülkelerde ise milliyetçiler komünist rejimlere ve peyk hükümetlere karşı gizli gizli - ba­zen da Macar ihtilalinde olduğu gibi, taşı, toprağı, dişi, tırnağı ve silahları ile - savaşıyorlar.
Kişi arasına giren, kulak tırmalayan kelime­lerden, hele bunların uydurmaca olanlarından hiç hoşlanmam. Tıpkı iki yazar arasındaki münakaşa­ya izinsiz karışıp cıyaklayan uydurma yazarcıklar gibi...
Gökhan Evliyaoğlunu seviyorum :D
Ben «teklif» diyormuşum da «öneri» demiyormuşum. «Vazife» diyormuşum da «ödev» demiyormuşum. «Görev» de diyebilirdi, unutmuş, «netice» diyormuşum da «sonuç» demi­yormuşum. Bu yüzden Osmanlıca kelimeleri Türkçe karşılıklarına tercih ediyormuşum. Onun için de milliyetçi olamazmışım. Bu kelimeleri kullanmak­la da gerici yığınlar karşısında ün kazanmak isti­yormuşum. -Şimdi tenakuza dikkat ediniz- Bunu bilerek de yapmıyormuşum. Hem bilerek yapmıyormuşum, hem de ün kazanmak için yapıyormuşum. Bu nasıl iş? Bu yazar ne demek istediğini, ne yap­tığını biliyor mu aziz okuyucum! Bir de bir yanda «münakaşa» derken beri yanda «tartışma» diyormuşum. Böyle şey olur muymuş. Olur! Elbette olur! Bu hikeyeci yazara öğretelim: Bir kere benim yaptığım şeyi o da yazısında yapmış. Mesela «garip» demiş, «yabansı» diyebilir­di, «tabii» demiş, «doğal» diyebilirdi, «fikir» de­miş, «düşünü» diyebilirdi, «nutuk» demiş, «söylev» diyebilirdi, «düşman» demiş «yağı» diyebilirdi, «silah» demiş «pusat» diyebilirdi. Neden dememiş? Bir rivayete göre bunlar da yerleşmiş Türkçe keli­meler. Bunları da konuşup yazanlar var. Acaba kendisi de mi gerici yığınlar karşısında ün yapmak istiyor? Değilse asıl kendisi ne demek istediğinin farkında değildir. Çünkü kanaatlerine zıt şeyleri, arzu etmediği işi yapıyor. Halbuki ben yaptığım işin doğruluğuna inanıyorum. Bir yazıda hem «mü­nakaşa» hem «tartışma» de.eği seviyorum. Çün­kü bu, dilin, yaşayan Türkçe'nin zenginliği, zengin­leşmesi demektir..
Misalen: Kuvayı Milliye ve Polonya Prometheus'u.
...Daha bir kaç yıl öncesine kadar «mil­liyetçilik adeta modası geçmiş bir «şovenizm» ola­rak mütalaa edilir olmuştu. Milliyetçiliğe düşman sistemlerin bilhassa komünistlerin gayretiyle ve müphem bir beynelmilelcilik cereyanı ile yıpranır gibi olan bu ülkü bir ara o kadar gözden düşürül­mek istendi ki, milliyetçilik adeta ya; 13 - 18 yaş arası gençliğin romantik bir ütopyası yahut toplu­ma zararlı bir taassup telakki ediliyordu. «-Herkes milliyetçidir, ayrıca milliyetçi ol­ırıak ne demek?» gibi bir takım tekerlerneler de dil­lere düşmüştü. Fakat milliyetçiler gerilemediler. Milli ideolo­jileri bayrak edinerek direnmekte devam ettiler. Dünyanın her tarafında milli mücadeleler koptu. Bu mücadelelerde milletten ve hakikatlerden yana olanlara hep «milliyetçiler» denildi. Onlara düş­man olanların «mukavemetçi», «asi», «mürteci» isnadlarına rağmen milliyetçiler her yerde galip geldiler. Böylece beynelmilel barışın da ancak mil­letlerin milliyetçilik duygularına ve şartlarina hür­met etmekle gerçekleşeceği anlaşıldı...
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.