İçerik hakkında birazcık bilgi vardır, dikkatinize :)
İstanbul Konstantinopolis iken imparatorun kütüphanesinde çalışmakta olan Theo, Türklerin şehre girmesiyle şehir halkıyla beraber sığındığı Ayasofya'da korku ve üzüntü içerisinde dua ederken devasa kilisenin kapısı koçbaşlarıyla dövülmekteydi. O sırada Theo büyük bir değişim geçirerek olağanüstü bir gelinciğe dönüştü. Bu insan gibi konuşan, bir çok dil bilen, kitap kurdu, eski yazmalara meraklı, açık sözlü ama kalbi temiz gelinciğin İstanbul'un ve Yeni Dünya'nın kâh evlerinde, kâh zindanlarında, kâh dehlizlerinde, kâh meydanlarında, kâh gemilerinde gördüğü ve dahil olduğu maceralar insanı o zamanlara sürüklüyor ve saatler su gibi akıp geçiyor.
Harika bir kitaptı, okurken bitsin istemedim. Umarım Halil Bey yazmaya devam eder ve bizi bu harika hikayelerinden mahrum etmez. Tarihi fantastik romanları sevenlere ısrarla tavsiye eder iyi okumalar dilerim...