Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Harun Mutluay

Harun MutluayAşkla Savaş Genel Müdürlüğü yazarı
Yazar
Derleyen
Çevirmen
8.0/10
2 Kişi
12
Okunma
0
Beğeni
737
Görüntülenme

Harun Mutluay Sözleri ve Alıntıları

Harun Mutluay sözleri ve alıntılarını, Harun Mutluay kitap alıntılarını, Harun Mutluay en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsanın kendi hayatının seyircisi olması, hayatın acısından bir tür kaçıştı belki de.
Sayfa 143 - Donkişot Yayınları
Değişik dil, din, köken ve örfler bir ülkeye çeşitlilik katar. Değişik renk ve türde çiçeklerle dolu bir bahçeyi düşünün. Hepsi aynı bahçenin toprağıyla beslenirler.
Sayfa 69 - Donkişot Yayınları
Reklam
Bilgiyi bir eşya gibi bir köşede saklamanın, onu hafızada bir yük olarak taşımanın hiçbir anlamı yoktu. Bu nedenle eğitim açıklayıcı ve uygulamaya uygun bir özellikte olmalıydı. Kişilerin içinde yaşadıkları ortamla ilişkisi olmayan eğitim ve öğretimin hiçbir yararı olmazdı.
Sayfa 112 - Donkişot Yayınları
Ben insanlığın mutluluğunun, tek tek ulusların yüceltilmesiyle değil dünyadaki bütün insanların birbirleriyle kaynaşmasıyla mümkün olacağına inanıyorum.
Sayfa 127 - Donkişot Yayınları
Yıllar geçti, uyurgezerlere özgü bir yaşamın anıları gibi yirmi saydam yıl.
İnsanların gerçek diye dillerinden düşürmedikleri şey, sonsuz kısalıkta bir şimdiki zaman anıydı.
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
Kaba, şiddete eğilim duyan, kalleş, ikiyüzlü, hukuku sadece hırs ve çıkarları doğrultusunda algılayan, medeni cesaretten yoksun, kültürsüz, cahil, hiçbir manevi değere sahip olmayan çürümüş bir toplum yaratmıştı eski yönetimler.
Ülkede üretim hemen hemen durduğu için işsizlik ve bunun doğal sonucu olarak suçlar da çığ gibi artmıştı. Tüketim çılgınlığı ve insanların sürekli olarak televizyon kanallarında futbol ve saçma sapan eğlence programlarına yönlendirilmesi yüzünden beyinler de felce uğramış, hiçbir fikir ve proje üretilmez olmuştu.
Kırklı ellili yaşlara gelindiğinde, zaman artık hafiflemeye yüz tutar. Önce günler ve haftalar birbirine benzemeye başlar, sonra aylar, sonra da yıllar... Böylece birbirinin kopyasına dönüşen yıllar, aslı kaybolmuş bir hayatın fotokopisi haline gelir. Art arda dizilmiş vagonlardan oluşan hızlı bir tren gibi, bilinmeyen bir hedefe doğru yönelerek artan bir hızla yoluna devam eder. Geçen dört beş yıl içinde yaşananlar adeta bir yıl içinde olup bitmiş gibi gelir insana, yıllar birbirine karıştırılmaya başlanır. Artık olay çeşitliliği azalmış, hedefler çok aza indirgenmiştir.
Çatık kaşlarıyla yere bakan ve elleriyle havada çizgiler çizen Haşmet 'Söyle bana.' dedi birden. Kapkalın çerçeveli gözlüklerinin ardından bakarak: 'Görünmeyen gözler doğruysa, büyük bir misyonum olacak mı?'
Reklam
İnsanlar yan yana olsalar da yine yalnızdılar. Her bireyin kendi yalnız yaşamında başkalarının yalnız yaşamına açılmış pencereler yoktu. Herkes sırf kendisi için yaşamakla yetinmek zorundaydı.
İbadethaneler de insanları korumaktan, iyiye ve doğruya yönlendirmekten çok uzaktı. Modern yaşamın vazgeçilmez gerçekleriyle bağlantısı kalmamış bir takım etik ve dinsel kuralların hüküm sürdüğü masalsı bir kuruma dönmüştü bunlar. Geçerliliğini kaybetmiş ahlak kuralları ve davranış ilkeleri, kentlerin yaşam kavgası verilen öfkeli caddelerinde hiçbir işe yaramıyordu. İbadethanenin koruma alanının dışına çıkar çıkmaz, insanlar; içerdeki yasalarla sokağın gerçekliği arasındaki çelişkiyi fark edip derin bir stres ve bunalım içine giriyorlardı.
Konseyin sarışın, uzun boylu, ateşli bakışlarının yüz hatlarını daha da sertleştirdiği, genç, sivil üyelerinden bir elektronik uzmanı ayağa kalkarak aşka karşı duyduğu öfke ve nefreti kusuverdi: 'Bence' dedi 'aşk insanı köleleştiren bir hastalıktır. Düşünün bir! Tüm düşünce ve zihinsel etkinlikler, dünyanın büyüklüğü yanında hiç sayılan küçücük bir noktaya odaklanıyor ve bu nokta bütün bir varoluş alanını kara delik gibi emip yok ediyor. İnsan yaşamı için böyle korkunç çekim alanlarının ne kadar büyük bir tehlike ve tehdit oluşturduğunu görmemek olanaksız. Pek çok cinayetin, intiharın, aile faciasının en büyük dinamiklerinden biri aşk denilen bu illet değil mi? işte bireyleri asıl korumamız gereken budur.'
'Bilinçaltı emirlerini fısıltı ya da duyumsatma yoluyla verir. Egemenlik ondadır, insan arası ilişkilere de burnunu sokar. Neyin iyi neyin kötü olduğunu tam olarak bilen bir yardımcı gibi çalışır. Eski deneyimlere dayanarak insanları, olayları ve nesneleri kolayca kavrar ve onları sınıflandırır. Hiçbir düşünce sürecine gerek duymadan yapar bunları.'
Sayfa 138Kitabı okudu
İlginçtir, uzun akıl yürütmelerle, tasarlanan planlarla, zihinsel kurgularla çözülemeyen bazı problemler, bir anda beklenmeyen bir olayın araya girmesiyle kendiliğinden çözülüverir de şaşar kalır insan. Gerçekleşmesi imkansız gibi görünen bir takım olaylar, varlıklar arasında akıl ve bilimle henüz açıklanamayan, akıl erdirilemeyen esrarengiz bazı bağlantılar aracılığıyla olmaktadır.
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.