Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Hayri Zafer

Hayri ZaferKaçarken yazarı
Yazar
8.0/10
2 Kişi
6
Okunma
0
Beğeni
382
Görüntülenme

Hayri Zafer Gönderileri

Hayri Zafer kitaplarını, Hayri Zafer sözleri ve alıntılarını, Hayri Zafer yazarlarını, Hayri Zafer yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yaşanacak yaşanır. Her zaman istediğimiz gibi olmasa da...
Korkmazsan cesur olamazsın. Kork, ama korkak olma, korkuna da kafa tut. Korkmamak değil, korkuya kafaya tutmaktır cesur olmak. Herşey zıddı ile vardır. Güneşin batışı gibi. Her gecenin sabahı olduğu gibi. Mesele, birşeyleri içinde barındırdıkları zıddından okuyabilmekte...
Reklam
Paris'ten gelen bir mektuba 40 yıl sonra Paris'ten verilen cevap!
[2016: “Paris’ten Gelen Mektuba Yılların Kırkı Çıkmadan Verilen Cevap” “Haberini almıştım. Arc de Triomphe de l’Étoile’den aşağıya Champs-Elysées’de yürüyüp, parka geldim. Havuzdaki ördeklere ekmek attım, şarkılar mırıldanarak,” diye yazmıştın mektubunda. Hangi şarkılardı onlar, hiç sormadım. En sevdiğin şarkı “Sabret gönül bir gün olur bu hasret
Sayfa 2234Kitabı okudu
OLMAYAN ZARFI AÇILMAMIŞ MEKTUPLAR
Ne sana ulaşabildim, ne de sorulmamış soruların cevabına. Gönderilmediği için, olmayan zarfı açılmamış mektuplar gibi öylesine kalakaldılar.
Sayfa 222 - PIRGİÇ YAYINLARIKitabı okudu
Kim kimi yargılıyordu?
Ağır Ceza’da yargılanan siyasî olmayan tutuklular hep, “Eğer hâkim zart zurt ediyorsa, korkmaya gerek yok, bu, cezayı en hafifinden vereceğine işarettir. Korkulması gereken, yumuşak olandır” derlerdi. Ağır Ceza’daki kendi deneyi pek de doğrulamıyordu bunu. “Bu da işkence yapan polislerdendir. Tanıklığını kabul etmiyorum” dediğinde dördüncü defa, Birinci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Şemseddin Işık sinirlenecekti: “Burada seni mi yargılıyoruz, onları mı?”
PIRGİÇ YayınlarıKitabı okudu
Reklam
En mahrem karanlık
Eban, sevgilisinin saçlarının örtüsü altında uykusuna geri döndüğünde, Nolina kalktı, pürüzsüz gökyüzünde iyice yükselmiş olan güneş ışınlarını gölgelemek için, kenarlarından gün ışığı sızan perdeyi sıkı sıkıya kapattı. Dudaklarında sevecen bir gülümseme, kendi kendine fısıldadı Nolina: “Aşk, en mahrem karanlıklarımda kaybolan erkeğimin uykusunu güneş ışığından korumaktır aynı zamanda! Or vice versa! Veya tersi: uykusunu güneş ışığından koruduğum erkeğimin en mahrem karanlıklarımda kaybolmasıdır!”
PIRGİÇ YAYINLARIKitabı okudu
Bugün "8 Mart +1": İğneyi kendimize batıralım
Bu sadece bana mahsus bir olay mıydı? Bir iki istisna dışında genel durum bu idi. Bunun nasıl bir kariyerizme yol açtığı bir yana, o, “kadını ön safta görme” ilkesine de tersti. Ama “objektif şartlar” deyip kendimizi haklı çıkardık. Bütün sola egemen olan, ister istemez, “erkek kültürü” oldu. Böyle yapılanmalardan üretilen politikalar da o yapılanmaların karakterine uygun olacaktı.
PIRGİÇ YAYINLARIKitabı okudu
İlk Aşk
Şairin bir üç yıl kadar sonra cümle âleme üç kelimeye sığdırarak ilân ettiği kora, ha değdi ha değecek, kendi kendine yaklaşıyordu Emin. Hep “O” idi varılmak istenen, varılmaya çalışılan, adı değişse de arananın bulunamadığı. Yenilip, yenildikçe yenilenen, biri toplumun hayatına, diğeri insanın hayatına girip de çıkmayan: İlk aşk. Adı değişiyordu günü gelince, hayalde yaratılan ise aynı. * * * [Şair(*), 2001’de üç kelimeyle anlatacaktı “ol hikayet”i: “KİMİ SEVSEM, SENSİN…” “kimi sevsem, sensin / hayret senden nedense vazgeçile-miyor”] * * * (*) Attila İlhan
PIRGİÇ YAYINLARIKitabı okudu
482 syf.
·
Puan vermedi
KAÇARKEN'de hem kaçış, hem kaçamayış anlatılıyor!
Dara düşmüşseniz, başka bir zamanda yapmayacağınız şekilde gözünüzü karartıp, cebinizde sahte bir pasaport ve 500 Alman markı ile ülkenin sınırlarını aşmaya kalkabilirsiniz. Bu şekilde başlayan Emin’in hikâyesi, kaçış öncesi ve sonrası dönemlerde yaşanmış hikâyelerle iç içe geçerek büyüdükçe büyür. Emin'in İstanbul’dan Londra’ya uzanan, “Dante gibi yolun ortasında”ki hayatının öncesi ile sonrası arasında köprü olacak, 1989 Yugoslavya’sında çoğalan kaçış günlerini anlatıyor bu roman. Emin’in KAÇARKEN, bir ayağı İstanbul’da, diğer ayağı Londra’da olan düşünce köprüsündeki yürüyüşünü de izleyeceksiniz okuduklarınızda. Demir parmaklıklar arkasına atılma tehlikesini geride bırakırken, düşünce dünyasının hapishanesinden de çıkma çabasının öyküsüdür anlatılanlar ama duygu dünyasında bunu ne kadar başarabilecektir Emin? Nazlıgül’den de kaçabilecek midir? KAÇARKEN, bu yönüyle de bir aşk romanı aynı zamanda. Kaçarken yaşananlar sırasında zaman zaman hem daha önceki yaşanmışlıklara, hem de yazıldığı 2018’e kadar uzanan daha sonra yaşanacaklara değinilerek geçmişle günümüz arasında köprü kurulmaya çalışılıyor romanda.
Kaçarken
KaçarkenHayri Zafer · Pırgiç Yayınları · 20196 okunma
Reklam
%52 (253/482)
10/10 puan verdi
“Niye ben tek başıma yapayım? Teori üretimi de komünalleştirilmeli. Tek tek, ‘teorisyen’ sıfatını yakıştıracağımız kişilere bırakılmamalı. Tam da senin dediğin gibi, ‘tartışılmalı!’ Teori üretiminin komünalleştirilmesi için de gerekli bu. Bilginin en geniş tabana yayılması, mümkün olan en geniş tabanda tartışılması. Teori üretimi de böylece komünalleşir." KAÇARKEN, s.253, PIRGİÇ Yayınları.
Kaçarken
KaçarkenHayri Zafer · Pırgiç Yayınları · 20196 okunma
Korku
Korku… Emin, dile getirmese de, yaşadığı duygunun bu olduğunun farkındaydı. Kaçmak, sekiz yıllık hapis cezasından sıyrılıp kurtulmaktı, lâkin bedelini de beraberinde getiriyordu: Belirsizlikler... Korkuları da getirip sırtına yükleyen, geleceğe ilişkin belirsizlikler. Korku... Yenemediği takdirde insanı rezil rüsva eden, her insan gibi Emin’in de cebelleştiği duygu... Bir makaleden hatırladığı topu topu üç kelimelik bir cümlede aradığını buldu. Uğur Mumcu’nun bir yazısından aklında kalan o cümleye tutundu. Korku gelip yokladıkça, o cümleyi tekrarladı, ki daha sonra da sık sık tekrarlayacaktı. Bir Fransız atasözüydü Mumcu’nun aktardığı: “Yaşamak cesurların hakkıdır!”
Sayfa 9 - PIRGİÇ YAYINLARIKitabı okudu