Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Hugh Kennedy

Hugh KennedyEndülüs yazarı
Yazar
7.6/10
10 Kişi
25
Okunma
2
Beğeni
642
Görüntülenme

Hakkında

22 Ekim 1947’de İngiltere’de doğdu. Cambridge Üniversitesi’nden mezun oldu. 1972 yılında St. Andrews Üniversitesi’nde Ortaçağ Tarihi üzerine ders vermeye başladı. 1978 yılında doktorasını tamamladı. 1997 yılında profesör oldu. Uzmanlık alanı erken dönem Orta Doğu, Endülüs Tarihi, İslâm Arkeolojisi ve Haçlı Seferleri üzerinedir ve literatüre kazandırdığı 14 eseri vardır. Başlıca eserleri: The Caliphate [Halife] (Penguin, 2016), The Prophet and the Age of the Caliphates (A History of Near East) [Peygamber ve Halifeler Çağı (Yakın Doğu Tarihi)] (Routledge, 2015 [İlk Baskı Longman, 1986]), The Great Arab Conquests. How the Spread of Islam Changed the World We Live In [Büyük Arap Fetihleri. İslâmiyetin Yayılması Yaşadığımız Dünyayı Nasıl Değiştirdi] (Weidenfeld and Nicolson, 2007), Mongols, Huns and Vikings [Moğollar, Hunlar ve Vikingler] (Cassell, 2003).
Doğum:
İngiltere, 22 Ekim 1947

Okurlar

2 okur beğendi.
25 okur okudu.
3 okur okuyor.
59 okur okuyacak.
2 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
On sekizinci yüzyıl İngiltere'sinden Edward Gibbon onu şöyle yazar: Ömer'in nefsine direnişi ve tevazuu Ebubekir'in erdemlerinden aşağıda değildir: yemeği sadece arpa ekmeği ve hurmadan, içtiği ise sudan ibaretti; on iki yerinden yırtılmış eski püskü bir cübbeyle vaaz veriyordu; biat etmek üzere gelmiş bir Pers valisi onu Medine Camii'nin basamaklarında dilencilerin arasında uyurken bulmuştu. Ekonomi özgürlüğün kaynağıydı ve gelirin artması Ömer'in müminlerin önceki ve halihazırdaki hizmetleri için adil ve sürekli bir ücret verebilmesini mümkün kılmıştı. Kendi maaşını umursamaksızın, Ömer, Peygamber'in amcası Abbas'a evvela yirmi beş bin dirhem (gümüş para ) tahsis etmişti. Bedir'e [Bedir Savaşı, 624, Hz. Muhammed'in askeri galibiyetlerinin ilki] katılmış her bir savaşçıya beş bin, Hz. Muhammed'in en vasat sahabesine bile yıllık üç bin dirhem bağlamıştı . . . Onun idaresinde ve selefinde Doğu'nun fatihleri Allah'ın ve halkın dürüst hizmetkarlarıydı; devlet hazinesi barış ve savaş giderlerine hasredilmişti; adalet ve ödülün ölçülü karışımı, Sarazenlerin idaresini sürdürdü ve bunlar, nadiren huzur yakalayarak, cumhuriyetçi bir yönetimin eşit ve sade düsturları içerisinde despotluğun varlığı ile yokluğunu bir kılmışlardı.
632'de lider olur olmaz Hz. Ebu Bekir çok zor bir işle karşı karşıya kaldı. Ömrünün son iki yılında Hz. Muhammed'e bütün Arap Yarımadası'ndan takipçiler geliyordu. Bunlar, onu Allah'ın Resulü ve iyi ilişkileri geliştirmenin önemli olduğu giderek güçlü bir kabile federasyonunun lideri olarak kabul ettiklerini bildiren gruplar halinde geliyorlardı. Genellikle zekat (veya sadaka) vermeyi kabul ediyorlardı. Hz. Muhammed'in vefatı ile bunların birçoğu, Hz. Muhammed'in şahsına biat ettiklerini, onun halefleriyle veya Medine'deki toplumla böyle bir anlaşma yapmadıklarını öne sürerek önceki anlaşmalarını feshetti. Bazıları da Müslüman kalmaya devam etmek istediklerini ancak zekat vermeyeceklerini söylüyordu. Hatta bazıları, eğer Kureyş bir peygambere sahipse bizim de bir peygamberimizin olması adil olandır, diyerek kendilerine peygamber seçmişti (örneğin Doğu Arabistan'daki Müseylime gibi). Müslüman geleneğinde bu hareket ridde (reddetme) olarak bilinir.
Reklam
Sünni gelenekte, bu kişiler kendilerine has özelliklere sahiptirler: Hz. Ebu Bekir vakur ve hatırşinas bir ihtiyar, Hz. Ömer örgütçü ve katı bir ahlakçı, Hz. Osman ailesini kayırarak çok büyük bir hataya düşmüş iyi bir adam, Hz. Ali olaylar sebebiyle mütereddit ve bunalmış gerçek bir hükümdar.
Burada mevzubahis olan iki temel mesele vardı. İlki, Müslüman toplumun lideri (hadi buna halifesi diyelim, ancak bu unvan erken dönemde belirlenmiş değildi) Kureyş mensubu olmalı diye bir ilke tesis edilmişti. Haricileri anlatırken göreceğimiz üzere, herkes bunu kabul etmese de çoğu Müslüman bunu destekledi ve bu Sünni ve Şiilerce onaylanmış çok önemli bir düstur oldu.
Hz. Ali ile Zübeyr'in orduları 656 Aralık'ında Basra yakınlarında karşı karşıya geldi. Bu olay tarihe Cemel Vakası olarak geçmiştir. Zübeyr ve müttefikleri, umdukları kadar fazla destekçi toplayamamışlar ve sayısı daha fazla olan Hz. Ali'nin ordusu tarafından mağlup edilmişlerdir. Zübeyr ve Talha katledilmiş, savaşı idare ederken devesinin üzerindeki mahfelden çok belirgin bir rol oynayan Hz. Aişe ise Hicaz'a dönmeye zorlanmıştı. Hz. Aişe son günlerini siyasi bir belirsizlik içerisinde geçirmiştir.
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
256 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
Hilafet
Din Tarihi okumaları yaparken araya spesifik konularla ilgili okumalar da sıkıştırıyorum. Hilafet konusunun varoluş amacı benim ilgimi çekiyordu. Siyer okuduğunuzda, Sünni veya Şii kaynakları okuduğunuzda Hilafet konusunda birlik ve beraberlik sağlanamadığını görüyorsunuz. Peygamber efendimiz ölüm döşeğinde iken kendisinden sonraki süreci vasiyet
Hilafet
HilafetHugh Kennedy · İnkılap Kitabevi Yayınları · 20199 okunma