En Eski Hüseyin Hatemi kitaplarını, en eski Hüseyin Hatemi sözleri ve alıntılarını, en eski Hüseyin Hatemi yazarlarını, en eski Hüseyin Hatemi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kitabın derleyicisi hangi yöntemi kullandığını, aldığı yazıları neye göre seçtiğini açıklamalıydı. Bazı röportajlar var kitapta, bunları kendisi mi yapmıştır, soruları gönderip cevapları yazılı mı almıştır, yüzyüze mi yapılmıştır bu görüşmeler anlaşılmamaktadır. Ancak ilgili kişiler için açıklayıcı bir eser olmuş. Farklı mezhep ve görüşlerden insanın fikirlerinden yararlanılmış.
Peygamber'in sevgili torunu Hz. Hüseyin'in, İslam'ın kurucu ilkeleri uğruna canını verdiği Kerbela, İslam tarihindeki en önemli kırılma anlarından biridir.
Elinizdeki kitap, bu kutlu soyun uğradığı zulme, bu büyük zulmün manevi anlamına, Kerbela'da yaşanan o yürek dağlayıcı olaya, öncesi ve sonrasına, irfani ve tarihi yönleriyle ışık tutmaya çalışıyor.
1831'de Tanzimat Döneminden önce Paris'de yayınlanan "Vocabulaire Français-Turc"de, "droit" teriminin karşılığı olarak 'insaf, adalet hak, ilm-i fıkıh' gibi terimler kullanılmakla beraber birlikte henüz 'hukuk' kelimesi kullanılmamıştır. Hukuk anlamında ise ilm- fıkıh terimi kullanılmaktaydı. Hukuk terimine İkinci Viyana Kuşatması'ndan bir buçuk asır sonra 1848 yılında Viyana'da basılan 'Kitab-ı Hukuk-i Milel' başlığında rastlanmaktadır. ...
...1873 yılında Fransızca'dan çevrilen 'hukuk' başlıklı kitapta terimin oturduğu görülmektedir.
Rivayete* göre bu (Cengiz Yasası) “Yasa"da "ayağı ile bir komutanın evinin eşiğine basan ölümle cezalandırılır” tarzında garip hükümler vardı: Osmanlı toplumunda “yasak” kelimesi kullanılmış ise de kanun anlamında “yasa” terimi kullanılmamıştır: “Öztürkçe” akımından itibaren ve bir süre sonra “yasa” terimi tekrar kullanılmaya başlamıştır: Artık “Anayasa” terimi Türk Hukuk dilinde resmiyet kazanıp yerleşmiştir: Buna karşılık Anayasa’da genel olarak kendisinden sonra gelen yazılı kurallar için “yasa” değil “Kanun” terimi kullanılmaktadır.
*: bkz: Sadri Maksudi ARSAL, Türk Tarihi ve Hukuk, İstanbul 1947, § 48-49, s. 167-175.