rüyalarımda ben hep eksik bakıyorum hayata resmime gölge düşürüyor balkonda asılı elbiseler ben geceyi seviyorum. Rüzgârın çalkaladığı sulardan bir ben anlıyorum
Suskunluk ayağı kırılmış bir ceylandır
Seni görmem gerek, çağır beni.
Bu leke çıkmaz kalbimden
Bana gülmen gerek.
Ki hayat sinsi bir tuzaktır, duydum fısıldadığını
Kanıyorum sana her şeyimle
Ben çok öldüm...
İlhan Sami Çomak
"Uyurum geçer" dediğimiz zamanlar geride kaldı... uyudum ve geçmedi tecrübeyle sabit dostlarım.... Çünkü
Virginia Woolf'ün "Yaşamak bir uçurumun yanıbaşından geçen daracık bir yol gibidir" demesidir...
Masal odur ki: yüzyıllar önce yüzyıllarca uyuyan bir prenses vardı...
Onu kurtarmaya çalışan Prens te masalın esas oğlanıydı ve fakat bizim Prens anladı ki:
uyuyan güzelin kendisini değil, aslındamasalını seviyordu.... hayat bazende masallar silsilesidir... vesselam... masallarda bile uyuduğunda geçmeyen şeyler var....
Ve fakat ve herşeye rağmen eğer anlaşılmak istemezseniz, önemsenmezseniz bile! biz yine doğru bildiğimiz yoldan yürüyelim..
Bunun için günaydın bir başlangıç olabilir... Aynı işyerindeki mesai arkadaşınız gibi kafa selamıyla selamlıyorum hepinizi GÜNAYDINNNN İyi bir gün diliyorum ve uyuyunca geçmesini beklediğiniz acılarınız olmasın umuduyla kapatıyorum kitabın sayfasını... sevgiler selamlar bakidir... Karamsar başlayıp umutla biten şeyler yazmak akıl işi değil bu arada bununda farkındayım:))))
İzmir'de bilen bilir 18:00'da metro çok kalabalık olur... Telefon müziğim Varto-Karlıova arası çok yaygın olan bir halay türü olan "Çepki" müziğiydi. Bir yaşlı amca yanaşıp sohbet ettikten sonra oğlundan bahsetmişti oğlu ise şuan kitabını incelediğim yazar...
Karlıovalı Kürt-Alevi bir ailenin çocuğu olan İlhan Sami Çomak işlemediği
Hakkında somut bir delil bulunmadan tam 27 yıl tutsak olan İlhan Sami Çomak. Yaşamının yarısından fazlası parmaklıklar ardında geçirmiş ve her şeye rağmen bu olanlara kader diyip geçmemiş, şartlar elverdiğince yaşamın tadını çıkarmaya bakmış Bingöllü, Kürt-Alevidir.
Her şeyi çok açıklıkla bu kitapta dile getirmiş. Tüm yaşadıkları, tüm haksızlıklar ayrıca her zaman ki gibi adaletsizlik fakat bunlara karşılık kaybetmediği umudu ve o güzel şiirinin öyküsünü dile getirmiştir.
Hayrete düşerek okumaya başladığım bir kitaptı. Çünkü bu kadar çalkantılı bir hayata rağmen her şeyi bu denli soğukkanlılıkla ve düzen içerisinde bizlere aktarabilmiş.
Alıntılayacak çok güzel cümleler kurmuştu bu cümleler umut ışığı yaratıyor insanda.
Okunması ve okutulması gereken bir kitap. Son olarak güzel bir İlhan Sami dizesi paylaşmak istedim,
Biz gölgeden de geçiririz ışığı
Biz bu arada çeşit çeşit aşklar gibi
Nice ağaçlar toplayıp getireceğiz
Gürgen ağzımdaki ıslık, masamda damar
Abanoz bir kavram, ince tanım
Onu bulup onu seveceğim
Bu kitabı bitirdiğimde kitabın okunması 2, incelenmesi ise sıfırdı. Bu yüzden diğer okuyanların yorumlarını ve incelemelerini okuyamadan salt kendi düşüncelerimi yazacağım.
Bilindiği üzere kitap bir 80 dönem romanı. Yazarımız 70-80 li dönemin yalnız küçük bir parçasını sunmuş bizlere. 77 ve 80 arasını. Kitabın ana karakteri olan Sedat'ın ruhsal durumlarını yakından görüyoruz. Tahmin ettiğiniz gibi Türkiye'nin o ağır dönemlerinden biri olan o yıllarda yaşamak hiç de kolay değil. Toplum baskısı, aile içi çatışmalar, üniversite tercihleri, Türkiyenin siyasi gelişmeleri hepsi bir araya gelip insanı içinden çıkılmaz bir karanlığa gömüyor. Bu kitabı okurken o dönemden oldukça uzakta yaşadığım için Sedat ve onun gibileri anlamam neredeyse olanaksız tabii. Ancak yazarımız bu kitabı öyle sürekleyici bi dille yazmış ki neredeyse bi solukta bitirebilirsiniz.
Kitabın içeriğine her zamanki gibi değinmek istemiyorum ancak şunu söylemeliyim, kitabın sonu yarım kalmış ne yazık ki. Buna o kadar çok üzüldüm ki... Mesela Sedat ile Tuba'nın durumlarını merak ediyordum. Erkin'e ne olacak? Sedat fakülteyi bitirdikten sonra nasıl bir yol izleyecekti ya da bitirebilecek miydi? Bunlar hep havada kalan sorular.
Bu kitap size öyle büyük şeyler katmaz. Sadece o dönemin insanlarını anlamanız açısından harika bi kaynak sunar. Kesinlikle okunmalı dediğim kitaplar arasında değil ama okunursa yeni ufuklar kaçınılmaz olur diyorum. İyi okumalar!