"Allah'ı gözet ki, O'nu önünde bulasın. Geniş zamanda Allah'a kendini sevdir ki, O da seni sıkıntı zamanında tanısın (sevsin). Bilmiş ol ki, (takdîr-i İlâhi'ye göre) başına gelmeyecek olan şeyin sana isabet edeceği yok. Ve sana isabet edecek olan şeyden de senin kurtulacağın yok. Bilmiş ol ki, nusret(-i İlâhiyye) sabır ile, küşâyiş-i kalb de gam ve gussa ile beraberdir. Her güçlükle beraber bir kolaylık vardır."
Müslimde Ebû Hureyreden bize gelen bir rivayete göre Rasulüllah (asv) şöyle buyurur:
“Kim bir kimseyi hayra (hüdaya) çağırırsa, kendisine uyanların sevaplarının bir misli ona aittir. Bu sevap (kendisine uyanların) sevaplarından bir şey eksiltmez. Kim de sapıklığa (dalalete) çağırırsa kendisine uyanların günahlarının bir katı ona aittir. Bu günah (kendisine uyanların) günahlarından hiçbir şey eksiltmez.”
Riyazü's Salihin
"İnsanları hayırlı işlere teşvik edenler, sevaba ortak olurlar."
Resulullah aleyhissalatü vesselam bir hadisinde şöyle haber vermiştir;
"Başka bir gölgenin olmadığı kıyamet gününde Allahu Teala, yedi sınıf insanı, Arş'ının gölgesinde barındıracaktır:
*Adil devlet başkanı
*Rabbine kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç
*Kalbi mescitlere bağlı Müslüman
*Birbirini Allah için sevip, buluşmaları da ayrılmalarıda Allah için olan iki insan
*Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine;"Ben Allah'tan korkarım" diyerek yaklaşmayan yiğit
*Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kişi
*Tenhada Allah'ı anıp gözyaşı döken kişi....
(Buhari, Ezan 36, Zekat 16, Rikak 24,Hudud 19;Müslim, Zekat 91)
“Rasulullah (s.a.), Muâz’ın elinden tutup: ‘Ey Muâz! Allah’a yemin ederim ki, ben seni gerçekten seviyorum. Sonra sana şunu gerçekten tavsiye ederim; her namazın sonunda ‘Allahümme einnî alâ zikrike ve şükrike ve hüsni ibâdetike’ (Allahım! Seni anmak, sana şükretmek, sana güzelce kulluk etmekte bana yardım et) demeyi terk etme’ buyurdu.”