Jacques Ranciere kitaplarını, Jacques Ranciere sözleri ve alıntılarını, Jacques Ranciere yazarlarını, Jacques Ranciere yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Konuşan varlıkların hayatını belirleyen, en az işin ve ücretin ağırlığı kadar, adların ya da adsızlığın yükü, söylenmiş ve yazılmış, okunmuş, işitilmiş sözcüklerin ağırlığıdır.
Her söz üretimi bir yerin meşru dile gelişine bağlanabildiği ölçüde her şey konuşur, her şeyin bir anlamı vardır: İnsanları şekillendiren toprak, alışverişlerine sahne olan deniz, ilişkilerinin okunduğu gündelik eşyalar, izlerini taşıyan taşlar.
Hayat, hayatın kekelemesi yüzünden, hayatın kendi kendini bilmekte ve kendini söylemekte gecikmesi yüzünden ölür. Siyasetin ve bilgi'nin baş belası olan, seslerin anakronik gürültü patırtısının kaynağı, konuşan varlığın kaderinin bu temel anakronizminde, yaşamak olgusunun yaşamın ne olduğunu bilmemeye, konuşmak olgusunun ne dediğini bilmemeye sebep olmasındandır. Bilinçdışı, söz tarafından ele geçirilmiş canlıya özgü bu hayat bilgisi eksikliğinden başka bir şey değildir. Ölüme gelince, o da sadece bu bilmeme halinin bir başka adıdır. Bilinçdışı ve ölüm birbiri yerine geçebilecek, eşdeğerli iki kavramdır.
Ölümü kışkırtan hayatın fazlalığıdır. Ve toplum içinde yaşayan konuşan-varlıklarda hayatın fazlalığı, öncelikle sözün fazlalığıdır. kelimelerin v e cümlelerin bu fazlalığı, toplumsal gövdeyi ayakta tutan ve aynı zamanda onu bilim konusu yapan büyük dengelere ve büyük düzenlemelere karşı kitleler çağının insanlarını kör eder. Kralları öldüren söz fazlalığı, demokrasi çağınıninsanlarını da, toplumlarını hayatta tutan yasaların bilgisinden yoksun bırakır.
Siyasetin hastalığı öncelikle sözcüklerin hastalığıdır. Fazla gelen, silahlandırdığı katillere tamı tamına hedef göstermekten başka hiçbir şeye yaramayan sözcükler vardır.
Fransız sosyalist yazar Jacques Ranciére bu kitabında eğitim hayatında fırsat eşitliğini savunmaktadır. Çünkü zekâlar eşit olduğu gibi fırsatlar da eşit olmalıdır!
Eğitimdeki fırsat eşitsizliği eşit zekâya sahip olan biri olmasına rağmen bir insanda aşağılık kompleksi yarattığını ve asla bir şeyler başaramayacağına dair bir inanç geliştirdiğini söyler. Bu ise sadece bazıları tarafından yapılması mümkün olan üst başarılılar zümresini yaratır. Tüm bunlara karşın Ranciére aslında zekâların eşit olduğunu, asıl eşit olmayanın ise fırsatların ve çevresel etkenlerin olduğunu söyler. Bunun içinse kendimizi topluma rağmen bir alternatif olarak sunup zihnimizi özgürleştirmemizi tavsiye eder. Nitekim Ranciére'in dediği gibi cehalet cumhuriyetin, bilgi ise mutlakiyet rejiminin korkusudur.