Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Jean de La Fontaine

Jean de La FontaineLa Fontaine'den Masallar yazarı
Yazar
8.5/10
480 Kişi
3.791
Okunma
170
Beğeni
11,7bin
Görüntülenme

En Eski Jean de La Fontaine Gönderileri

En Eski Jean de La Fontaine kitaplarını, en eski Jean de La Fontaine sözleri ve alıntılarını, en eski Jean de La Fontaine yazarlarını, en eski Jean de La Fontaine yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Lafontaine (8 Temmuz 1621 - 13 Nisan 1695)
Horozla İnci Horoz çelebi bir gün, Bir inci çıkarmış çöplükten. Hemen kuyumcuya gitmiş: - İyi bir şeye benziyor, demiş; Gel al şunu da, Bir mısır tanesi ver bana. Cahilin birine babası, Bir kitap bırakmış ölürken, Eski bir el yazması. Hemen gitmiş kitapçıya: - Bak, demiş,Kapağı meşinden. Gel al şunu da, Bir liracık olsun ver bana.
48 syf.
·
Puan vermedi
Bizler ne güzel çocuklardık, masalların ve kitapların en güzelleri ile büyüdük. Hoşuma giden masalları defalarca okumaktan kitabım yırtılmıştı. Kitap kurdu olma yolunda bana eslik eden masallar bugün bile aklımda. Çocuklarınıza gönül rahatlığı ile okumanızı ve okutmanızı tavsiye ederim...
La Fontaine'den Masallar
La Fontaine'den MasallarJean de La Fontaine · Desen Yayınları · 20101,273 okunma
Reklam
- Dur diyor yine eleştirici; Bir bozukluk var bu son kafiyede... Daha zengin olmalı, olabilirdi bence. İyisi mi yeniden yapın bu iki dizeyi. Hay kör olası eleştirmen, Biraz susar mısın artık sen! Ne diye kesersin masalımı? Ne hallere düşerim bilmem, Sana kendimi beğendirmek istersem. Zevkin fazla inceldi mi yanarsın Hiçbir şeyin tadına varamazsın.
Sayfa 52
Değirmenci, Oğlu ve Eşek İki şairimiz, Malherbe ve Racan, Baş başa kalmışlar bir gün. Aralarında açık konuştukları için: - Sana bir şey soracağım, demiş Racan; Sen görmüş geçirmiş adamsın, Hayatı benden iyi bilirsin. Benim artık karar verme zamanım. Ben kimim, nem var, ne işe yararım? Bunları senden iyi bilen yoktur. Ne dersin? Gidip taşrada
Sayfa 93
SIÇANLARIN OTURUMU Bir kedi varmış, adı Karabela, Duman attırıyormuş sıçanlara. Öylesine kırmış geçirmiş ki Gözlerden kaybolmuş sıçan milleti. Sağ kalanların her biri bir delikte, Açlıktan tahtaları kemirmekte. Karabela kedi olmaktan çıkmış, Şeytanın ta kendisi olmuş gözlerinde. Derken Karabela, günün birinde, Sıçan koklamaktan bıkmış, çıkmış sokağa, Bir dişi kedi aramaya. Hemen de bulmuş belalısını, Mart sefasıdır başlamış uzaklarda. Bu arada sıçanların artakalanı, Fırsat bu fırsattır deyip, Bir delikte burun buruna verip, İvedi bir oturum kurmuşlar, Ölüm kalım meselesi üstünde durmuşlar Başkan, en tedbirli sıçan, Düşüncesini söylemiş yekten: — Bence, demiş, her şeyden önce, Ne yapıp yapmalı, Karabelanın boynuna bir çıngırak asmalı. Üstümüze yürüdü mü çıngırak öter, Her sıçan da gireceği deliğe girer. Başka çare yok, deyip kesmiş, Herkes başkandan yana oy vermiş. Bundan iyi akıl can sağlığı. Gel gelelim çıngırağı nasıl aşmalı? Biri demiş, benden paso, Öteki demiş, ben miyim Allahın budalası? Kaytaran kaytarana, Oturum da ermiş sona. Ben ne oturumlar gördüm böylesi, Boşuna toplar, konuştururlar herkesi. Sıçanlar değil, papazlar, başpapazlar, Toplanır, toplanır, hiçbir iş yapmazlar. Konuşmaya geldi mi, Sarayda akıl öğreten bol; İş yapmaya geldi mi, Tek kişi ara da bul.
Sayfa 54
Bir dağ gebeymiş, Ha doğurdu, ha doğuracak. Öyle bir yaygara koparmış ki Yer yerinden oynayacak. Duyan görmeye gelmiş bebeği. -Bir şehir doğuracak, demişler; Bir şehir ki Paris köy kalır yanında. Oysa dağ doğura doğura Bir fare doğurmuş. Bu masalın sözü yalan, Ama özü doğru. Ortalığı gürültüye boğan Gebe şairler yok mu? Öylesi var ki dağdan beter, Büyük büyük laflar eder: Bir yaman destan yazacakmış, İçinde devler tanrılarla savaşacaklarmış. Yazmasına yazar, Ama ne çıkar içinden, çıka çıka: Hava cıva!
Sayfa 190
Reklam
Bir beladır sarmış dünyayı: Ne günahlar işlenmiş ki Tanrı kızmış, Salmış yeryüzüne vebayı. Adı batasıca, bir geldi mi Geldiği gün doldurur cehennemi. Hayvanlar başlamış bir bir tutulmaya. Her tutulan olmuyormuş ama, Kötüymüş hepsinin hali. Ölüm dayanmaya görsün kapıya, Kim çıkar karın doyurmaya? Tadı kalmamış etin kemiğin: Ne kurt kuzu
Sayfa 245
Gözlerimiz güzellere bakmaktan Ellerimiz altınları avuçlamaktan Alamaz kolay kolay kendini. Az kişi vardır dünyada Bal tutup parmağını yalamayacak. Eve öteberi götürmeye alışmış, Aklı başında bir çoban köpeği Boynunda efendisinin akşam yemeği Gidiyormuş yoluna tıpış tıpış. Tokgözlü bir köpekmiş bu; gerçi bazen Hele güzel yemekler taşıdığı zaman, Açgözlü olduğu günleri arıyormuş, Ama tutuyormuş yine de kendini. Yanı başımızda duran dünya nimeti Hangimizin ağzını sulandırmaz ki? Gariptir, insanlar alışamaz da Köpekler alışır tokgözlü olmaya. Her neyse, bizim köpek giderken böyle Boynunda güzelim bir et yemeğiyle, Bir çomar gelmiş, tadına bakmaya kalkmış. Ama ağzının suları boşuna akmış; Bizimki koyduğu gibi malını yere Saldırmış üstüne öldüresiye. Gel gelelim, başka köpekler sökün etmiş; Dişten korkmaz sokak köpekleri hem de. Bakmış başa çıkamayacak hepsiyle, Güzelim et nasıl olsa güme gidecek; -Baylar, demiş bizim akıllı köpek; Hırlamayın, ben payımı alayım da Üst tarafı sizin olsun... Bunu der demez de kapmış bir yağlı parça. Ardından çomar, zağar mağar tümü birden Üşüşmüş yemeğin üstüne, kapan kapana, Hepsi iyi kötü zıkkımlanmış talandan. Bir şehir de böyle talan edilir işte. Paralar şunun bunun sütüne emanettir; Kâhyası, kethüdası er geç yükünü tutar. En akıllısı örnek olur ötekilere. Görülecek şeydir doğrusu bu adamların Yığınlarla parayı nasıl temizledikleri. Kazara çıkar da vicdanlı biri Halkın parasını korumak çabasıyla Abuk sabuk laflar etmeye kalkarsa, Anlatılır kendisine enayilik ettiği... O da fazla uzatmadan teslim olur Ve bir gün bakarsın ilk parsayı o vurur.
Sayfa 302
Uyup kafamın cinlerine Hayvan masalları yazdım. Başka kahramanlarla belki de Bu kadar ün kazanamazdım. Benim şiirlerimde kurt, köpek Tanrıların diliyle konuşur; Her hayvan bir kılığa girerek Türlü adamlar olur.
Sayfa 355
Öğrenci,Ukala Öğretmen ve Bahçe Sahibi Öğrenci olduğu belli çocuğun biri Bir yandan yaşının küçüklüğü gereği Öte yandan ukala hocaların da, Çocukların akıllarını bozmakta Birebir olmalarından ötürü, iki katlı sersem iki katlı haşarı, Girip bir komşusunun bahçesine Çiçekleri, meyveleri yolar dururmuş. Bu komşuya, sonbaharda, Pomona
Sayfa 366
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.