Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Jean-François Kervegan

Jean-François KerveganHegel ve Hegelcilik yazarı
Yazar
6.8/10
4 Kişi
24
Okunma
1
Beğeni
776
Görüntülenme

En Eski Jean-François Kervegan Gönderileri

En Eski Jean-François Kervegan kitaplarını, en eski Jean-François Kervegan sözleri ve alıntılarını, en eski Jean-François Kervegan yazarlarını, en eski Jean-François Kervegan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hegel mutlağı "benzerliğin ve benzersizliğin benzerliği " şeklinde tanımlar.
Reklam
"Çatışma, mücadele ve tehlike karşısında olan evrensel düşünce değildir; o arka plandadır, her türlü saldırı ve zarara karşı korunaklı bir yerdedir. Kendi yerine tutkuları etkilemesine izin verdiği şeye aklın hilesi denebilir; sadece bunun içinde ve bunun aracılığıyla zarar gören yaşama ulaşır o (...)
Akıl, sınırlı, basit bir zihinsel yetenek değildir, tarih adı verilen gölgeler tiyatrosunun gizemli bir yönetmeni de değildir; hem "düşünen akıl"dır hem de "olan akıldır" : yargılama yetenekleri olan bireylerin uygulamaları ve tarih içindeki pratikler ve kurumlar aracılığıyla rasyonalitenin sergilenmesi. Ama Hegelci akıl sadece hem öznel hem nesnel değildir, yapı olarak öznel-nesnel değildir: öznelliğin ötesinde ve nesnelligin de ötesindedir, felsefesi dönüşlü bir ifade olan mutlak tine bağlıdır. Sadece bu mutlak tin açısından, kesinlikle sezgiye karşıt biçimde tarihte bilinç olduğu iddia edilebilir.
Hegel'in pozitiviteyle ilgili tanımı şöyledir: "Pozitif bir inanç, bize göre inancımızı tabi kılmayı reddedemeyeceğimiz bir otorite tarafından empoze edilmiş olması dolayısıyla bir gerçeklik taşıması gereken bir dinsel önermeler sistemidir"
Reklam
İçinde gerçeğin yer aldığı gerçek figür ancak bu gerçeğin bilimsel sistemi olabilir.
Tinin bütüncül gelişmesi, kendisinin kendi gerçeğine yükselmesinden başka bir şey değildir. Tin, kendi kavramına ancak özgürlüğün gereklilik olarak var olduğu, üreteceği ve kendisi tarafından üretilen bir dünyada dışsallaştığında uygun düşer..
Düşünce gercekten kendisine ulasabilmek için kendisine yabancılaşmak, kendisinden çıkmak zorundadır ( katıksız mantık düşüncesine göre, doğa ve sınırlı tin bu yabancılaşmayi gosterir )
Mutsuz bilinç --yapısal bölünme deneyimini "değişmezlik"le acılı ilişkisi içinde gerçekleştiren vakur bir duygusallıkla yüklü bilinç-- kendisinin bilinci olamaz, çün kü esas olmayan ve ulaşılamayan bir öte dünya arasındaki bölünme deneyimini gerçekleştirir. Ayrica, bu eğilimi onu bilincin ve kendisinin bilincinin ötesine götürür: "Bizim için tin anlayışı içinde yer almıştır: "biz olan ben ve ben olan biz" (PhE, I-154). Bununla birlikte, kendisinin bilincinin deneyimlerinin doğrudan yararsız kaynağı tin degil, ortaya çıkmış olan akıldır: özel öznelliği aşmadan önce eylemlerin irdelenmesi sonuca ulaştırılmalıdır. V. bölümde gördüğümüz budur: “Aklın kesinliği ve gerçekliği."
Reklam
Hegel’de üçlülük fetişizmine karşı açık bildiriler vardır: bu model, “bilim kavramı’nm ortaya çıkmasını sağlamış olsa da, “mutlak anlamı” bilinmediğinde “cansız bir şema”ya indirgenebilir kolayca (P/ıE, 1-42). Zaten “tam idrak felsefesi”nin (idrak neredeyse doğal olarak tablolar halinde örgütlenir) yaratıcısı Kant’ta Hegel “bir üçlülük şeması -tinden yoksun olan- saptamıştır; “her yerde tez, antitez ve sentezi ifade etmiş olan” Hegel değil, Kant’tır (HP, 7, 1894).
Dost Yayınevi
Gerçekten de, tutuculuğa yüklenen siyasal suçlama çoğu zaman kör bir gerekircilik gibi algılanan şey karşısında metafizik bir kuşkuyla birleşir. 1857’de, R. Hayrn, Hukuk Felsefesinin Temelleri'nin önsözünün getirdiği formülün “Restorasyon düşüncesine klasik ifadesini verdiğini”1 yazmıştır. Hatta daha da ileri giderek Hegel felsefesinde Nazi ya da Stalin totalitarizmlerinin öncelenmiş bir doğrulaması görülecek- tir. Kavram diktatörlüğünden bildiğimiz diktatörlüğe bir süreklilik söz konusudur büyük olasılıkla.
Dost Yayınevi
Hegel’in pozitiveyle ilgili tanımı şöyledir: “Pozitif bir inanç, bize göre, inancımızı tabi kılmayı reddedemeyeceğimiz bir otorite tarafından empoze edilmiş olması dolayısıyla bir gerçeklik taşıması gereken bir dinsel önermeler sistemidir" (Berne, 81). Pozirivire inancın dış dönüşümüdür ve bunun sonucu, “tüm gerçek dinin amacı ve özü, insanların ahlakı” olan şeyin unutulmasıdır (Positivité, 30). Dolayısıyla, bir dinin dogmalarından çok “öğretisinin gerçekliğini gösterdiği norma bağlıdır ve emirlerinin yerine getirilmesini ister” (Positivité, 114)
55 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.