Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

John Gribbin

John GribbinSchrödinger’in Kedisinin Peşinde yazarı
Yazar
8.1/10
186 Kişi
842
Okunma
86
Beğeni
6,4bin
Görüntülenme

John Gribbin Gönderileri

John Gribbin kitaplarını, John Gribbin sözleri ve alıntılarını, John Gribbin yazarlarını, John Gribbin yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"kanıtların yokluğu, yokluğun kanıtı değildir"
Buradaki 'paradoks' gerçeklikle sizin, gerçekliğin 'olması gerektiği'ni hissettiğiniz hali arasındaki çatışmadan ibarettir.
Reklam
Büyük Patlama'da etkileşim içinde olmuş her şey etkileşim içinde bulunduğu her şeyle bağlantısını hâlâ koruyorsa, o zaman bizim gördüğümüz her yıldız ve her galaksideki her parçacık diğer her parçacığın varlığını "biliyor" demektir.
Belki de bağıntının ortaya çıkmasının sebebi fotonların daha yaratılırken bile onları tuzağa düşürmek için ne tür bir deney düzeneğinin kurulduğunu "bilme"leridir.
Gördüğümüz neyse algıladığımız odur; başka hiçbir şey gerçek değildir.
Bakmadığımız sürece hiçbir şey gerçek değildir ve bakmayı bıraktığımız anda gerçekliği sona erer.
Reklam
Bir sistemi seçeneklerden birini seçmeye zorlayan ve bu seçeneği ancak o zaman gerçeğe dönüştüren şey, o sistemi gözlemleme edimidir.
Hayatı bugünkü kavrayışımız sıkı sıkıya kuantum kuramına bağlıdır.
252 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Evrenin başlangıcından bu zamana geçen süreç içerisinde, buraya gelene kadar, evrimimizin oluşması için uygun şartların oluşması için gereken şeylerin tarihi diyebiliriz. Dünyada tek miyiz sorusuna, diğer gezegenlerde neden yaşam yok üzerinden giderek tek olduğumuzu net bir şekilde söyleyen bir eser. Bilimsel veriler ışığında evrim süreci için, yüzeyi sürekli bombalanan ve yıldız ölümü enkazı yüzünden materyal yağmuruna tutulan diğer gezegenlerin aksine gerçekten çok özel bir yerimiz olduğu muhakkak. Yine de gözlemlenebilir evrenin içerisinde su bulunsa da atmosferi bize uygun olan gezegenler bulunduğu kanaatindeyim, sadece oraya gidecek bir teknolojiye sahip değiliz tabi ki.
Her Şeyin Nedeni
Her Şeyin NedeniJohn Gribbin · Alfa Yayıncılık · 201540 okunma
St. Petersburg'daki Pulkovo Gözlemevinden Vadim Bobylev, Hiparcos adında bir Avrupa uydusundan gelen verileri analiz ederken Gliese 710 olarak bilinen yakın bir yıldızın Güneş Sistemimizle çarpışma rotasında olduğunu keşfetti. Gliese 710 güneşimizin yaklaşık olarak yarısı kadar kütleye sahip ve şu anda Yılan takımyıldızı yönünde bizden aşağı yukarı 63 ışık yılı uzaklıkta bulunuyor. Bize doğru kabaca saatte 50 bin km hızla yaklaşıyor ve kaderinde, Güneş Sisteminin sınırlarında bulunan Oort kuyrukluyıldız bulutundan bir buçuk milyon yıl içinde geçmek var; hatta Güneş'e Kuiper Kuşağı kadar yaklaşabilir. Bu yakın temas sonucu Oort Bulutunun dağılması, iç Güneş Sistemine Geç Dönem Ağır Bombardımandan beri görülmemiş bir ölçekte enkaz yağmasına neden olur. Eğer Gliese 710'un kendi kuyrukluyıldız bulutu varsa (böyle olması olası görünüyor), bombardıman çok daha yoğun olacak. Şüphesiz, bu Dünya'daki tüm yaşamın yok olmasıyla sonuçlanacak ve gezegenimizi, Ay'ın oluşumundan hemen sonra bulunduğu duruma geri götürecek. İşte bu, Dünya'nın bir teknolojik medeniyete asla sahip olmama durumuna ne kadar yaklaştığını gösteriyor; neredeyse 4 milyar yıllık evrimin ardından, bir milyon yıl.
Sayfa 240Kitabı okudu
Reklam
Dünya'nın nihai kaderi Güneş ömrünün sonuna yaklaşıp bir kırmızı dev olma yolunda şişerken yanıp kül olmaktır. Bunun tam olarak ne zaman gerçekleşeceği bir tahmin konusu. Güneş yaşlandıkça kütlesi uzaya kaçtığı için kütle kaybeder; bu yüzden kütleçekim etkisi zayıflayacak ve Dünya'nın yörüngesi (diğer tüm gezegenlerin yörüngeleriyle birlikte) genişleyerek belki de kaçınılmaz olanı geciktirecektir. Fakat yaşlanan Güneş'in genişlemiş atmosferindeki seyrek gaz sürtünmeyle Dünya'yı sürükleyecek ve muhtemelen Dünya'nın aynı yörüngede kalarak Güneş'in kendisini yutmasını beklemesinden daha kısa süre içinde onu spiraller çizerek kaçınılmaz sonuna doğru itecektir. Her iki durumda da son çok kabaca 5 milyar yıl sonra, Güneş bir Anakol Yıldızı olarak aşağı yukarı yarı ömrünü tamamladığında gelecek.
Sayfa 237Kitabı okudu
...1908 yılı yazında bir kozmik enkaz parçası Dünya'nın atmosferinde yandı ve Sibirya'nın Tunguska bölgesi üzerinde patladı. Patlama, 2 bin kilometrekarelik alanı mahvetti, 80 milyon ağacı kibrit çöpü gibi patlamanın merkezinden dışarıya bakacak şekilde devirdi. Gelen uzay kayasının saniyede yaklaşık 15 km (saatte 50 bin km'nin üzerinde) hızla hareket ettiği ve ısı onu patlatmadan önce, yeryüzünden yaklaşık 10 km yükseklikte 25 bin °C sıcaklığa ulaştığı tahmin ediliyor. Açığa çıkan enerji 10 megatonluk bir nükleer bombanın patlamasıyla eşdeğerdeydi. Fakat bütün bu hasara neden olan kaya yalnızca yaklaşık 30 metre boyundaydı. Şans eseri bu olay yerkürenin en ıssız, neredeyse yerleşilmemiş bölgelerinden birinde meydana geldi. Eğer Tunguska meteoru dünyaya aynı yörünge üzerinde yalnızca birkaç saat sonra ulaşmış olsaydı, yerküre kendi ekseni etrafında biraz daha dönmüş olacağı için patlama neredeyse doğrudan St. Petersburg semalarında meydana gelerek tüm şehri ve bütün sakinlerini yok edecekti.
Sayfa 235Kitabı okudu
Küresel ısınma, insan etkinlikleri nedeniyle ortaya çıkan karbondioksit birikiminin ve atık ürünlerin oluşturduğu tek tehdit değil. Onun kadar önemli olan ve hak ettiği ilgiyi görmeye yeni yeni başlayan bir tehlike de atmosferdeki karbondioksitin çözünüp suyla tepkimeye girmesi ve karbonik asit oluşturmasıyla meydana gelen okyanusların asitlenmesidir. Bunun en belirgin etkisi mercan resiflerinin ortadan kalkmasıdır; bununla birlikte asit, besin zincirinin en altında bulunan küçük planktonlar dahil birçok deniz canlısının kabuğuna da saldırır. Aşırı asitlenme, okyanusların yaygın şekilde çölleşmesine ve bununla birlikte Dünya üzerindeki yaşamın geri kalanı için hayal bile edilemeyen sonuçların doğumuna ve ölmekte olan okyanuslardan daha fazla karbondioksit salındıkça yükselen sıcaklıklara yol açabilir.
Sayfa 234Kitabı okudu
Artık bir asteroitin Kretase kitlesel yok oluşunun nedeni olduğuna çok büyük oranda güveniyoruz. Bu, büyük ölçekli yangınları, Richter ölçeğine göre büyüklüğü 10'dan fazla olan depremleri ve tsunamiler yaratan kıtasal toprak kaymalarını tetikledi. Bununla birlikte, dinozorlara vurulan son darbe, patlayan maddeler atmosfere püskürdüğü zaman geldi. Bu gezegeni karanlığa boğdu ve küresel bir kışa neden olarak uyum sağlayamayan pek çok türün sonunu getirdi.
Sayfa 207Kitabı okudu
Ani oksijen artışının ilk Kartopu Dünya olayıyla ilgili doğrudan etkisi, dünyanın her yerine dağılmış 2,5 milyar yaşındaki kayaçlarda görülebilir. Bu kayaçlarda havadaki serbest oksijenin demir bileşikleriyle tepkimeye girmesiyle devasa demir oksit yatakları oluşmuştur; aslında dünya, kartopu halinden çıkıp ısındıkça paslanmıştır. Havada ilk kez serbest oksijenin bulunması ayrıca evrimsel değişikliklerin meydana gelmesine neden oldu; bazı organizmalar başa çıkamayarak öldü, diğerleri uyum sağladı, oksijeni kullanmayı öğrendi ve kurtuldu. Yine de bizim açımızdan ilk Kartopu Dünya olayının kilit noktası, ökaryotların yükselişine yol açmış olmasıdır.
Sayfa 201Kitabı okudu
1.273 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.