Konuştum.. Hep çok konuştum.. Dilim damağım kuruyana kadar konuştum.. O kadar çok konuştum ki benim sustuklarımı kim duyacak şimdi¿ Kim konuşacak sözüm üstüne¿ Onca zaman bir ağıda sakladığım içimi kim okuyacak¿
Dilim sana sürçerdi,, gözlerim yolunu beklerdi,, ayaklarım sana koşardı,, saçlarım sana düğümlenirdi.. Ah çekerdim.. Dilimi ısırırdım.. Başımı yeniden kederle sağa sola sallardım..
Delirmek istedim en çok.. Delirip dünyayla tüm bağımı koparmak,, örneğin bir ağacın eğri büğrü dalını,, kaldırımda bir taşı veya yere dökülen suyun toprakta yavaş yavaş ilerleyişini dert edinmek istedim.. Deliremedim..
çünkü herkesin içinde eksik bir yusuf vardır.
örtülü bir tabutla geçer herkes herkesin içinden.
bütün çocuklar başka bir adla boğazlanır.
ah ki hüzünler evine asılır suretleri.
yani bazı çocuklar kuyuya düşer
o su artık içilmez olur.
çocuklarla kapanan kuyu susarak taşlanır…