Kısa zamanda çok şey yaşandı ve bitti. Uğurlarına kurulan cümleler tükenmeden, gözlük yere düştü. Savruldu, parçalandı. Sonbahar yaklaşırken, küçük bir kızın iç çekişine, bir aracın siren sesine saklandı boğaz acıtan çığlıklar. Umudu arayan kalpler, sevgi ve arkadaşlık bağlarını tutan incecik iplere sardı titrek parmaklarını.
Gözlüğün camları kırılırken, nice kalpler de kırıldı beraberinde. Ateş düştü. Yaktı, kavurdu. Buhar oldu, havaya karıştı. Sonra herkes ateşi soludu. Bazen ciğerler yandı, bazen soğuk bedenler ısındı.
Kaybedişin boğazları düğüm düğüm ettiği bir gün dans ederken sarıldılar birbirlerine
Sonra bir gün seçtiler kendilerine.
Onlar, sevilmeyeni sevdiler.
Kitabı beğenerek almıştım. Okuyunca da hayran kaldım. Sonunu asla öyle beklemiyordum. Cümleleriyle kendine bağladı beni kitap. Herbir kelimesinde kendimi buldum resmen. Bebekliğinden beri kör olan Atakan ve yaşadığı zorluklar. Aslında kendisi onlara zorluk demiyor çünkü o da normal bir insan ve asla farklı gözle bakılmasını sevmiyor. Hayatımızda çoğu insan onları yabancılaştırıyor. Acaba görmesem ben nasıl olurdum diye düşünmeden edemedim. Atakan'ın hayatını okuyunca onların da bizden biri olduğunu daha iyi anladım. Yazara tek kızdığım konu sonunda ne yaptın sen öyleneden nedennn kitabı kesinlikle okuyun ve sonda üzülmeye hazır olun...