Pek çok araştırmacı tarafından kabul edildiği üzere aslında tıp ve din, kişinin kötü güçlere karşı savunulmasını amaçladıkları için her zaman bağlantılı olagelmişlerdir. Dolayısıyla tıbbın zamanla tapınaklarda geliştiği araştırmacıların gözünden kaçmamaktadır.
Burada bilim tarihine sağlıklı bir anlayışla bakabilmenin önemli bir sorun olarak karşımızda bulunduğu dikkatleri çekmektedir.
Pek çok müellifin, problemi medeniyetler yarışı olarak görmesi, tarihte olanı olduğu gibi anlayabilme yaklaşımını ortadan kaldırmaktadır. Âmir en-Neccâr'ın da pek yerinde vurguladığı üzere İslâm tıbbı, Arap tıbbı, Yahûdi tıbbı vb. kavramlardan bahsetmek anlamsızdır. Tıp bilgi birikiminin bir ifadesidir ve ele alınan herhangi bir tarihsel kesit, ancak bu bilgi birikimine katkılarıyla anlam kazanacaktır.
Her makamın ayrı tedavi edici özelliği var. Atalarımız bizzat uygulamış.Avrupa, Deli diye tabir edilen insanları ölüme bırakırken, biz makamla tedavi etmişiz.
Makamdan ŞifayaLevent Öztürk · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20176 okunma
Halife Hârünürreşîd'in cariyelerinden birisinin rahatsızlığı esnasında Buhtişü'nun oğlu Cebrâil saraya davet edildi. Halife ona “Tıpla ilgili ne biliyorsun?” sorusunu sordu. O da “İnsan tabiatındaki sıcağın en soğuğunu, soğuğun en sıcağını, kuru olanın en yaşını, yaş olanın en kuru olanını” şeklinde cevap verince halifenin hoşuna gitti ve tabiplik yapmak için ihtiyacın olan her şeye sahipsin, dedi Tedavideki başarısı üzerine hekimbaşı olarak tayin etti. On beş yıllık hizmeti süresince Hârünürreşid'in hastalanmadığı kaydedilir.
Arap kadınları parmaklarına doladıkları bir bezle "uzreyi (bademcik) ezmek suretiyle tedavi ederlerdi. Bu ameliyeye ılâk adı verilirdi. Resûlullah bunu menederek ûd-i hindiyi (kust-u hindi: ûd; inula helenum) tavsiye etmiştir.” Enes'ten gelen bir nakle göre, Resûlullah “Çocuklarınız için “uzreden dolayı kust-u hindi kullanınız. Bademciklerini parmaklarınızın arasında sıkıştırmak suretiyle onlara eziyet etmeyiniz”, demiştir.
"Hastalığı yaratan Allah, şifayı da yarattı. O halde tedavi olunuz. Allah her hastalık için bir şifa yaratmıştır."
Hadis-i Şerif
(ibni Ebî Şeybe, Musannef, 1-3)
Eski Mısır tıbbında ruhî telkin ile tedavinin de ele alındığı bilinmektedir. I. Ramses zamanından kalan bir eser, dualarla ilaçları birbirine destek veren unsurlar olarak nitelemektedir.
İslam Toplumunda Hristiyanlar adlı çalışmamızda, hristiyanların ilim ve kültür sahasındaki faaliyetlerini de özellikle tıp sahasında İslam toplumuna önemli katkılarda bulunduklarını tespit etmiştik.
İslam Tıp Tarihi Üzerine İncelemeler,
Kitap hakkında daha önce bir incelemenin olmaması beni şaşırtmadı. Nitekim çok zor bir kitaptı :) İslam dünyasındaki hastanelerle ilgili her bir bilgi ele alınıp değerlendirilmiş, tutarlı olanlar gerekçeleriyle belirtilmiş , kabul edilen görüşlerin neden kabul edildiğine ya da edilmediğine dair açıklamalar yapılmış detaylı bir araştırma kitabı. Tabi bu onu biraz akışkanlıktan uzaklaştırsa da araştırma kitapları da öyle roman gibi okunmaz zaten.
Kitabın güzel kısmı şu ki : İnsanların her duyduğuna inanmaması gerektiğini,elde ettiğimiz bilgileri birbiriyle karşılaştırarak, doğruları yanlıştan ayırarak, onları kendi istediğimiz şekillere sokarak değil, oldukları şekilde ortaya çıkarıp en sonunda da sentez ederek sunmak gerektiğini öğretiyor. (Bunu anlatmıyor, kendi uygulamalı olarak gösteriyor)
Son olarak bu bir 'tavsiye kitabı' olmaktan ziyade zaten arayanın kendisini bulacağı, 'bulanlar her zaman arayanlardır' sözünü anımsatan, kitabın okuyucuyu seçtiği değil, okuyucunun kitabı seçtiği emek dolu bir kitap.
Aman sakın ha kitabı alırken amacınız benim gibi genel kültür edinmek olmasın :) Yoksa hayal kırıklığına uğrarsınız :')
Kitaptan aklımda kalan en meşhur kelimeyi de bırakıyorum şuracığa: Cundişapur :)