"Furkan, güngörmüş geçirmiş, kırkına merdiven dayamış, eğitimli, kutsallarına ve geleneklerine bağlı muhabbet dolu, feleğin çemberinden geçmiş bir gönül insanı. Orhan ise hayatın daha başında cezaevine düşmüş, hayata kendi tabiriyle yanlış zamanda yanlış kişilerle başlamış, ehli keyif, zevklerine ve egosuna düşkün, yaptığı çoğu şeyden zevk almayan asi ruhlu bir çakırkeyif.
Furken evine ve sevdiklerine bağlı, dünyayı bir imtihan bilir. Herkese karşı sevgili ve saygılı, etrafına cennet asa bir iklim yayan; Orhan ise sadakatsiz, asi, günahkar. Hep gayrın çiçeğinde bal arayan, işinde düzenbaz ve hilekar... Akıbeti, çalınca oynayan, vurunca patlayan... Bu iki zıt karakter, siyah ve beyaz gibi, geceyle gündüz gibi birbirlerine anlam katacak, birbirlerini tamamlayacaklardı. "
İşte tam da böyle bir hikayeydi. Birbirine tamamen zıt kişilikler olan Furkan ve Orhan'ın bir emlakçı dükkanında kesişen yolları ve birbirlerine yoldaş olmaları. Bazen Furkan öğrendi Orhan'dan bir şeyler ama çokçası Furkan bir ışık oldu Orhan'ın yolunda onu karanlıklardan aydınlığa çıkaran.