Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mary Evelyn Tucker

Mary Evelyn TuckerEvrenin Yolculuğu yazarı
Yazar
7.8/10
16 Kişi
66
Okunma
0
Beğeni
662
Görüntülenme

Mary Evelyn Tucker Gönderileri

Mary Evelyn Tucker kitaplarını, Mary Evelyn Tucker sözleri ve alıntılarını, Mary Evelyn Tucker yazarlarını, Mary Evelyn Tucker yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Doğanın döngüleriyle bağlantıları olan geleneksel ve organik zaman anlayışı modern çağla birlikte terk edildi. Modern insanlar, bunun yerine mekanik zamanı icat etti. Saati yüceltip şehir kulelerine yerleştirdiklerinde ise ya­şamın ritmiyle olan bağlarını iyiden iyiye koparmışlardı.
Kültür sayesinde deneyimin hem kendisi hatırlanabi­liyor hem de gelecek kuşaklara aktarılabiliyor. Bunun için DNA'da hiçbir değişim gerekmiyor. Değerli olan herhangi bir bilgi, sadece tek bir kişi tarafından deneyimlense dahi, insanlığın kalıcı mirasının bir parçası olabiliyor. Bu da, yazılı veya sözlü, dilin gücünü gösteriyor. Örneğin Zhang Zai'nin Batı Yazıtları'ndan devraldığımız Neo Konfüçyüs­çülük mirası şöyle diyor: “Cennet babam, Dünya ise an­nemdir, ve benim gibi küçücük bir mahluk bile aralarında kendisine sıcak bir yer bulabilir. Öyle ki, evrene doğru uza­nanı bedenim, evreni yönlendireni doğam sayarım. Her insan kardeşim, her şey yoldaşımdır.”
Reklam
Geleneksel hikâyeye göre, Pisagor armonik ses ve sayılar arasındaki ilişkiyi keşfettiğinde çok etkilenmişti. Ona göre duygusal açıdan güzel bir müzik, titreşimlerdeki belli oranlara bağlıydı ve bu oran herhangi bir şekilde değiştirildiğinde müziğin kalitesi düşüyordu.
Sayfa 72 - Maya KitapKitabı okudu
Bilmeden Allâh'ın Varlığına Delil Getirmek Bu Olsa Gerek
Gözlemlenebilir evrenin bir diğer muhteşem özelliği genişleyişindeki zarafetten ileri geliyor. Eğer genişleme hızı biraz yavaş, hatta milyonda bir bile daha yavaş olsaydı, evren çökecekti. Kendi içine doğru patlayacak ve bu da hikâyenin sonu olacaktı. Aynı şekilde, evren biraz daha hızlı genişlemiş olsaydı, hatta bu genişleme sadece milyonda bir oranında hızlı yaşanmış olsaydı, yapıların oluşması için gerekli olan hızı aşmış olacaktı. Evren öylece toza karışacak ve hiçbir yapı meydana gelemeyecekti. Artık içinde bulunduğumuz evrenin, yaşamın oluşmasına olanak sağlayacak hızda genişlediğini biliyoruz. Bilim insanları bunun farkına ilk vardıklarında bu muhteşem olguyu anlamak için büyük bir arzuyla yanıp tutuşmuşlardı. Geçmişte ne olmuştu da evren bu şekilde gelişmişti?
Sayfa 22 - Maya KitapKitabı okudu
AY'IN ÇEKİMİ
İlk başta Ay, Dünya'ya daha yakındı. Dünya daha hızlı dönüyordu ve bir gün, beş saat uzunluğundaydı. Dört milyar yıl boyunca Ay dışa doğru döne döne Dünyadan giderek uzaklaştı. Şimdi gece gökyüzündeki Ay'a baktığımızda onu, karanlığın parıltılı okyanusunda süzülen ve Güneş'ten yansıyan ışıkla parlayan, Dünya'ya ait kadim bir yavru olarak görüyoruz.
YILDIZ FAALİYETLERİ
Bir yıldızın aşırı uçlarda var olduğunu söyleyebiliriz. Bir yanda kütleçekimsel çökme, diğer yanda ise termonükleer füzyon ve dışa doğru baskı vardır. Yani bir yıldız denge değil, dengesizlik ortamında var olur. Yıldız kendini denge ortamından uzak tuttuğu için temel parçacıklardan helyum çekirdeğini meydana getirebilmektedir.
Reklam
Şu zamanda oluşsaydık, şimdi doğdun ya aha şimdi de öldün olacaktı :D
İlk başta Ay, daha yakındı. Dünya daha hızlı dönüyordu ve bir gün beş saat uzunluğundaydı. Dört milyar yıl boyunca Ay dışa doğru döne döne Dünya'dan giderek uzaklaştı.
Sayfa 49 - FOL
Daha ne kadar ağzım açık okuyabilerim?
Mars büyüklüğünde bir gezegenimsi Dünya'yla çarpıştı ve Dünya'nın deneyimlediği en şiddetli karşılaşma olan gezegenimsinin Dünya yüzeyini yarıp geçme olayı ile Ay'ı meydana getiren süreç başlamış oldu.
Sayfa 49 - FOL
Dünyayla ilgili hayret verici olan şey, hiç donmamış olmasıydı. Dünyadaki çalkantılı dengesizlik durumu devam etti. Yoğun kütle çekimi kuvveti ve Dünya'nın içindeki radyoaktif bozunmadan kaynaklanan ısı, Dünya'nın genişliğinde bir magma akışı üretti.
Sayfa 47 - FOL
*** İki temel gezegen türü var: gaz hâlinde bulunan büyük gezegenler ve kayaç hâlinde olan küçük gezegenler. Güneş Sistemimizde Jüpiter, Satürn, Neptün ve Uranüs büyük gezegen kategorisine giriyor. Bunlar, en hafif elementlere dahi tutunabilecek bir kütle çekimine sahip oldukları için gaz formunda kalabiliyorlar. Fakat elementleri bir yıldızın oluşmasını sağlayacak füzyon süreçlerine zorlayabilecek kütle çekimine sahip değiller. Bu sebeple kayaç gezegenler ve parıldayan yıldızlar arasında bir denge kurarak gaz halinde kalabiliyorlar. Merkür, Venüs, Dünya ve Mars ise küçük gezegenler grubuna giriyor. İlk oluştuklarında daha çok ergimiş bir kayaç hâlinde olan bu gezegenler yüz milyarlarca yıl boyunca yavaşça soğudu. En sonunda, Merkür ve Mars katılaştı ve merkezlerine kadar tamamen sertleşti. Fakat Dünya ve muhtemelen Venüs de yarı ergimiş bir hâlde kaldı. ***
Sayfa 45 - FOL
Reklam
Evrenin bir parçası olma dürtüsü hikâye ve mit üretimini beraberinde getirdi. Gezegenler insan, yıldızlar akraba, Güneş ise tanrıları oldu.
Sayfa 45 - FOL
Ama ben kayan yıldız sanarken mutluydum ):
... gece vakti gökyüzünden hızla geçen bir meteora ait ışıklı yol, diğer bir deyişle kayan bir yıldız gördüğümüzde aslında dört buçuk milyar yıl boyunca sadece Güneş etrafında döndükten sonra yolculuğu sona eren Güneş Sisteminin erken dönemlerine ait özgün çakıl taşlarına şahit olmaktayız.
Sayfa 44 - FOL
Evrenin tek bir karbon atomunu yaratmak için bütün bir yıldızı yok etmesi mi gerekiyor ya da yaşam çok büyük, gizemli ve sürekli devam eden bir dönüşüm olmadan sürdürülemez mi?
Sayfa 42 - FOL
Bir süpernovanın gücü, yüz milyar aktif yıldızıyla birlikte bütün bir galaksinin gücüne eşittir.
Sayfa 40 - FOL
163 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.